13/11/2014, 00:56
MOLLA KASIM (Gülce-Yunusca)
Uzay dolmuşuna tersinden binmiş
Sanırsın mübârek şeytanmış, cinmiş
Mısır tarlasını mesken edinmiş
Yatar durur Molla Kasım.
Kuşçuların orda varıp uykuya
Şavkını düşürdü susuz kuyuya
Şiir defterinden koparıp suya
Atar durur Molla Kasım.
Savurur rüzgârlar kirli postunu
Klavye cambazı aşar kastını
Bir plaket için kadim dostunu
Satar durur Molla Kasım.
Yitik sevdaların çulsuz aşığı
Sosyete dulların son bulaşığı
Kelam masasında yalan kaşığı
Tutar durur Molla Kasım.
İyiliği bilmez teper sofraya
Bu sebep yüzünden hep kalır yaya
İflâs topu atar arka arkaya
Batar durur Molla Kasım.
Alçaktan alçaktır, kısacık boyu
Tefrika ehlinin düğünü, toyu
İhanet ve yalan değişmez huyu
Atar durur Molla Kasım.
Adını gizleyen kadın peşinde
Koşmaktan yorulmuş ahir yaşında
Kusmuğu dururken çürük dişinde
Yutar durur Molla Kasım.
Mustafa CEYLAN