ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
ÖNSÖZ
#1
ÖNSÖZ
 
Tarih, milletler mücadelesidir. Bu mücadelede edebiyatın ve sanatın önemli bir yeri vardır. Milletin gözü, kulağı, dili ve yüreği olan şair-sanatçı; tarihin en önemli tanığı ve kelimelerden zamanının resmini yapan gönül ressamıdır. İçinde yaşanılan çağı, gelecek çağlara taşıyan sanat ve sanatçı, olayların ve gelişmelerin yegâne tanığıdır.
Türkiye ve Azerbaycan, iki ayrı devlet, tek bir millettir. Birinde ağlayan anaların göz yaşı, diğerinde sel olur; birinde açan gül, ötekinde gülistan olur. Duygular ve sesler, dilden yüreğe düştükçe, her ikisinde de destanlaşır. Nesilden nesile aka aka gider. Bu çağlayanların sesinde ortak dil, ortak çile ve ortak kader örgüsü vardır. “Dilde, işde ve fikirde birlikten” çıkan sesler “Türkün Türkten Başka Dostu Yoktur”  hedefine varır ve orada, alın çizgilerinden bulutlara yükselen şiir kuşları vardır kanat kanat…
“Şairleri haykırmayan bir millet sevenleri ölmüş öksüz çocuk gibidir” diyen şair, ne güzel söylemiş. Şair, haykırmalı, susmamalı. Zamanı boyamalı. Akreple yelkovan arasından ruh güzelliğini çıkarmalı. Milli dil’i ve kimliğini unutmadan, mısralarıyla göklere merdivenler kurmalı şair… Milli ruhun asırların içindeki gizemden seçip çıkardığı vezin ile şekli unsurlarını ortaya koyan, sonra da bu şekillerin içine yüreğini döken has şair, millî meseleleri haykırmalı…
Kocaeli Ozanlar Şairler ve Edebiyatçılar Derneği ile Denizli Yaren Kültür Sanat ve Turizm Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği şiir yarışması, bizim söylediğimiz bütün bu olayları can evinden duyan sanat ve kültür insanlarının bir araya geldiği önemli, millî bir projedir. Bu proje, “Hocalı Katliamı” esasını almaktadır.
26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ımızın Dağlık Karabağ Bölgesinde bulunan Hocalı Kasabası’nda Ermenilerin hunharca yaptıkları katliamları yaşadı dünyamız… İnsan Hakları İzleme Teşkilâtları, Hocalı Katliamını Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en büyük katliam olarak duyurularını yaptılar. Yapılan bu saldırıda 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere 613 Türk hayatını kaybetmiş, 487 insan ağır yaralanmış, 1275 kişi rehin alınmış, 150 kişi ise kaybolmuştur. Yakılan, kesilen, acımadan gözleri oyulan suçsuz ve günahsız Türk evlâtları’nın acısı halâ içimizdedir. Asla unutmuş değiliz!
Biz, aynı ağıtları yakan anaların çocuklarıyız. Aynı acılar dizilidir yürüyüşümüzde. Aynı sevdalar, aynı kavgalar, aynı güzellikler, aynı huzur veya elem, bizi biz etmiştir, yoğura yoğura…
İşte bu yarışma, elinizde tuttuğunuz bu eserde bir araya derlenen şiirler; bu katliamı anlatan, acımızı paylaşan, milli öfkemizi destanlaştıran dizelerden oluşmaktadır. Yarışmaya toplam (………………) adet eser katılmış olup, bu bir rekordur. Dereceye giren şiirler, bu yarışmaya iştirak eden şiirlerin arasında dereceye girmişlerdir. Aslında, şiirde birincilik devamlı münhaldir. Bugün, bu yarışmada birinci gelen şiiri, belki de beş dakika sonra yazılmış bir şiir çoktan geçmiş olabilir. Hele ki, Hocalı gibi millî bir meselede, kendini Türk hisseden her şair mutlaka duygularını dizelere dökecektir.
Bu konuda daha çok söz söylenebilir ve söylenecektir de… En iyisi mi, gelin siz, bu nadide eserin sayfaları arasında gezinmeye başlayın ve şairlerimizin yürek gümbürtülerini duyunuz olur mu? Selam ve saygılarımla….
 
Mustafa CEYLAN
 
ADINI MİRAS BIRAK
 
Güneş bakışlı çocuk, emerken ışıkları 
Neyi beklersin neyi, sisler içinde başın? 
Düşleme gerçekleri, düşleri gerçekleştir 
Unutma ki yiğidim, tarihle eşit yaşın... 
...Senindi, Sinan Sinan, kubbe kubbe her sanat, 
...Ve senindi Viyana önünde eşinen at... 
................Doğrul be yiğidim, 
...................Düştüğün yerden kalk! 
....................Namın okunsun destan destan her yerde 
....................Bas mührünü ilimle, irfan ile, nursuz çağın yüzüne... 
.....................Adını miras bırak. 

Unutulmaz şafaklar ışıltıyla göz kırpar 
Alın terin damlasın,zaman denen ocağa. 
Soluğu kesen sancı hafızamda kımıldar 
Yad yaban ıslıkları koyma sakın dudağa... 
...Senindi Karacoğlan,Veyselle Dadaloğlu 
...Ve senindi unutma,dünyada akan her su... 
..................Itri senin, Yunus'ta, Mevlâna'da 
...................Sar sarmala Anadolu'yu bir uçtan bir uca yüreğinle 
.....................Kucak aç yarınlara bayrak bayrak 
......................Davran haydi yiğidim! 
........................Adını miras bırak. 

Sakarya kıyısında bekler Mustafa Kemal 
Ayağa kaldırasın Sakarya'yı diyerek. 
Asımın neslindensin, yediğin her şey helal 
Girmesin bağrımıza,yılan, çiyan, engerek.. 
....Ve senindi düşmanı denize döken ordu 
....Geçen son elli yılda söyle sana ne oldu? 
....................Kan dökerek aldığın bu güzelim toprağı 
.....................Parselleyip satarsın yabancıya. 
......................Dünkü uşak efendi,dünkü uyuz hükümdar 
........................Eşkiyanın meskeni olmuş yüce dağlar. 
..........................Ayyıldızım hüzünlü aç gözünü iyi bak 
............................Davran haydi yiğidim 
.............................Adını miras bırak. 

Güneş bakışlı çocuk,sormaz mı dedesini? 
İzini aramaz mı kültür, bilim, teknikte? 
Melil mahzun bırakma,çocuğun nefesini 
Boğ şu karanlıkları,yaşasın esenlikte... 
...Senindi Akşemsettin,Uluğbey, Piri Reis 
...Ve senindi haritalar,senindi kavis kavis... 
...................Bittiğinde ırmakların kaynağı 
.....................Kesilir bilirsin denize akan kolları. 
......................Kaynağını kurutma, dön, kendine dön! 
........................Düştüğün yerden doğrul,kalk! 
.........................Güneş bakışlı çocuklara 
..........................Adını miras bırak.
 
Mustafa Ceylan

 
 
 
AZAPAY
 
Atlılar, atlılar 
Batıda Hazar Denizi’nde kılıcını yıkayan, 
Doğuda Altay Dağları’nı eriten atlılar… 
Seccadesi güneyin en güneyinde, 
Yeşil çimenler içinde Tibet yaylalarında 
Nal sesleri Çin Seddinde, iz iz 
Kartal kanatlılar biz değil miyiz? 
O halde bu kahpe, bu kancık zamana 
Neden karşı duramaz oldum? 
Neden neden? 

Biz değil miyiz güneşten ok, ülküden yay olup da 
Tanrı Dağları’ndan Taklamakan Çölüne uzanan 
Biz değil miyiz Azapay? 
Bilgeler bilgesi Kaşgarlı Mahmut’un lügât’ından 
Renk tayfına isim veren 
İnsanlara il, şehirlere dil veren… 
Hazreti Türkistan’dan 
Karanlığa kandil, 
Ağlayan gözlere mendil, 
Sevgi bahçelerine gül veren 
Biz değil miyiz Azapay? 
Öyleyse neden konuşulan bu dilden 
Yazılan bu alfabeden anlamaz oldum? 
Neden neden? 

Ah le yâr, vah le yâr 
Vatan kan ağlar.. 
Çungarya Steplerinden Tarım Irmağına 
Asrın zulmü yağar sarı öfkeden 
Babaocağına, 
Ata yurduna. 
Sen ağlarsın, 
Ben yanarım buralarda Azapay… 
Kör oluyorum köhneleşen zamana 
Susan rotatiflere, güç’e; 
Öfkem kınından çıktı gayri 
Yana tüte kor oluyorum… 
Ateş çıngılarda hasreti Kaşgar'ın 
Duman duman içimin yokuşları 
Dipsiz ocaklarda akkor oluyorum... 
Biliyorum, çaresizsin 
Urumçi'nin yollarında nicedir. 
Biliyorum sarı ölüm fırtınası esiyor… 
Haberlerini alıyorum ulam ulam 
Dualarımı salıyorum göğe avuç avuç 
Temmuz sıcağı gün öğlesinde 
Üşüyorum Azapay üşüyorum, ısınamaz oldum, 
Neden neden? ... 


-II- 

Bıldır aynaların dilindeydin sen 
Baharı solmayan gözlerin vardı 
Eni boyu şaşmış dipsiz bir zaman 
Aynalara ilmik ilmik dolardı 
...Dolardı da karagözlüm dolardı 
...Büklüm büklüm saçlarını yolardı 
..........Kirpiğinin pırpırından çağ geçer 
..........Parmağının gölgesinden dağ göçer 
..........Ceylan gözler beğ içinden beğ seçer 
..........Bilmez misin Azapay'ım de hele? 
De hele, nicedir halin? 
Haberlerini alamaz oldum, 
Neden neden? ... 

Kara yerde misin, mavi gökte mi? 
Nerdesin Azapay, balam nerdesin? 
Kanayan çilede kor yürekte mi? 
Mum titremesinde ağlıyor sesin, 
Şimdi güvercin taklasında oyuncak zeytin dalları 
Şimdi polis düdüğü, palet sesinde bebek emziği 
Kurşunlarda kan bilyesi, 
Ezanlı seherlerim çığlık çığlığa 
Söyle be Azapay, söyle 
Bu neyin nesi? 
Sabah namazlarımı kılamaz oldum… 
Neden neden? .. 

Satuk Buğra Han, Yusuf Has Hacip 
Rüyâlarımda her gece, melil, mahzun garip.. 
Deden Osman Batur’un gözleri eklenir gecelerime 
Gök mavisi selâmımı götürmez, götüremez 
Düşer martı kanatları ellerime 
Sana güzelim Azapay sana 
Yürek yürek selâmımı sunamaz oldum 
Neden neden? 

Mustafa CEYLAN 


-,- 
(*) Azapay, 
Doğu Türkistan'ın bağımsızlık kahramanı Osman Batur'un kızı olup, şiirimiz GÜLCE YENİ NAZIM TÜRÜ BULUŞMA TARZI bir şiirdir.
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi