03/08/2017, 07:20
ANLAŞILIR OLMAK
".....Nesir hakkında Tanzimattan evvelki edebiyatımızda uzun ve esaslı bir fikir mücadelesine rastlamıyoruz, o edebiyatın asıl sıklet merkezini NAZIM(ŞİİR) teşkil ediyordu. Büyük şairlerimizden olsun, diğer bazı meşhur kimselerden olsun nesir yazanlar bu hususta ARAP GRAMER VE SENTAKSININ KAİDELERİNE RİAYET EDİYORLAR ve SAN'AT İTİBARİYLE DE MEŞHUR FARS YAZICILARININ USÜL ve KAİDELERİNİ örnek tutuyorlardı.
Reşit Paşa'nın Avrupa fikir âlemiyle temas etmesinden sonra fikir hayatımızda DEĞİŞİKLİK ve YENİLİK YAPMAK ZARURETİNİ DUYANLAR OLMUŞTUR. BUNLARIN DA İLK HAREKETİ DİL SAHASINDA GÖZÜKTÜ.
Gazetenin herkes tarafından anlaşılması maksat ve meramı, gitgide KİTAPların da herkes tarafından ANLAŞILMASI davasına vardı.
HERKES TARAFINDAN ANLAŞILMAK FİKRİ tabiatiyle Türkçe'nin hakim olması fikrini meydana çıkardı. Böyle olunca da İLK HÜCUM Arapça ve Farsçanın mevkiini tayin etmek yüzünden çıktı. Şinasi'nin yabancı kaide ile yapılmış ÜÇ TERKİP için açtığı MÜNAKAŞA, esas itibariyle bu terkiplerin Türkçe bir cümle içindeki durumu bakımından idi. Bu yabancı kaide ve kelimeler hakkında münakaşalarda ilk kullanılan hücum silahı CAHİLLİK isnadı oluyordu. Bu isnada Namık Kemal 'Barika-i Zafer'i yazmakla mukabele etti, Ziya paşa' da 'Endülüs Tarihi'ni yazmış bulunuyordu. Şinasi'nin ölümünden 15 yıl sonra ileri sürülen böyle bir iddiaya karşılık olarak onun ESKİ İNŞA TARZINDA yazmış olduğu bir MEKTUP delil olarak meydana çıkarıldı. Avrupa fikir hayatından BASİT DE OLSA NAKİLLER YAPANLARA kâfir ve DİNSİZ DAMGALARI kolayca vuruluyordu. Ahmet Mithat, 1876' dan sonra böyle bir iki tehlike atlatmıştır.' (M.N.Özön, a.g.e, syf:15)
******
Evet Saygıdeğer Dostlar;
Her yeni hareket ve oluşuma karşı çıkanlar, onu kötüleyenler, engel olanlar çıkacaktır. Edebiyat tarihimiz, hep KÖKLÜ VE KALICI YENİLERİ YAZMIŞTIR-DESTAN ETMİŞTİR de MOLLA KASIM misal karşı çıkanları pek yazmamıştır.
Mevcuda 'karşı çıkmak' değil yenilik anlayışımız, onu ŞANLI KÖKLERİNDEN ALIP, yeniden YENİ yapıp geleceğe, günümüzün damgasıyla taşımaktır. Yahya Kemal'in (NE HARABİYİM NE HARABATİ/ KÖKÜ MAZİDE OLAN BİR ATİYİM) veciz sözünde şekillenmiş bir edebi hareket...
Anlayışımızda BOZMAK ve DEFORME etmek yoktur. Hatta ESKİ-KÖKLERİMİZE sahip çıkıp, onları yeni şekil, yeni söylem ve bakış açılarıyla GELECEĞE TAŞIMAK VARDIR.
Elbette, köksüz ağaç olmayacağı gibi, kökleri bulunmayan bir edebi hareket de olamaz ve yaşayamaz.
HECE, SERBEST ve ARUZ bizim. Bu bizim olanların içinden, bu mazideki MUHTEŞEM KAYNAĞIMIZDAN yeniden yeniler çıkara çıkara ilerleyeceğiz.
Bu bakımdan, ANLAŞILIR OLMAK, ÖZÜ-SÖZÜ ana dilimiz TÜRKÇE olan bir hareket başlattığımız. Dünyayı ve Dünyada bulunan canlı-cansız bütün varlıkları kucaklayan ve kuşatan bir bakış...(*)
Mustafa CEYLAN
------------------------------------------------------
KAYNAK:Antoloji.com'daki GÜLCE Grubu mesajlarından
".....Nesir hakkında Tanzimattan evvelki edebiyatımızda uzun ve esaslı bir fikir mücadelesine rastlamıyoruz, o edebiyatın asıl sıklet merkezini NAZIM(ŞİİR) teşkil ediyordu. Büyük şairlerimizden olsun, diğer bazı meşhur kimselerden olsun nesir yazanlar bu hususta ARAP GRAMER VE SENTAKSININ KAİDELERİNE RİAYET EDİYORLAR ve SAN'AT İTİBARİYLE DE MEŞHUR FARS YAZICILARININ USÜL ve KAİDELERİNİ örnek tutuyorlardı.
Reşit Paşa'nın Avrupa fikir âlemiyle temas etmesinden sonra fikir hayatımızda DEĞİŞİKLİK ve YENİLİK YAPMAK ZARURETİNİ DUYANLAR OLMUŞTUR. BUNLARIN DA İLK HAREKETİ DİL SAHASINDA GÖZÜKTÜ.
Gazetenin herkes tarafından anlaşılması maksat ve meramı, gitgide KİTAPların da herkes tarafından ANLAŞILMASI davasına vardı.
HERKES TARAFINDAN ANLAŞILMAK FİKRİ tabiatiyle Türkçe'nin hakim olması fikrini meydana çıkardı. Böyle olunca da İLK HÜCUM Arapça ve Farsçanın mevkiini tayin etmek yüzünden çıktı. Şinasi'nin yabancı kaide ile yapılmış ÜÇ TERKİP için açtığı MÜNAKAŞA, esas itibariyle bu terkiplerin Türkçe bir cümle içindeki durumu bakımından idi. Bu yabancı kaide ve kelimeler hakkında münakaşalarda ilk kullanılan hücum silahı CAHİLLİK isnadı oluyordu. Bu isnada Namık Kemal 'Barika-i Zafer'i yazmakla mukabele etti, Ziya paşa' da 'Endülüs Tarihi'ni yazmış bulunuyordu. Şinasi'nin ölümünden 15 yıl sonra ileri sürülen böyle bir iddiaya karşılık olarak onun ESKİ İNŞA TARZINDA yazmış olduğu bir MEKTUP delil olarak meydana çıkarıldı. Avrupa fikir hayatından BASİT DE OLSA NAKİLLER YAPANLARA kâfir ve DİNSİZ DAMGALARI kolayca vuruluyordu. Ahmet Mithat, 1876' dan sonra böyle bir iki tehlike atlatmıştır.' (M.N.Özön, a.g.e, syf:15)
******
Evet Saygıdeğer Dostlar;
Her yeni hareket ve oluşuma karşı çıkanlar, onu kötüleyenler, engel olanlar çıkacaktır. Edebiyat tarihimiz, hep KÖKLÜ VE KALICI YENİLERİ YAZMIŞTIR-DESTAN ETMİŞTİR de MOLLA KASIM misal karşı çıkanları pek yazmamıştır.
Mevcuda 'karşı çıkmak' değil yenilik anlayışımız, onu ŞANLI KÖKLERİNDEN ALIP, yeniden YENİ yapıp geleceğe, günümüzün damgasıyla taşımaktır. Yahya Kemal'in (NE HARABİYİM NE HARABATİ/ KÖKÜ MAZİDE OLAN BİR ATİYİM) veciz sözünde şekillenmiş bir edebi hareket...
Anlayışımızda BOZMAK ve DEFORME etmek yoktur. Hatta ESKİ-KÖKLERİMİZE sahip çıkıp, onları yeni şekil, yeni söylem ve bakış açılarıyla GELECEĞE TAŞIMAK VARDIR.
Elbette, köksüz ağaç olmayacağı gibi, kökleri bulunmayan bir edebi hareket de olamaz ve yaşayamaz.
HECE, SERBEST ve ARUZ bizim. Bu bizim olanların içinden, bu mazideki MUHTEŞEM KAYNAĞIMIZDAN yeniden yeniler çıkara çıkara ilerleyeceğiz.
Bu bakımdan, ANLAŞILIR OLMAK, ÖZÜ-SÖZÜ ana dilimiz TÜRKÇE olan bir hareket başlattığımız. Dünyayı ve Dünyada bulunan canlı-cansız bütün varlıkları kucaklayan ve kuşatan bir bakış...(*)
Mustafa CEYLAN
------------------------------------------------------
KAYNAK:Antoloji.com'daki GÜLCE Grubu mesajlarından