04/08/2017, 14:41
Alaeddin İkican
ANTALYA-MUSTAFA CEYLAN-GÜLCE
Yanılmıyorsam 2005 yıllarıydı. Şiir paylaşımı amacıyla ilk katıldığım uluslararası şiir etkinliğiydi. Heyecan dorukta.., Orada tanıdığım yüzlerce ulusal çapta boy gösteren şairler arasındaydım. Trakya çapında yıllarca şiir etkinliklerine katılıyordum. Şimdiye kadar ise onlarca yurt dışı olmak üzere büyük çaplı ulusal şiir şöleni ve etkinliklerine katıldım. Ama Antalya benim şiir hayatımda farklıydı.
Çünkü ;
İLESAM Genel Başkanı ile ayrıca edebiyata kendini adamış bir sürü ozan ve uzmanla ilk kez orada tanışmıştım. Merhum Prof.Dr. İsa KAYACAN’ın edebiyat adamlığını, şu andaki İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri PARMAKSIZ’ın ileride istikbal vadeden girişimci, mücadeleci ve yılmayan gerektiğinde yapıcı eleştiriler yapan kişiliğini, yazımıza konu olan değerli dost “GÜLCE” nin mimarı olarak kabul ettiğim Mustafa CEYLAN hocamı ve daha nice edebiyat aşığını orada tanımıştım. Beni şiire ve paylaşmaya o kadar teşvik etti ki, şu anda geldiğim noktada paylarını inkar etmem mümkün değil. O nedenle yazıma konu olan “Antalya-Mustafa CEYLAN-Gülce “ nin benim edebiyat ve şiir hayatımda apayrı bir yeri var. Unutmam ve unutturmam mümkün değil. Ben orada edebiyat saygınlığını, edebiyatın ayrıcalığını, paylaşımcılığı, birlik ve beraberliği tanıdım. Pazara kadar olmayan mezara kadar süren dostluğu tanıdım. Bu tanımalarımda o günkü etkinliği düzenleyen Mustafa CEYLAN ağabeyimizin payı büyüktür. Hakkını helal etsin.
2008 yılında düzenlediği etkinlikten bir ay önce annemi kaybetmiştim. Ancak o kadar çok kanıma işlemişki edebiyat ve şiir. Moral amacıyla Mustafa CEYLAN’ın davetini kıramıyarak kasım 2008 inde düzenlediği etkinliğe de severek 17 saatlik bir yolu yarım saatmiş gibi hiç anlamadan katılmıştım. İyi ki katılmışım, Mustafa CEYLAN’ın o güzel motive edici yaklaşımları mütevazi tavırları beni o kadar etkilemişti ki, keşke yerine iyi ki demeyi benimsetti.
İşte Antalya’yı unutamıyorum bana şiirde uluslararası ilk paylaşım etkinliğine ev sahibi olduğu için, Mustafa CEYLAN’ı unutamıyorum beni şiir harmanına kattığı için, Gülce’yi unutamıyorum mimarı olan Mustafa CEYLAN’ı bana hatırlattığı için, edebiyatımıza renk ve sanat kattığı için, bu unutamadığım üç terimde de Mustafa CEYLAN’ın kişiliği, mütevaziliği ve sempatiliği rol oynamaktadır.
Şiirde huzur aramak. İşte bunu düşleyen kişilerin başında gelen O’dur. Şiir bir iş yükü değil, şiir bir zaman katili değil, şiir bir eziyet değil. Yeterki şiiri şiir gibi yaşamak gerek işte Mustafa CEYLAN farkı bu. Şiiri şiir gibi yaşamakla birlikte yaşatmaktadır. Sonucunda da şiirde huzur aramakta, Aradığı huzuru da şiirde bulmaktadır. Bu olmasa şiirle özdeşleşemez.
Gülce’nin mimarı dedim, evet Gülce Edebiyat Akımı kurucularından ve baş mimarlarından, bu edebiyata kazandırdığı akımla şairlere yol gösterdiği gibi zenginlik katılmasına da neden olduğu açıktır.
Gülce’nin amacı Edebiyatta, özellikle de şiirde yeni nefes alanları ortaya koyarak; kökleri mazide, dalları bugünde, meyveleri yarınlarda olacak bir yeni hareket ve yeni hamleyi ortaya koymak, Türk şiirini dünya şiiri platformunda hak ettiği yere çıkarmak, vezinler arası çekişme ve kavgayı bitirmek, maziden hız ve ilham alarak, edebiyat tarihimizin başarılarına karşı çıkmaksızın, onlardan faydalanarak, yeniden yeni olacak bir edebî topluluğu oluşturmaktır. Gülce edebiyat akımı 2011 yılında noterlikçe onaylanması ile resmen faaliyet alanı bulmuştur. Bu gün Türkiye’de, Azerbaycan’da ve diğer Türki Cumhuriyetlerde varlığını hissettirmeye başlamıştır.
Katıldığım etkinliklerde Mustafa CEYLAN hocamı Aşık Selahattin KAZANOĞLU ile atışmalarında daha da farklı tanımıştım. Birbirlerine o kadar tatlı sitemkar atışıyorlardı ki, işte edebiyattaki kırmadan kırılmadan düşüncelerini ifade etmenin yolunu gördüm. Yine 2008 yılının sonları düzenlediği bir etkinliğe annemin bir ay önce vefat ettiğini öğrendiğinde katılmaman bizi üzmeyecektir. Mazeretin bizi de üzdü demesine rağmen bana aşıladıkları şiir sevgisi üzerine ben etkinliğe katıldığımda beni oradaki sanatseverlere annesini bir ay önce kaybetmesine rağmen edebiyat ve şiir sevgisinin önüne geçemiyerek 17 saatlik otobüs yolculuğunu göze alarak gelen Trakyalı Şair dostumuz diye lanse etmesinin gururumu okşadığını ifade etmeden geçemiyeceğim.
Elmadağ’ın kokusuyla bezenmiş ortamında yetişen, edebiyat ve şiir alanında araştırmaları, röportajları, yazıları ve şiirleriyle Türk entelektüel hayatına önemli katkılar sağlamış olan Mustafa CEYLAN ile Türk Edebiyatı ve Gülce Şiir ailesinin gurur duyduğuna inanıyor, örneklerinin çoğalmasını diliyorum.
ANTALYA-MUSTAFA CEYLAN-GÜLCE
Yanılmıyorsam 2005 yıllarıydı. Şiir paylaşımı amacıyla ilk katıldığım uluslararası şiir etkinliğiydi. Heyecan dorukta.., Orada tanıdığım yüzlerce ulusal çapta boy gösteren şairler arasındaydım. Trakya çapında yıllarca şiir etkinliklerine katılıyordum. Şimdiye kadar ise onlarca yurt dışı olmak üzere büyük çaplı ulusal şiir şöleni ve etkinliklerine katıldım. Ama Antalya benim şiir hayatımda farklıydı.
Çünkü ;
İLESAM Genel Başkanı ile ayrıca edebiyata kendini adamış bir sürü ozan ve uzmanla ilk kez orada tanışmıştım. Merhum Prof.Dr. İsa KAYACAN’ın edebiyat adamlığını, şu andaki İLESAM Genel Başkanı Mehmet Nuri PARMAKSIZ’ın ileride istikbal vadeden girişimci, mücadeleci ve yılmayan gerektiğinde yapıcı eleştiriler yapan kişiliğini, yazımıza konu olan değerli dost “GÜLCE” nin mimarı olarak kabul ettiğim Mustafa CEYLAN hocamı ve daha nice edebiyat aşığını orada tanımıştım. Beni şiire ve paylaşmaya o kadar teşvik etti ki, şu anda geldiğim noktada paylarını inkar etmem mümkün değil. O nedenle yazıma konu olan “Antalya-Mustafa CEYLAN-Gülce “ nin benim edebiyat ve şiir hayatımda apayrı bir yeri var. Unutmam ve unutturmam mümkün değil. Ben orada edebiyat saygınlığını, edebiyatın ayrıcalığını, paylaşımcılığı, birlik ve beraberliği tanıdım. Pazara kadar olmayan mezara kadar süren dostluğu tanıdım. Bu tanımalarımda o günkü etkinliği düzenleyen Mustafa CEYLAN ağabeyimizin payı büyüktür. Hakkını helal etsin.
2008 yılında düzenlediği etkinlikten bir ay önce annemi kaybetmiştim. Ancak o kadar çok kanıma işlemişki edebiyat ve şiir. Moral amacıyla Mustafa CEYLAN’ın davetini kıramıyarak kasım 2008 inde düzenlediği etkinliğe de severek 17 saatlik bir yolu yarım saatmiş gibi hiç anlamadan katılmıştım. İyi ki katılmışım, Mustafa CEYLAN’ın o güzel motive edici yaklaşımları mütevazi tavırları beni o kadar etkilemişti ki, keşke yerine iyi ki demeyi benimsetti.
İşte Antalya’yı unutamıyorum bana şiirde uluslararası ilk paylaşım etkinliğine ev sahibi olduğu için, Mustafa CEYLAN’ı unutamıyorum beni şiir harmanına kattığı için, Gülce’yi unutamıyorum mimarı olan Mustafa CEYLAN’ı bana hatırlattığı için, edebiyatımıza renk ve sanat kattığı için, bu unutamadığım üç terimde de Mustafa CEYLAN’ın kişiliği, mütevaziliği ve sempatiliği rol oynamaktadır.
Şiirde huzur aramak. İşte bunu düşleyen kişilerin başında gelen O’dur. Şiir bir iş yükü değil, şiir bir zaman katili değil, şiir bir eziyet değil. Yeterki şiiri şiir gibi yaşamak gerek işte Mustafa CEYLAN farkı bu. Şiiri şiir gibi yaşamakla birlikte yaşatmaktadır. Sonucunda da şiirde huzur aramakta, Aradığı huzuru da şiirde bulmaktadır. Bu olmasa şiirle özdeşleşemez.
Gülce’nin mimarı dedim, evet Gülce Edebiyat Akımı kurucularından ve baş mimarlarından, bu edebiyata kazandırdığı akımla şairlere yol gösterdiği gibi zenginlik katılmasına da neden olduğu açıktır.
Gülce’nin amacı Edebiyatta, özellikle de şiirde yeni nefes alanları ortaya koyarak; kökleri mazide, dalları bugünde, meyveleri yarınlarda olacak bir yeni hareket ve yeni hamleyi ortaya koymak, Türk şiirini dünya şiiri platformunda hak ettiği yere çıkarmak, vezinler arası çekişme ve kavgayı bitirmek, maziden hız ve ilham alarak, edebiyat tarihimizin başarılarına karşı çıkmaksızın, onlardan faydalanarak, yeniden yeni olacak bir edebî topluluğu oluşturmaktır. Gülce edebiyat akımı 2011 yılında noterlikçe onaylanması ile resmen faaliyet alanı bulmuştur. Bu gün Türkiye’de, Azerbaycan’da ve diğer Türki Cumhuriyetlerde varlığını hissettirmeye başlamıştır.
Katıldığım etkinliklerde Mustafa CEYLAN hocamı Aşık Selahattin KAZANOĞLU ile atışmalarında daha da farklı tanımıştım. Birbirlerine o kadar tatlı sitemkar atışıyorlardı ki, işte edebiyattaki kırmadan kırılmadan düşüncelerini ifade etmenin yolunu gördüm. Yine 2008 yılının sonları düzenlediği bir etkinliğe annemin bir ay önce vefat ettiğini öğrendiğinde katılmaman bizi üzmeyecektir. Mazeretin bizi de üzdü demesine rağmen bana aşıladıkları şiir sevgisi üzerine ben etkinliğe katıldığımda beni oradaki sanatseverlere annesini bir ay önce kaybetmesine rağmen edebiyat ve şiir sevgisinin önüne geçemiyerek 17 saatlik otobüs yolculuğunu göze alarak gelen Trakyalı Şair dostumuz diye lanse etmesinin gururumu okşadığını ifade etmeden geçemiyeceğim.
Elmadağ’ın kokusuyla bezenmiş ortamında yetişen, edebiyat ve şiir alanında araştırmaları, röportajları, yazıları ve şiirleriyle Türk entelektüel hayatına önemli katkılar sağlamış olan Mustafa CEYLAN ile Türk Edebiyatı ve Gülce Şiir ailesinin gurur duyduğuna inanıyor, örneklerinin çoğalmasını diliyorum.