İKİ DAĞ-İKİ DEV EFSANESİ
Çok eski zamanlarda, nice devler yaşarmış
Yanlarında yavrular şen şakrak dere boyu
Sinesinde tarihin söylenceler kopkoyu
Gelmiş beklenen Gülce, karanlıklar ışırmış
Biliyorum sen idin, bu büyük efsanede
Öfkeyle kavga eden iki devi ayıran
Kalecik mi, Çubuk mu dev İdris’i kayıran ?
Varsın olsun bu böyle, sen benimsin gene de
Devler arası savaş, nihayet bulmuş bir gün
İkisinin annesi, hem kovmuş, hem ilenmiş
Buraya Elmadağ’ı, karşıya İdris denmiş.
Tutmuş anne ilenci, yarıda kalmış düğün
Taş kesilmiş yavrular, analarla birlikte
İşte o günden beri gözün yok fakirlikte
Kaç bin yıldır sultanım
iki devin, tutmuşsun ellerinden
Sarı papatyaların ışım ışım ışıyor...
Aşkının esiri bu sefil şair
Gurbet elde seninle
Yıkılıp dolaşıyor...
Ata yurdum, baba ocağım ey
Duy beni, işit beni...
109
Üşüyorum yaban elde bilesin
Sar bağrına sar,
Kokla ve ısıt beni...
Rüyâlarıma giren, düşlerimi süsleyen
Bilmiyorum kaç mevsim, hasretiyle yandığım
Bayram sabahlarında “gel gel” diye sesleyen
Yollarında ağlayıp Mecnunca dolandığım
Tandır ekmeği gibi tiridine bandığım
Derdime derman olan,güç katan,nefesleyen
Kara sevdalı olup, herkesten kıskandığım
Benim can memleketim, hep adını andığım
Aklım, fikrim, göz nurum, şiir şiir besleyen
Efsaneler diyârı, sonsuz ilham sandığım
………………………………….Üzüm asmam, çıbığım, bağım
………………………………….Doğusunda Başkentin
………………………………….Can Elmadağ’ım…
İki dağ arasına bağdaş kurmuş, oturmuş
El vermiş iki şehre, bana dünyalar kurmuş
Yeryüzünün en güzel, en soğuk suyu ile
Yurtsamış coğrafyayı, bölmüş uykuyu bile
Türk töresi gereği vermiş duyguyu dile
İki dağ arasına bağdaş kurmuş oturmuş
Bulunmaz ki gurbette, tandır ekmeği ara
Un beyaz şakaklarım, yenik düştüm yıllara
Türkü türkü içimde Kırıkkale, Ankara
El vermiş iki şehre bana dünyalar kurmuş
……………………….Gelin kayasından, Kırk Kızlar tepesinden
…………………………………….Şimdi kilometrelerce uzağım.
……………………………………..Hiç bitmiyor hasretin
……………………………………..Böyle giderse bir gün
……………………………………..Bil ki
……………………………………..Zamanı durduracağım
……………………………………..Can özüm Elmadağ’ım…
Mustafa CEYLAN
__________________________________________________
Not:
Efsâne bu ya, Elmadağ ve İdris Dağı iki büyük devmiş ve bizim
yöremizde yavrularıyla yaşarlarmış. Ne olduysa olmuş,
geçinememişler; kavgaya tutuşmuşlar. Ana dev ilenmiş. Halk, ikisinin
arasına girip ayırmaya çalışmış. Ana devin ilenci tutmuş ve "Taş
kesilirsiniz inşallah!!" diye ilendiği için, halkın ayırdığı ve aralarına girip
barış sağlamaya çalıştığı iki koca dev yavrularıyla birlikte taş
kesilivermiş... İşte onlardan birisi Elmadağı, ötekisi de İdris Dağı ki
yanlarında, eteklerindeki küçük tepeler de yavrularıymış...
Çok eski zamanlarda, nice devler yaşarmış
Yanlarında yavrular şen şakrak dere boyu
Sinesinde tarihin söylenceler kopkoyu
Gelmiş beklenen Gülce, karanlıklar ışırmış
Biliyorum sen idin, bu büyük efsanede
Öfkeyle kavga eden iki devi ayıran
Kalecik mi, Çubuk mu dev İdris’i kayıran ?
Varsın olsun bu böyle, sen benimsin gene de
Devler arası savaş, nihayet bulmuş bir gün
İkisinin annesi, hem kovmuş, hem ilenmiş
Buraya Elmadağ’ı, karşıya İdris denmiş.
Tutmuş anne ilenci, yarıda kalmış düğün
Taş kesilmiş yavrular, analarla birlikte
İşte o günden beri gözün yok fakirlikte
Kaç bin yıldır sultanım
iki devin, tutmuşsun ellerinden
Sarı papatyaların ışım ışım ışıyor...
Aşkının esiri bu sefil şair
Gurbet elde seninle
Yıkılıp dolaşıyor...
Ata yurdum, baba ocağım ey
Duy beni, işit beni...
109
Üşüyorum yaban elde bilesin
Sar bağrına sar,
Kokla ve ısıt beni...
Rüyâlarıma giren, düşlerimi süsleyen
Bilmiyorum kaç mevsim, hasretiyle yandığım
Bayram sabahlarında “gel gel” diye sesleyen
Yollarında ağlayıp Mecnunca dolandığım
Tandır ekmeği gibi tiridine bandığım
Derdime derman olan,güç katan,nefesleyen
Kara sevdalı olup, herkesten kıskandığım
Benim can memleketim, hep adını andığım
Aklım, fikrim, göz nurum, şiir şiir besleyen
Efsaneler diyârı, sonsuz ilham sandığım
………………………………….Üzüm asmam, çıbığım, bağım
………………………………….Doğusunda Başkentin
………………………………….Can Elmadağ’ım…
İki dağ arasına bağdaş kurmuş, oturmuş
El vermiş iki şehre, bana dünyalar kurmuş
Yeryüzünün en güzel, en soğuk suyu ile
Yurtsamış coğrafyayı, bölmüş uykuyu bile
Türk töresi gereği vermiş duyguyu dile
İki dağ arasına bağdaş kurmuş oturmuş
Bulunmaz ki gurbette, tandır ekmeği ara
Un beyaz şakaklarım, yenik düştüm yıllara
Türkü türkü içimde Kırıkkale, Ankara
El vermiş iki şehre bana dünyalar kurmuş
……………………….Gelin kayasından, Kırk Kızlar tepesinden
…………………………………….Şimdi kilometrelerce uzağım.
……………………………………..Hiç bitmiyor hasretin
……………………………………..Böyle giderse bir gün
……………………………………..Bil ki
……………………………………..Zamanı durduracağım
……………………………………..Can özüm Elmadağ’ım…
Mustafa CEYLAN
__________________________________________________
Not:
Efsâne bu ya, Elmadağ ve İdris Dağı iki büyük devmiş ve bizim
yöremizde yavrularıyla yaşarlarmış. Ne olduysa olmuş,
geçinememişler; kavgaya tutuşmuşlar. Ana dev ilenmiş. Halk, ikisinin
arasına girip ayırmaya çalışmış. Ana devin ilenci tutmuş ve "Taş
kesilirsiniz inşallah!!" diye ilendiği için, halkın ayırdığı ve aralarına girip
barış sağlamaya çalıştığı iki koca dev yavrularıyla birlikte taş
kesilivermiş... İşte onlardan birisi Elmadağı, ötekisi de İdris Dağı ki
yanlarında, eteklerindeki küçük tepeler de yavrularıymış...