19/10/2017, 19:36
08/05/2008, 05:47
MURAT DUMAN ve ŞİİRİ
Mustafa CEYLAN
Murat DUMAN, benim sılamda yaşayan ve her mısrasını okudukça kendimi, doğduğum, geçliğimi yaşadığım memleketimin havasını teneffüs ettiğim bir şair. Milli veznimiz heceye tutkun, memleket sevgisi ile dopdolu kocaman bir yürek.
Murat’ın muradını en iyi bilenlerden birisi benim. Zira o benim has ve öz kardeşlerimden birisidir. Aynı babanın, rahmetli Ahmet Tufan ŞENTÜRK’ün her ikimizde evladıydık. Her ikimizin de ortak bir ağabeyi var, İsa KAYACAN. Her ikimizde, millet, memleket ve bayrak sevdalısıyız. Aynı türkülerin yüreğindedir yüreğimiz. Ankara’ da ve Elmadağ’da aile çevrem ya da diğer yakın çevremle ilgili en küçük bir sıkıntım olduğunda ilk aradığım, telefon açarak derdimi anlattığım insanlardan birisi.
Çile değirmeninden un olup akmış hayat serüveninde; kadirşinas, sağduyulu ve milli-manevi değerlere saygılı yapısı ile de benimle paralel. Olaylara ve insanlara bakış açımız aynı pencereden.
Şiir yolculuğumuzda o, sadece hece yolunda; ben ise hecenin yanında serbest ve aruzu da denemekteyim. O da, ben de hecenin 6+5=11 lik ve 4+4+3 tarzına meftun olmuşuz. Şiir ailemiz, şair dostlarımız aynı. Duygu ve düşünce kaynağımızı teşkil eden pınarlarımız aynı gözenin pınarları. Şiir çınarlarımız, bizi kanatları arasında büyütüp, yürüten ve bugünlere yetiştiren çınarlarımız da aynı.
Ayna, aynılığın aksidir. Ayna, hakikatin kendisidir. “Bana sevdiğini söyle, arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyliyeyim” veya “insan insanın aynasıdır” demiş ulularımız. Murat’ın muratlığı benim ayn’ım ve aynamdır. Murat’ın “duman”lığına gelince, işte bu noktada biraz farklılığımız var. Duman olmuşlukta, kader ocağının alevlerinde yanışta, pişişte, hamlıktan kurtuluşta, çile harmanında ekin ekin savruluşta farkımız var. O farkta, hayatın ve alın çizgimizin etkisi var. Aile bağlarımız, yaşadığımız çevre ve büyüdüğümüz ortamlar farklı ya, duman oluşumuz, o sebeple farklı. Gönül bacamızdan tüten dumanın rengi, çıkış şekli ve çıktıktan sonra havada çizdiği helezonlar gene birbirine benzemektedir.
Murat Duman şiiri, sağlam kumaştan dikilmekte. Hiçbir zaman kendini dev aynasından görenlerden değil o. Şiirini, dörtlükler etrafında örüp yükseltmekte. Kafiye ve redif zenginliği için okyanusa koşan ırmak misali dizeleri. Arı duru Türkçe ve sanat yapma kaygısı taşımayan sade, yalın ve net bir söylem. Altın vuruşları üçüncü ve dördüncü mısralara gizlenmiş bir şiir. Yunus odununca düz, Mevlâna hoş görüsünce candan ve samimi. Hacı Bektaş dostluğunca sıcacık. Alperenlerce coşkun ve korkusuz. Ayyıldız benzeri dalgalı. Anadolu gibi yanık. İnce bir hüzün ve gurbetten sılaya uzanan ince bir yol. Murat Duman şiirinde yalpalama yoktur, yalan ve yanlış, riya ve isyân bulunmaz. Şükür ve hasretin büyülü havasını teneffüs eder içine giren.
“Aşkın Düğümü” Murat Duman’ın gönül fırınında pişirip sunduğu ilk şiir kitabı. Dumanı üstünde daha. İlk kitap, ilk evlâd, ilk sevgili, ilk can çiçeğidir.
Gelin, Murat Duman kardeşimin bu ilk can çiçeğini birlikte koklayalım. O’nun güzelliğini birlikte yaşayalım, olmaz mı?
MURAT DUMAN ve ŞİİRİ
Mustafa CEYLAN
Murat DUMAN, benim sılamda yaşayan ve her mısrasını okudukça kendimi, doğduğum, geçliğimi yaşadığım memleketimin havasını teneffüs ettiğim bir şair. Milli veznimiz heceye tutkun, memleket sevgisi ile dopdolu kocaman bir yürek.
Murat’ın muradını en iyi bilenlerden birisi benim. Zira o benim has ve öz kardeşlerimden birisidir. Aynı babanın, rahmetli Ahmet Tufan ŞENTÜRK’ün her ikimizde evladıydık. Her ikimizin de ortak bir ağabeyi var, İsa KAYACAN. Her ikimizde, millet, memleket ve bayrak sevdalısıyız. Aynı türkülerin yüreğindedir yüreğimiz. Ankara’ da ve Elmadağ’da aile çevrem ya da diğer yakın çevremle ilgili en küçük bir sıkıntım olduğunda ilk aradığım, telefon açarak derdimi anlattığım insanlardan birisi.
Çile değirmeninden un olup akmış hayat serüveninde; kadirşinas, sağduyulu ve milli-manevi değerlere saygılı yapısı ile de benimle paralel. Olaylara ve insanlara bakış açımız aynı pencereden.
Şiir yolculuğumuzda o, sadece hece yolunda; ben ise hecenin yanında serbest ve aruzu da denemekteyim. O da, ben de hecenin 6+5=11 lik ve 4+4+3 tarzına meftun olmuşuz. Şiir ailemiz, şair dostlarımız aynı. Duygu ve düşünce kaynağımızı teşkil eden pınarlarımız aynı gözenin pınarları. Şiir çınarlarımız, bizi kanatları arasında büyütüp, yürüten ve bugünlere yetiştiren çınarlarımız da aynı.
Ayna, aynılığın aksidir. Ayna, hakikatin kendisidir. “Bana sevdiğini söyle, arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyliyeyim” veya “insan insanın aynasıdır” demiş ulularımız. Murat’ın muratlığı benim ayn’ım ve aynamdır. Murat’ın “duman”lığına gelince, işte bu noktada biraz farklılığımız var. Duman olmuşlukta, kader ocağının alevlerinde yanışta, pişişte, hamlıktan kurtuluşta, çile harmanında ekin ekin savruluşta farkımız var. O farkta, hayatın ve alın çizgimizin etkisi var. Aile bağlarımız, yaşadığımız çevre ve büyüdüğümüz ortamlar farklı ya, duman oluşumuz, o sebeple farklı. Gönül bacamızdan tüten dumanın rengi, çıkış şekli ve çıktıktan sonra havada çizdiği helezonlar gene birbirine benzemektedir.
Murat Duman şiiri, sağlam kumaştan dikilmekte. Hiçbir zaman kendini dev aynasından görenlerden değil o. Şiirini, dörtlükler etrafında örüp yükseltmekte. Kafiye ve redif zenginliği için okyanusa koşan ırmak misali dizeleri. Arı duru Türkçe ve sanat yapma kaygısı taşımayan sade, yalın ve net bir söylem. Altın vuruşları üçüncü ve dördüncü mısralara gizlenmiş bir şiir. Yunus odununca düz, Mevlâna hoş görüsünce candan ve samimi. Hacı Bektaş dostluğunca sıcacık. Alperenlerce coşkun ve korkusuz. Ayyıldız benzeri dalgalı. Anadolu gibi yanık. İnce bir hüzün ve gurbetten sılaya uzanan ince bir yol. Murat Duman şiirinde yalpalama yoktur, yalan ve yanlış, riya ve isyân bulunmaz. Şükür ve hasretin büyülü havasını teneffüs eder içine giren.
“Aşkın Düğümü” Murat Duman’ın gönül fırınında pişirip sunduğu ilk şiir kitabı. Dumanı üstünde daha. İlk kitap, ilk evlâd, ilk sevgili, ilk can çiçeğidir.
Gelin, Murat Duman kardeşimin bu ilk can çiçeğini birlikte koklayalım. O’nun güzelliğini birlikte yaşayalım, olmaz mı?