SUNGUR’UN DÖLEK EFSANESİ
Üç kavaklar çeşmesiyim
Hele bakın bunca sene
Bir sokuya akışıma
En iri yıldızların sincap türküsü
Meşe içi hasretiyle gömgöğ,
Koyu yeşil kayaların kınasına şimdi
Uzatın sıcacık ellerinizi
Nakışlayıp sarmalayın yüzyılları sineme
Şırıl da şırıl
Şırıl da şırıl…
Tarla kuşlarının kanat sesi var
Yipelek rüzgârırın kelebek kanadında
Boyum, dümdüz tarlalar boyunca
Gölgem, üç kavağın üçünün koynunca
Çekirgeler gibi uyursunuz, ben uyumam
Kıvranır dururum daha doğrusu,
Yorgunluğum çifte kurnamda
Kederim, iki avuç dolusu,
Kapanmaz yıldızlara inat gözlerim
En siyah atlarla dolanırım yolları
Bitmez başımın ağrısı, sancılanırım
Geril de geril
Geril de geril !..
Bilir misiniz Sungur’un Döleği?
Bedir Köyü’ne uğradınız mı hiç?
Sordunuz mu feleğin tarih sillesini
Öğrendiniz mi Su kaynağını Elmadağı’nın…
Şu gelen ordudur Osmanlının ordusu
Şu filler dolusu Timur öfkesi
Varın siz sorun soruşturun bir
Ben bilirm ben, buradaki savaşı
Nasıl boğazlamış gardaş gardaşı?
Gelin yaklaşın da
Anlatıvereyim size olur mu?
Olanı biteni
Yeneni, yenileni…
Gürül de gürül
Gürül de gürül !..
Üç kavaklar çeşmesiyim
Kaval çala çala geçer yanımdan
Akça kuzularla çobanlar…
“Yaylalar üstünde benim yaylam var
Gurbetler içinde garip sılam var”
En son duyduğum yanık ses buydu biliyorum.
Kargalı Deresinden suyu kesmişler
Bu sebep yüzünden deliriyorum…
Bülbüllerle mutluğumu makaslamışlar
Eskidenmiş salkım söğütlerle tebessümüm
Gülüşüm “heğ” yüklü üzüm asmalarında kaldı
Pırıl da pırıl
Pırıl da pırıl !..
Mustafa CEYLAN…
Üç kavaklar çeşmesiyim
Hele bakın bunca sene
Bir sokuya akışıma
En iri yıldızların sincap türküsü
Meşe içi hasretiyle gömgöğ,
Koyu yeşil kayaların kınasına şimdi
Uzatın sıcacık ellerinizi
Nakışlayıp sarmalayın yüzyılları sineme
Şırıl da şırıl
Şırıl da şırıl…
Tarla kuşlarının kanat sesi var
Yipelek rüzgârırın kelebek kanadında
Boyum, dümdüz tarlalar boyunca
Gölgem, üç kavağın üçünün koynunca
Çekirgeler gibi uyursunuz, ben uyumam
Kıvranır dururum daha doğrusu,
Yorgunluğum çifte kurnamda
Kederim, iki avuç dolusu,
Kapanmaz yıldızlara inat gözlerim
En siyah atlarla dolanırım yolları
Bitmez başımın ağrısı, sancılanırım
Geril de geril
Geril de geril !..
Bilir misiniz Sungur’un Döleği?
Bedir Köyü’ne uğradınız mı hiç?
Sordunuz mu feleğin tarih sillesini
Öğrendiniz mi Su kaynağını Elmadağı’nın…
Şu gelen ordudur Osmanlının ordusu
Şu filler dolusu Timur öfkesi
Varın siz sorun soruşturun bir
Ben bilirm ben, buradaki savaşı
Nasıl boğazlamış gardaş gardaşı?
Gelin yaklaşın da
Anlatıvereyim size olur mu?
Olanı biteni
Yeneni, yenileni…
Gürül de gürül
Gürül de gürül !..
Üç kavaklar çeşmesiyim
Kaval çala çala geçer yanımdan
Akça kuzularla çobanlar…
“Yaylalar üstünde benim yaylam var
Gurbetler içinde garip sılam var”
En son duyduğum yanık ses buydu biliyorum.
Kargalı Deresinden suyu kesmişler
Bu sebep yüzünden deliriyorum…
Bülbüllerle mutluğumu makaslamışlar
Eskidenmiş salkım söğütlerle tebessümüm
Gülüşüm “heğ” yüklü üzüm asmalarında kaldı
Pırıl da pırıl
Pırıl da pırıl !..
Mustafa CEYLAN…