4. Salman Mümtaz
Mustafa CEYLAN-Öldürülen Şairler-Cilt-2-Sayfa:280285
“Enveriyye
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Seninle fahr edir şimdi büyük sultan, ulu kayser
Ki, sensen dahi-yi devran, sensen fatih-i kişver,
Sana şayestedir elhakk tila ovrengü zer efser .
Doğar mı mader-i giyti senin tek bir de bir ner er
Hayali ay kimi aydın, meramı gün kimi Enver?!
Sehab-i küfrü ten böldün, kılınç darbıyla etdin şakk,
Çıkartdın milleti yekser ışıklı günlere elhakk,
Ayıltdın Türkleri, verdin demadem Türküğe revnak
Sana bu işde yardımcı yakin oldu cenab-ı Hakk,
Sen oldun Hazret-i Hakkın sefa-yı lutfuna mazhar
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Müselman gayretin çekdin, gözetdin Türkün namusun,
Dağıtdın haver-i İslamdan küffar kabusun.
Mesacidden dilerdi Rus asa öz nehs nakusun ,
Güneşden parlak amalın olup Şark ehline ezher,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Munzam ordunu birden ser-i adüvvane saldırdın,
“Kıral”lar rişesin kırdın, “karol”lar tacın aldırdın,
Edip mağlup küffarı, neva-yı suru çaldırdın,
“Hilal-i arşa yükseltdin”, “gün”ü eflake kaldırdın.
Nihal-i maksad-ı fikrin getirdi tatlı bir nevber,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Ziya-yı fikrin ile ziyasızdık, ziyalandık,
Cefa vü cevr çekmişdik, fütuhunla sefalandık,
Liva-yı nusretin ile , bihamdillah, livalandık,
Hakir ü pest olmuşduk, ucaldık, itilalandık.
Tamamen Kafkas’ın ehli gönüldendir sana asker
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Saadet devri, söz yok kim, yetirmiş şanlı cahidler,
İğitler, kahraman erler, şücaetli mücahidler,
Buna tarihde vardır dahi binlerce şahidler,
Dikipdir onlara şahlar neçe yerde müşahidler.
Yapar millet sana layık tiladan heykel-i ekber.
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Semada yıldırım tek parlayan dem tiğinin berki
Işıklandırdı şemsasa seraser alem-i Şarkı,
Nisar-ı hak-i payınçün düzüldü bin güzel şarkı ;
Benim naçiz şiirimle veli var onların farkı
Mübarek vechini görcek tapar eşarımız ziver,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
*
Öyün, millet
O gün millet ki eltafı olup şevketli sultanın,
Hilalin halesi kılsın ihata Türk evtanın .
Tefahur eyle, ey millet, muradın hasıl olmuşdur,
Daha eflake yükselmez enin-i ah ü efganın.
Ziyasız Rus zulmünden o yüksek ruhun ölmüşdü,
Dökürdü şişeye her dem şerabi nab tek kanın.
Kızılgül tek açıl, gül, gör ki Türkün şanlı ordusu
Revak-ı arşa nasbetmiş büyük Osmanlı unvanın.
Semaya doğru tuğrul tek sen, ey Türk oğlu, uç, yüksel
Ki, sensen şanlı evladı şerefli eski Turanın.
Bulut altında kalmışdı eğerçi kevkeb-i bahtın ,
Gör imdi necm-i zahir tek hilalın, necm-i tabanın .
Gerek tak-ı mukarnasdan asılsın Türkün tuğrası
Melekler zib-i duş etsin livasın Al-i Osmanın .
Bütün, Mümtaz, ellerden olar Türk milleti mümtaz ,
Sürer bundan sonra Türklük şerefli-şanlı devranın.”(2)
(1):tr.wikipedia.org
^ a b c Yavuz Akpınar. Azeri edebiyatı araştırmaları. Dergâh Yayınları, 1994.
512 s. S. 478.
^ Türkiye Diyanet Vakfı İslâm ansiklopedisi: Balaban, Mustafa Rahmi - Besir
Ağa, Moralı. Türkiye Diyanet Vakfı, Bekir Topaloğlu. Türkiye Diyanet Vakfı,
1992. S. 70.
^ Türk dünyası edebiyatçıları ansiklopedisi: A-Atatuğ. Atatürk Kültür Merkezi
Başkanlığı, 2002. S. 140.
^ Türkiye Diyanet Vakfı İslâm ansiklopedisi. Türkiye Diyanet Vakfı, İslâm
Ansiklopedisi Genel Müdürlüğü, 1996. S. 375.
^ Türk dili ve edebiyatı dergisi. Burhaneddin Erenler Matbaası, 1965. S. 128.
^ Babek Cavanşir, Ekber N. Necef. Şah İsmail Hatâʼî külliyatı: Türkçe divanı,
Nasihat-name, deh-name, Tuyuğlar, Koşmalar, Geraylılar, Varsağılar ve
Bayatılar. Ismāʻīl I (Shah of Iran). Kaknüs Yayınları, 2006. S. 154-155.
^ Türk dünyası edebiyat tarihi. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, 2004. S.
506.
^ Mill̂ı Folklor Araştırma Dairesi yayınları. Mill̂ı Folklor Araştırma Dairesi
Başbakanlık Basımevi, 1976. S. 298.
^ Tarih: Türk dünyası tarih ve kültür dergisi. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı,
2001. S. 55.
(3) : ufukotesi.com, Doç.Dr.Fethi GEDİKLİ, Adalet TAHİRZADE Köşe yazısından
Mustafa CEYLAN-Öldürülen Şairler-Cilt-2-Sayfa:280285
Gece kuşlarının rüyâlarımıza getirdiği Sbirya ayazlarında Hüseyin Cavid veya Yusuf Vezir Çemenzeminli’yi görür, donar kalırım bazen. Yürürüm ışığa, aşka başım dik…
Gün öğle vaktine yöneldiğinde, Mikayıl Müşfik, Ahmet Cavad, Ali Nazim, Hacıkerim Sanılı, Seyid Hüseyin, Salman Mümtaz, Bekir Çobanzade, Tağı Şahbazi, Hacıbaba Hezerli, Semed Mensur, Büyükağa Talıbi, Kantemir, Emin Abid, Mustafa Kuliyev , Atababa Musahanlı olur kurşuna dizilirim.
Damçılı bulag olur yüreğim ve bir tren kalkar içimdeki istasyondan; Kağızmanlı Hıfzı olurum, Çıldırlı Aşık Şenlik olurum çıkarım yollara, el sallarım ruh kökümün trenlerine… Sonra küçük yaşta Gence’de yetim kalan Ahmet Cevat olurum, kelimelerden bayrak çizerim göklerin dipsiz ve sonsuz zirvelerine…
Bir türkü dolanır dilime. Önce “Lâleler” der, sonra “Ceylan Ovası”na iner ve ardından “Kızıl gül olmayaydı” der dururum…
*
Çırpın Karadeniz çırpın… Yan Hazar, ağla Aras, hıçkır Van Gölü… Karabağ kara bahtına kalmasın, bahtını Türkçe eylesin Mevlam, ak eylesin, gül eylesin.. Ümmü Gülsüm’ün Bakü’ ye saklanan, siner yakan evlad hasreti yağmur olup yağsın… Sular Türk ve Türkçe aksın. Tebriz’ den bir gül at
Bakü’ye kokusunu Ankara’dan duyayım olmaz mı?
*
[b]Selman Mümtaz [/url][/b]
[url=https://tr.wikipedia.org/wiki/Azerice](Azerice: Salman Mümtaz;
Azerî edebiyat araştırmacısı ve şairi, halk edebiyatı bilimcisi, Azerî edebiyati tarihçisi, ilim adami[1].
1887'de babasının vefatindan sonra Aşkabat'daki dayısının himayesinde büyümüş ve orada tahsiline başlamıştır.
Kuvvetli bir hafizaya sahip oldugu için birçok şiiri ezberlemişti. Islâm halklarının dillerini bilmesi onda Doğu edebiyatlarına karşı bir ilgi uyandırdı[1].
Tiflis'te Molla Nasreddin dergisi çıktıktan sonra Selman Mümtaz da bu satirik derginin yazarları arasında yer aldı. Aynı zamanda klasik tarzda şiirler de yazıyordu. Aşkabat'ta arkadaşlarıyla birlikte edebi bir meclis kurmuştu.1908- 1909 arasında başta Molla Nasreddin olmak üzre Azeri matbuat organlarında yayınladığı satirik şiirler ve yazılarla dikkati çekti. Bu gibi eserlerinde vatan, millet sevgisini yüceltiyor, sosyal hayattaki bozuklukları teşhir ve ifşa ediyordu[1].
Kavsî Tabrizi'nin divanını ilk defa eksik olarak Selman Mümtaz yayımlamıştır.
(Bakü 1925)[2]. 1925'te Vagıf'ın şiirlerini ayrı bir kitap hâline getirir[3].
Selman Mümtaz Habîbi, Fuzûlî, İmadeddin Nesimî, Şah İsmail Hatai gibi Azeri şairlerle ilgili ilk çalışmaları yapmıştır[4].
Hatai'nin yazdığı "Dihnâme"yi ilk defa ele alan Selman Mümtaz'dır ("Maarif ve Medeniyet" mecmuasının Bakû 1924 tarihli, 4-5, 8-9, 10-11 sayılarında)[5]. Azerbaycan Yazmalar Fonu'nda Hatai'nin divanın XVII. Yüzyıla ait nüshasının bir kopyası bulunmaktadır. Bakü'de yayınlanan Şah ismail Divanı'nın baskıları buna dayanmaktadır. Bu nüshadan ilk yararlanan Selman Mümtaz olmuştur. Hatâ'î'nin divanının ilk neşri de Selman Mümtaz'a aittir[6]. Vazeh'in şiirlerinden ve onların elyazmalarından örnekler ilk defa Selman
Mümtaz tarafından "Mirza Şefi Vazeh Kitabı, Bakü, 1926" adıyla neşredilmiş[7].
Emrah'tan, yurt dışında ilk söz açan araştırmacı Selman Mümtaz'dır. Emrah'ın iki şiirini yayınlıyan Selman Mümtaz, Emrah'ın yaşadığı yerin belli olmadığını yazmaktadır[8]. "Rus zulmü" kurbanı iken 1937'de hapse atılmış, hakkında alınan karar gereği 1941'de Rusya'nın Oryol şehrinde kurşuna dizilerek infaz edilmiştir. "Rus Zulmü" kurbanları arasında Vezir Çimenzeminli, Sanili, Atababa Musahanlı, Ali Nazım, Tagı Şehbazi, Seyid Huseyn, Talibli ve Ali Razi gibi değerli araştırmacı, münekkit, şair ve yazarın da adları vardır[9].(1)
*
“Tam adı Salman Meşedi Muhammed Emin oğlu Askerzade olan şairimiz
1884’te Şeki’de doğdu. Edebiyat tarihçisi, araştırıcısı ve şairdir. Bolşevikler onu herhalde bu sebeple vatan haini sayıp öldürmüşlerdi. Salman Mümtaz şair olarak tanınmış olmasına rağmen bu güne kadar onun şiirleri yayımlanmamıştır. Aşağıdaki iki şiiri ilk defa 31 Aralık 2004’te 525-ci Gazetede yayımlanmıştır. Her iki şiir de Muhammed Emin oğlu Salman Mümtaz imzasını taşır. “Enveriyye” adlı ilki 1918’de Gence’de yazılmış ve Osmanlının meşhur harbiye nazırı, başkumandan vekili, mirliva, padişahın damadı Enver Paşa’ya hasredilmişti.
Enver Paşa, Sovyet hakimiyetinden önce Azerbaycan’da bütün kitapçılarda renk renk büyük portreleri satılan ve bu portreleriyle binlerce Azerbaycan Türkünün evini süsleyen, onlara sevinç ve gurur bağışlayan Edirne fatihi olarak Azerbaycan Türklerinin de kalplerini fethetmişti. Enver Paşa Azerbaycan’da, Azerbaycan Cumhuriyeti devrinde 1918’de kurtarıcı Kafkas İslam Ordusunu Azerbaycan’a gönderen nazır olarak da sevilirdi. Hakkında nağmeler düzülür ve sanatkarlar bunları şenliklerde,bayramlarda coşkuyla okurlardı. Bugün Azerbaycan’da ise onun kardeşi Nuri Paşa daha çok tanınır. Burada yayımlanan şiirler Elyazmaları Enstitüsü’nde saklanmaktadır (Fon 20, liste 1, saklama birimi 216) ve onlar büyük bir nakışlı kağıda basılıdır. Muhtemelen şair, ilk şiiri Şeki’ye gelmiş olan Nuri Paşa vasıtasıyla Enver Paşa’ya ulaştırmak için güzel bir şekilde bastırmış ve çok miktarda dağıtmıştı.
“Öyün, Millet” başlıklı ikinci şiir Enver Paşa’nın küçük kardeşi 1918’de Bakü’yü Rus-Ermeni işgalcilerinden temizleyen Azerbaycan’ın bağımsızlığı uğrunda savaşan 9. ordu kumandanı ferik Nuri Paşa’ya (Killigil) hasredilmiştir. Bu şiir “Azerbaycan Gazetesi”nin 30 Teşrin-i evvel (Ekim) 1918 günlü 26. nüshasında yayımlanmıştı. Başlığının altında “İşbu abdar şiir, Kafkasya İslam Ordusu baş kumandanı devletli ferik Nuri Paşa efendimiz hazretlerinin Şeki’ye vürudu münasebetiyle Kafkasya şuarasından muhterem Muhammed Emin oğlu Salman Mümtaz Efendi tarafından bedaheten (doğaçlama) ve paşa hazretlerinin nam-i namilerine ithafen tab ve neşr edilmiştir, diye bir not düşülmüştü.
Şair bu şiiri, Şeki’de okuduğunda Nuri Paşa ona Türkiye nişanı vermişti, şair tutuklandığında ise karısı bu mektubu yok etmeye mecbur kalmıştı.“Enveriyye
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Seninle fahr edir şimdi büyük sultan, ulu kayser
Ki, sensen dahi-yi devran, sensen fatih-i kişver,
Sana şayestedir elhakk tila ovrengü zer efser .
Doğar mı mader-i giyti senin tek bir de bir ner er
Hayali ay kimi aydın, meramı gün kimi Enver?!
Sehab-i küfrü ten böldün, kılınç darbıyla etdin şakk,
Çıkartdın milleti yekser ışıklı günlere elhakk,
Ayıltdın Türkleri, verdin demadem Türküğe revnak
Sana bu işde yardımcı yakin oldu cenab-ı Hakk,
Sen oldun Hazret-i Hakkın sefa-yı lutfuna mazhar
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Müselman gayretin çekdin, gözetdin Türkün namusun,
Dağıtdın haver-i İslamdan küffar kabusun.
Mesacidden dilerdi Rus asa öz nehs nakusun ,
Güneşden parlak amalın olup Şark ehline ezher,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Munzam ordunu birden ser-i adüvvane saldırdın,
“Kıral”lar rişesin kırdın, “karol”lar tacın aldırdın,
Edip mağlup küffarı, neva-yı suru çaldırdın,
“Hilal-i arşa yükseltdin”, “gün”ü eflake kaldırdın.
Nihal-i maksad-ı fikrin getirdi tatlı bir nevber,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Ziya-yı fikrin ile ziyasızdık, ziyalandık,
Cefa vü cevr çekmişdik, fütuhunla sefalandık,
Liva-yı nusretin ile , bihamdillah, livalandık,
Hakir ü pest olmuşduk, ucaldık, itilalandık.
Tamamen Kafkas’ın ehli gönüldendir sana asker
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Saadet devri, söz yok kim, yetirmiş şanlı cahidler,
İğitler, kahraman erler, şücaetli mücahidler,
Buna tarihde vardır dahi binlerce şahidler,
Dikipdir onlara şahlar neçe yerde müşahidler.
Yapar millet sana layık tiladan heykel-i ekber.
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
Semada yıldırım tek parlayan dem tiğinin berki
Işıklandırdı şemsasa seraser alem-i Şarkı,
Nisar-ı hak-i payınçün düzüldü bin güzel şarkı ;
Benim naçiz şiirimle veli var onların farkı
Mübarek vechini görcek tapar eşarımız ziver,
Yaşa, ey gazi-yi azam, yaşa, ey muhteşem Enver!
*
Öyün, millet
O gün millet ki eltafı olup şevketli sultanın,
Hilalin halesi kılsın ihata Türk evtanın .
Tefahur eyle, ey millet, muradın hasıl olmuşdur,
Daha eflake yükselmez enin-i ah ü efganın.
Ziyasız Rus zulmünden o yüksek ruhun ölmüşdü,
Dökürdü şişeye her dem şerabi nab tek kanın.
Kızılgül tek açıl, gül, gör ki Türkün şanlı ordusu
Revak-ı arşa nasbetmiş büyük Osmanlı unvanın.
Semaya doğru tuğrul tek sen, ey Türk oğlu, uç, yüksel
Ki, sensen şanlı evladı şerefli eski Turanın.
Bulut altında kalmışdı eğerçi kevkeb-i bahtın ,
Gör imdi necm-i zahir tek hilalın, necm-i tabanın .
Gerek tak-ı mukarnasdan asılsın Türkün tuğrası
Melekler zib-i duş etsin livasın Al-i Osmanın .
Bütün, Mümtaz, ellerden olar Türk milleti mümtaz ,
Sürer bundan sonra Türklük şerefli-şanlı devranın.”(2)
(1):tr.wikipedia.org
^ a b c Yavuz Akpınar. Azeri edebiyatı araştırmaları. Dergâh Yayınları, 1994.
512 s. S. 478.
^ Türkiye Diyanet Vakfı İslâm ansiklopedisi: Balaban, Mustafa Rahmi - Besir
Ağa, Moralı. Türkiye Diyanet Vakfı, Bekir Topaloğlu. Türkiye Diyanet Vakfı,
1992. S. 70.
^ Türk dünyası edebiyatçıları ansiklopedisi: A-Atatuğ. Atatürk Kültür Merkezi
Başkanlığı, 2002. S. 140.
^ Türkiye Diyanet Vakfı İslâm ansiklopedisi. Türkiye Diyanet Vakfı, İslâm
Ansiklopedisi Genel Müdürlüğü, 1996. S. 375.
^ Türk dili ve edebiyatı dergisi. Burhaneddin Erenler Matbaası, 1965. S. 128.
^ Babek Cavanşir, Ekber N. Necef. Şah İsmail Hatâʼî külliyatı: Türkçe divanı,
Nasihat-name, deh-name, Tuyuğlar, Koşmalar, Geraylılar, Varsağılar ve
Bayatılar. Ismāʻīl I (Shah of Iran). Kaknüs Yayınları, 2006. S. 154-155.
^ Türk dünyası edebiyat tarihi. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, 2004. S.
506.
^ Mill̂ı Folklor Araştırma Dairesi yayınları. Mill̂ı Folklor Araştırma Dairesi
Başbakanlık Basımevi, 1976. S. 298.
^ Tarih: Türk dünyası tarih ve kültür dergisi. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı,
2001. S. 55.
(3) : ufukotesi.com, Doç.Dr.Fethi GEDİKLİ, Adalet TAHİRZADE Köşe yazısından