ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
BAYBURT’TAN BİR MUSTAFA CEYLAN GEÇTİ
#1
BAYBURT’TAN BİR MUSTAFA CEYLAN GEÇTİ VE ÖLDÜRÜLEN 101 ŞAİR
Nahit İmaç
bayburtsila@hotmail.com
 
 
 (Doğum Günü Anısına)
      
      Bizler küçük şehrin yazarları da her zaman büyük yazarlardan ilham almışızdır. Çünkü onların toplumla olan bağları bizlerden daha geniş çapta olduğundan ve yılların vermiş olduğu tecrübelerle engin görüşlerinden yararlanma imkanı buluyoruz. Bayburt’taki Dede Korkut Şölenleri dolayısıyla bir çok üstad’dan tanışma fırsatı buluyor kendilerinden bir nebze olsun aydın görüşlerinden yararlanıyoruz. Bu konuda daha önce başka bir yazar dostumuzdan bahsetmiştim; bu günkü değerli üstad dostumuz Mustafa CEYLAN beydir. Tabiri caiz ise onun engin gönlüne sığınarak “Ceylan Baba “deyimini kullanacağım hatta Türkiye’de ki yeni Gülce Edebiyatı akımının öncüsü olan Şairimiz için Şiirin Ceylanı desek de yanılmayız.
      
     Uzun zamandır Üstadım Mustafa CEYLAN’ı çok yazmak istedim ama bir türlü cesaret edemedim, çünkü onu o kadar teferruatlı ve ince elekten süzerek anlatıyorlar ki; onun edebiyata vermiş olduğu eserler, yapmış olduğu etkinlikler, katıldığı programlar daha çok Türkiye çapında edindiği itibarı ve kişiliğinin toplumdaki yeri tartışılmaz. Kendisinin asıl mesleğinin makine mühendisi oluşu ve birçok kamu kuruluşunda yöneticilik yapmıştır. Mustafa Ceylan’ın halen birçok edebiyat konulu sivil toplum kuruluşlarında hizmetleri devam etmekle birlikte Türk folklor araştırmaları üzerinde de tecrübelidir. Mustafa CEYLAN’ın elli yakın eseri bulunmakta olup, birçok şairin hayatını ve eserleri anlatan eserleri bulunmaktadır bunlar içinde Türk Dünyası Efsaneleri serisi ile Öldürülen 101 Şair eseri benim favorimdir. Bu eserde bir birinden tanınmış ve edebiyatımızda yetişmiş şairlerin ölüm şekilleri anlatılmaktadır. Örneğin Yakılarak öldürülen şairler, boğularak,
 
 Kurşunlanarak, İdam edilerek, Zehirlenerek, Savaşta Şehid Düşenler veya Savaşta Öldürülen Şairler, Hakkında Ferman Yayınlanarak, Padişahlar Tarafından, Hakkında Fetva Verilerek Öldürülen Şairler gibi sebeplerden dolayı şairlerin şiirlerine ayrıca Şair Mustafa CEYLAN tarafından gülce edebiyatınca da yazılan şiir örenkleri yer almaktadır.
          
     Ben üstadı yine de anlatmadan geçemeyeceğim. Kendisiyle Tokat’ın Niksar İlçesinde Niksar’ın Fidanları ve Şair Emrah’ı Anma Şiir Şöleni de tanıma fırsatı buldum. O gün otelde tanışma faslında iken bana sen nerelisin dedi, bende Bayburtluyum Hocam buyurun;  peki öyle ise bu şiir oku bakalım nasıl ben mi Bayburtluyum yoksa sen mi? dedi. Şiiri okudum dondum üç sayfalık şiir Bayburt’un bütün tarihi, kültürü, efsaneleri, gelenek ve görenekleri, şairleri hatta tanınmış simalarını bile kaleme almış bu gün birçoğumuz onları tanımıyoruz. Dedim Üstada siz Bayburt’un neresindensiniz ben dedi Bayburtlu değilim, Bayburt’tu da tanımıyorum. Yine şaşırdım tabi o sıra yeni tanıştığımız için onun o kadar derin bir kültür insanı olduğunu bilemedim. Tabii ki zamanla dostluğumuz ilerledikçe büyük bir üstatla hasbihal ettiğimizi anladım. Bu şiirinde yer aldığı şiir kitabı Azerbaycan’da ve başka dillerde de yayınlanmıştı. Kendisinin Bayburt’u Antalya’da yaptığı radyo programlarında, Bayburt Derneğinde, sitelerden, kitaplardan araştırmış böyle güzel bir şiir ortaya çıkmış.
  
       Bayburt Dede Korkut Şenliklerine dönemin Belediye Başkanı ve Yardımcısına olayı anlattığımda, hem davet getir Bayburt’ta dediler. Aşağıda yayınladığımız “Ben Bayburt’um” şiirini aynı zamanda Bayburt Kale’sinde de okuyarak yanında getirdiği arkadaşının çekim yapmasıyla birlikte inter sitelerinde de yayınladı.
         
  Neden derseniz; ben derim ki böyle üstadlar günümüzde zor yetişir ve toplumda da her geçen gün sayıyla arar olduğumuz bu insanlar hiçbir zaman mola dahi verilmemeli. Bence şimdilerde daha çok çalışma temposuna girmiş hatta kendi bir çok sosyal faaliyetlere dernek çatısı altında vakıf, platformda fahri görevler, konuşmalar, konferansları sürüyor çünkü onun daha yazacak çok yazıları var diyorum yalnız değil her zaman bizlerin rehberi olarak ve dostlarınız size her zaman minnettar kalacaktır.
 
 
Ben Bayburt' um
Ben BAYBURT’ um,
Zengin gönüllü insanların yurduyum...
Ben vatan için, millet için, bayrak için
Can vermeye hazır Türk oğluyum...

Ben BAYBURT’ um
Çoruh’ u taşırım sinemde
Güneşi dans ettiririm
KALE’ deki çinilerimde
Ve zamanı belirlerim saat kulemde...
Selçuklu otağı göğsümde kurulu
Ulu Cami’ de
Namaza durmuştur sultanlar
Osmanlı ordusunun
Bendedir ekmeği, unu...

Kop Dağında akan
Özgürlük çeşmesi benim
Soğanlı dağlarına koşan atlar bende...
Şehit Osman, Ahmet-i Zencani,
Kutlu Bey, Güneşli kümbetimle
Tarihi yansıtırım göz aynalarınıza,
Baksanıza...

Nice güzeller dolaşır göremezsiniz
Taşhan’ ın koridorlarında,
Pulur Medresesinde okur,
Okur da göğe yükselir evlâtlarım,
Halde’ li esnaflar besmele çeker
Aydıntepe Yer altı şehrimde
Ah bir bilseniz! Ah bir bilseniz! ..

Ben BAYBURT’ um,
Dağların, suların şehriyim
Ben büsbütün Anadolu’ ya,
Ben yeryüzündeki her Türk’e
Can hemşehriyim...

Ben BAYBURT’ um,
Kemer, Soğanlı, Haldizen, Kırklar
Köse, Coşan, Kop,
Otlukbeli, Divanyurdu
Nedir bilir misiniz?
Duydunuz mu türkülerimi?
“Bu dağda maral gezer
Zülfünü tarar gezer
Can maral, ay balam
Dağ bizim, maral bizim
Eller burda ne gezer ?
Can maral ay balam”
Diyen türküleri söylediniz mi hiç?
Gel dağlarımın sesini duy,
Gel destanını oku kahraman Türkün,
“Nehirler gazidir, dağlar kahraman” Diyen şair
Bana söylemiştir o dizeleri
Gel işit beni, gel kurbanın olam!

Ben BAYBURT’ um
Balıklı göl, Atlı göl’ üm de geceleri
Ay yıkar saçlarını,
Gökçedere, Akçar, Sorgunlu
Ve Yıldırım derelerim
Sevgiyle Çoruh’ a sokar avuçlarını...
Gelinlik kızlarım, ruhunu,
Yüreğini, can evini
Nakış nakış, desen desen işlemiş
Kilime, seccadeye...
Bahar gülüşlüdür analarım,
Ayyıldızlı bayraktan başka yere Çevirmez babalarım
Göz uçlarını...

Ben BAYBURT’ um
Tel helvası çekilir,
Çekilir de halka halka çevrilir
Tadsa tadların en güzeli ağzınızda
Damaksa zevklerin özeli damağınızda,
Ayranlı çorba, süt böreği
İmir dolması, lor dolması
Bir de ekşi lahanayla, gendirme pilavı
Hadi “hücum! ” kaşıklarla
Yemeklerin hasına...
Cirit bende, Ata barı benim
Sevdaların en kutsalıyla sevdalıyım
Vatan haritasına...


Ben BAYBURT’ um
Şu dünyada dilencisi olmayan
Tek yöreyim
Lâkapsız anılmaz insanlarım
İsterseniz bir kaçını hatırlatayım:
“Kör Zaki’ nin oğlu Binali
Böğreğin oğlu Sıtkı
Gadık’ ın oğlu Zihni
Dereli Bayram’ ın oğlu Necati
Ve davulcu Osman ve niceleri”
Kim mi bunlar?
Niye mi söylüyorum isimlerini?
Bunlar kahkaha makinesidir de ondan
“Kırk yalancılar” denir bu ekibe
Doğru söyleyene
En büyük cezayı verirler haa!
Alimlerim, aydınlarım, şairlerim
Devlet büyüklerim,
Tarih yazan yiğitlerim var,
İsimlerini saymaya kalksam,
Sayfalar tutar...
Haa unutmadan deyiverem:
Her yöre gibi benim de delilerim var
Ali Seyit, Esık, Kını, Ferhat, Kırzıklı Süleyman
Siz gördünüz mü hiç mal pazarında Belediye çavuşu Ağıç’ ı
Bir elinde değneği,
Ötekinde pantolon lâstiği...

Ben BAYBURT’ um
Kırkgözeler, fincan içinde kır havasında
Bayburt tavası yediniz mi?
Cemil Kamber’ le tabut içinde,
Kamyon kasasında
Yolculuk yaptınız mı acaba?
“Kayserili ticaretten,
Bayburtlu muhabbetten” anlar Hemşehrim,
Galli Şeref’ e piknik akşamında
“Büyük kaşığı ver hele, biz de ölek Gardaş” dediniz mi?
Demezseniz, yandınız gitti bilin,
Aç kalırsınız...
Ramazan akşamlarında sekiz çocukla
“Tukara gördüm” oynayıp,
Oyunda “ebe” oldunuz mu?
Ya elinde palaskayla
“Herkes benim gibi olsun” diyen
Birisini karşınızda buldunuz mu? ...
“Herfene” buluşmasında “yenge” olup Bahşiş verdiniz mi?
Bu töre, bu hoş görü, bu sevgi benim
Daha, daha niceleri var,
Öğrenin- bilin derim...

Ben BAYBURT’ um
Zihni’ m var asırlardır saz çalar,
Çalar da peşinden gider nice ozanlar,
Ataların atası Dede Korkut
Nerede söyleyin?
Yakup Abdal, Veysel Efendi, Uzun Gazi,
Şaban Veli, Halit baba
Hepsi hepsi bende değil mi?
İkinci Plevne savunmasını yapan
Kop şehitleri,
Bamsi Beyrek, Abdulvahap Gazi Bağrımda uyur...
Bir türkü söyle delip geçsin zamanları,
Türkümüzü yeryüzüne,
Gökyüzüne duyur...
Bir efsane anlat, sabah ezanında
Secdeye varsın ağaçlar
Ve ağaçlara bağlasın yemenisini
Fahriye Sultan...

Ben BAYBURT’ um
Tarih, kültür, doğa bende
Beni yaşa, beni yaşat hemşehrim!
Yüreğinin içindeyim biliyorum,
Cümlenizi, genç, ihtiyar, çoluk, çocuk
En haşmetli kale burçlarımla
Çoruh kenarında
Bekliyorum...
Bekliyorum...    
 
Mustafa CEYLAN
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi