Canzonetta veya Canzonet canzone:
İtalyan kökenli bir şiirdir.
İlk doğuşu hafif tarzda aşk şiiri olarak yazıldı.
Daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde kullanılmaya başlandı ve şarkı forumu gibi de yazılmaya başlandı.
Değişik uzunlukta bir lirik şiir çeşididir.
İlk mısrasının son satırı veya son ifade sonraki kublelerin son satırında kullanılır. Kafiye düze: a. b. a. b. c. d. c. D… veya a. b. a. b. c. b. c. B. …dir. Biz tabi İtalyan şarkısı olarak yazmadık, duygumuzu coşturduk.(Osman ÖCAL)
Mustafa CEYLAN'dan bir ÖRNEK ŞİİR sunalım:
YİVLİ MİNARENİN MİMARI(İtalyan-Canzonetta)
YİVLİ MİNARENİN MİMARI
Güzeller güzeli can Antalya'da
Fetih'den sonraydı galiba zaman.
Benzeri yok iken yalan dünyada
Süslendi medrese, türbe, hamam,han
Cami istemişti Keykubat ondan
Selçuklu'ya bir başkent kurup da gitti.
Yivli Minareyle Mimar Balaban
Bin yıla tarzını vurup da gitti.
Gece gündüz Beydağı'yla söyleşti
Dualar gönderip yedi kat göğe.
Akdeniz'le sohbet edip eğleşti
Girdi can evine, girdi yüreğe.
Diktiği muhteşem abide gibi
Her mevsim başı dik durup da gitti.
Dedi ki: Müslüman Türktür sahibi,
Bin yıla tarzını vurup da gitti.
Şehrin her yanından görünen eser
Övüncüm, gururum, sembolüm oldu.
Mavi-yeşil yeli serince eser
Bin kanat sesiyle içime doldu
Aşkıyla terini katıp harcına
Tuğlayı, mermeri burup da gitti.
Tarihin göğsünde benzer perçine
Bin yıla tarzını vurup da gitti.
Her yivine koymuş aşkı, imanı
Yerden ısıtmalı camiyle hem de
Gölgesi koruyor şimdi limanı
Bir ömür namaza durup dedem de
Mimar Balabanla döndü kıbleye
Ezanı göklere sarıp da gitti.
Yivli Minareyle sanki her şeye
Bin yıla tarzını vurup da gitti.
Mustafa CEYLAN
-
Canzonetta veya Canzonet canzone:
İtalyan kökenli bir şiirdir. İlk doğuşu hafif tarzda aşk şiiri olarak yazıldı. Daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde kullanılmaya başlandı ve şarkı forumu gibi de yazılmaya başlandı. Değişik uzunlukta bir lirik şiir çeşididir. İlk mısrasının son satırı veya son ifade sonraki kublelerin son satırında kullanılır. Kafiye düze: a. b. a. b. c. d. c. D… veya a. b. a. b. c. b. c. B. …dir. Biz tabi İtalyan şarkısı olarak yazmadık, duygumuzu coşturduk.(Osman ÖCAL)
YİVLİ MİNARE:
Selçuklular, Antalya'yı fethettikten sonra kenti imar etmeye başlarlar. Kalesini restore ederler. Şehri, cami,mescit,türbe, han, hamam, medrese, köşk gibi mimari eserlerle süslerler. Rivayete göre Sultan Alaaddin Keykubat, Antalya'yı kışlık başkent olarak seçtiği günlerden bir gün, şehirde dolaşırken meşhur Mimar Balaban'ı yanına çağırarak:
-Bu güzel şehirde bana öyle bir cami yap ki, minaresi kentin neresinde olursam olayım, her yönden görünsün. Hem minaresi de öyle değişik bir yapıda olsun ki, dünyadaki diğer minarelere benzemesin. Yüzyıllar boyu sembol olsun bu şehre.
Böylece inşaa edilir Yivli Minare ve Alaattin Keykubat'ın istediği gibi simge olur Antalya'ya. Bugün de minaresiz bir kent manzarası düşünülemez Antalya için.
(Hüseyin ÇİMRİN-Antalya Efsaneleri-Sayfa:4)
Mustafa Ceylan
İtalyan kökenli bir şiirdir.
İlk doğuşu hafif tarzda aşk şiiri olarak yazıldı.
Daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde kullanılmaya başlandı ve şarkı forumu gibi de yazılmaya başlandı.
Değişik uzunlukta bir lirik şiir çeşididir.
İlk mısrasının son satırı veya son ifade sonraki kublelerin son satırında kullanılır. Kafiye düze: a. b. a. b. c. d. c. D… veya a. b. a. b. c. b. c. B. …dir. Biz tabi İtalyan şarkısı olarak yazmadık, duygumuzu coşturduk.(Osman ÖCAL)
Mustafa CEYLAN'dan bir ÖRNEK ŞİİR sunalım:
YİVLİ MİNARENİN MİMARI(İtalyan-Canzonetta)
YİVLİ MİNARENİN MİMARI
Güzeller güzeli can Antalya'da
Fetih'den sonraydı galiba zaman.
Benzeri yok iken yalan dünyada
Süslendi medrese, türbe, hamam,han
Cami istemişti Keykubat ondan
Selçuklu'ya bir başkent kurup da gitti.
Yivli Minareyle Mimar Balaban
Bin yıla tarzını vurup da gitti.
Gece gündüz Beydağı'yla söyleşti
Dualar gönderip yedi kat göğe.
Akdeniz'le sohbet edip eğleşti
Girdi can evine, girdi yüreğe.
Diktiği muhteşem abide gibi
Her mevsim başı dik durup da gitti.
Dedi ki: Müslüman Türktür sahibi,
Bin yıla tarzını vurup da gitti.
Şehrin her yanından görünen eser
Övüncüm, gururum, sembolüm oldu.
Mavi-yeşil yeli serince eser
Bin kanat sesiyle içime doldu
Aşkıyla terini katıp harcına
Tuğlayı, mermeri burup da gitti.
Tarihin göğsünde benzer perçine
Bin yıla tarzını vurup da gitti.
Her yivine koymuş aşkı, imanı
Yerden ısıtmalı camiyle hem de
Gölgesi koruyor şimdi limanı
Bir ömür namaza durup dedem de
Mimar Balabanla döndü kıbleye
Ezanı göklere sarıp da gitti.
Yivli Minareyle sanki her şeye
Bin yıla tarzını vurup da gitti.
Mustafa CEYLAN
-
Canzonetta veya Canzonet canzone:
İtalyan kökenli bir şiirdir. İlk doğuşu hafif tarzda aşk şiiri olarak yazıldı. Daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde kullanılmaya başlandı ve şarkı forumu gibi de yazılmaya başlandı. Değişik uzunlukta bir lirik şiir çeşididir. İlk mısrasının son satırı veya son ifade sonraki kublelerin son satırında kullanılır. Kafiye düze: a. b. a. b. c. d. c. D… veya a. b. a. b. c. b. c. B. …dir. Biz tabi İtalyan şarkısı olarak yazmadık, duygumuzu coşturduk.(Osman ÖCAL)
YİVLİ MİNARE:
Selçuklular, Antalya'yı fethettikten sonra kenti imar etmeye başlarlar. Kalesini restore ederler. Şehri, cami,mescit,türbe, han, hamam, medrese, köşk gibi mimari eserlerle süslerler. Rivayete göre Sultan Alaaddin Keykubat, Antalya'yı kışlık başkent olarak seçtiği günlerden bir gün, şehirde dolaşırken meşhur Mimar Balaban'ı yanına çağırarak:
-Bu güzel şehirde bana öyle bir cami yap ki, minaresi kentin neresinde olursam olayım, her yönden görünsün. Hem minaresi de öyle değişik bir yapıda olsun ki, dünyadaki diğer minarelere benzemesin. Yüzyıllar boyu sembol olsun bu şehre.
Böylece inşaa edilir Yivli Minare ve Alaattin Keykubat'ın istediği gibi simge olur Antalya'ya. Bugün de minaresiz bir kent manzarası düşünülemez Antalya için.
(Hüseyin ÇİMRİN-Antalya Efsaneleri-Sayfa:4)
Mustafa Ceylan