ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
MÜDERRİS (PROFESÖR) NUMAN ANKARA MEDRESELERİ
#1
MÜDERRİS (PROFESÖR) NUMAN

ANKARA MEDRESELERİ




[b]Mustafa CEYLAN
[/b]


 
Selçuklular zamanında kurulan medreselerle Ankara, ilim ve irfanın merkezi haline gelmişti. Daha sonra Fatih devrinde medrese eğitimi daha çok gelişmiştir. Medreselerde okuyan, yüksek tahsil yapan öğrencilere“ talebele- i ulum)  denilirdi.
Medreselerde okunan başlıca dersler.
A-  İlmi Şerif
B-  İlmi Mantık
C-  İlmi Bodil
D-  İlmi Edep
E-   İlmi Kelâm
F-   İlmi Beyan
G-  Heyet
H-  Hendese
İ-     İlmi Maâni
Bütün derslerin okunması mecburi değildi. Öğrenci İstediği dersi seçmesi serbesti. 1235’te ABDÜLHAMİD’in karısı ZAHİDE HANIM Ankara’nın Öksüzce semtinde bir medrese yaptırdı. Kara Medreseyi ise Melike Hatun bizzat başında durarak yaptırmıştır.
Sıraladığımız bütün bu medreselerden başka, Ankara’daki diğer medreseler ise şunlardır.
A-              Hacı Bayram Medresesi
B-               Zinciri Medresesi
C-               İpekçioğlu Medresesi
D-              Mermerzade Allağa Medresesi
E-               Kağnı Pazar Medresesi
F-                Sevdediye Medresesi
G-              İbadullah Medresesi
H-              Doğanbey Medresesi
İ-                 Minharoğlu Medresesi
J-                 Seyfettin Medresesi
K-              Karacabey Medresesi
L-               Kethüda Medresesi
M-             Sar Abdullah Medresesi
N-              Taş Köprüzade Medresesi
O-              Sarı Hatip Medresesi
P-                Mustafa Paşa Medresesi
Q-              Ağazade Medresesi
R-               Seyfiye Medresesi
S-                Sarı Kadın Medresesi
T-                Yeğen Bey Medresesi
U-              Yeşil Ahl Medresesi
V-              Saraç Sinan Medresesi
W-             Molla Büyük Medresesi
X-              Sultan Alâattin Medresesi
Ankara’da Melike Hatun’un yaptırdığı Kara Medrese bunlardan en önemli ve en meşhurudur.
Çocukluk ve gençlik yılları devamlı tahlil ve arayışla geçen Solfasol (Zulfasol) Köyü’nden koyunluca Ahmet’in oğlu Numan, artık bu önemli ve meşhur  medresede, yüzlerce binlerce talebeye ders veren, ilim öğreten, onları hayata tertemiz hazırlayan müderris olarak, ünlü memleketin her tarafına dalga, dalga yayılmıştır.
Her sabah evinden at üstünde yola çıkar. Kara Medrese’de  ilme, irfana, feyze susamış memleket evlâtlarına ders vermek için tabiat ananın bütün olumsuzluklarını göğüsleyerek yağmur, kar demeden koşardı.
Diğer medreselerde bulunan İbni Melek, Cemaleddin, Mehmet Aksarayilı, Şemsed din Mehmet Molla Fenari, Devud Kayseri, Şeyh Şahabettin Sivasi’nin talebeleri de, mükemmel derslerini dinliyorlardı”.(3)
*
**
 “Fakat onu hayat âlemine birinci defa müderris olarak karışmış görüyoruz. Şu kadar ki bu müderrisliğin o vakit büyük bir kıymeti vardı. Eğer Bayram emsâli arasında ehliyetini ispat etmiş ve seçkinlik kazandırmış olmasaydı. Ankara’da vaktiyle Melike Hatun’un yaptırmış olduğu Kara Medrese’de müderrisliğine (bugünkü deyimiyle kürsü sahibi profesörlüğüne) nasıl tayin olunurdu? Hem o senelerde Anadolu’da Konya, Kayseri, Sivas, Amasya, Aksaray, Tire, Aydın gibi yerlerde bulunan bazıları Selçuklulardan kalmış büyük ve muhteşem bir üniversite hükmünde idiler. Onun için o medreselerde İbni Melik gibi, Cemaleddin Muhammed Aksarayî gibi, Şemseddin Muhammed Molla Fenari gibi, Davud Kayseri gibi, Şeyh Şihâbeddin Sivasî gibi muktedir alimler seçilip gönderiliyordu.”(4)
*
**
Kara Medreseyi yaptıran Melike Hatun’un kim olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Ancak, Melike Hatun’un Ankara Osmanlı topraklarına katılmadan önce yaşamakta olduğunu ve medresenin I.Murat (1360-1379) zamanında resmî kayıtlarda tescil edilmiş bulunduğunu öğreniyoruz. 15671. yılına ait Ankara evkaf defterindeki bir kayıt biyografik yapıtlarda verilmiş bilgiler teyit eden önemli bir belgedir.”(5)
(*) UYDUM, Remzi, a, g, e
(**) AYNÎ, M. Ali, a.g.e, sh: 65-66
(***) BAYRAMOĞLU, Fuat: a.g.e. Sh:15
 
“Kaynaklar onun “ulûm-ı akliye ve fünûn şer’iyyeye içtigül-i tâm ile meşgul olup temehhür, (29) eyledikten sonra, tasavvufa intisâbına kadar, müderrislik yaptığını kaydeder”.
“…Burada o dönem medreselerinin durumuna ve müderrislik mesleğine kısaca işaret etmek istiyoruz.
Alpaslan’ın veziri Nizâmülmülk’ün, resmi bir hüviyetle başlattığı medrese eğitim sistemi (31)  İslâm dünyasında hızla yayılma fırsatını elde etmiş bulunmaktadır. Daha önce de işâret ettiğimiz gibi, bu eğitim kuruluşlarında fıkıh, hadis, tefsir, riyaziye, hendese, astronomi ve felsefe dersleri okutulmaktadır”.
“….Anadolu Selçuklularından Osmanlılara intikal eden bu medreselerde, ders verme durumunda olan ve müderris adı verilen kişiler günümüzdeki profesör titrine sahipken, medreseler de günümüz üniversiteleri hükmündeydi. (33)
Devrinin bilimlerinde derinleşmiş Hacı Bayram Velî, o dönem ilim hayatında mühim bir yer işgâl eden Ankara Kara Medresesi’ne müderris olarak tayin edilir.(34)
Hacı Bayram Veli’nin tasavvufi hayata atılmadan önce sadece müderrislikle meşgul olduğunu biliyoruz. Onun, bir medresede müderrislik yapabilecek seviyede ilmi kariyere sahip oluşu, bizce en önemli meziyetidir. Hacı Bayram Veli’nin müderrisliği, şeyh olduktan sonra, etrafında Akşemseddin ve Eşrefoğlu Rumi gibi, medreseden yetişme şahsiyetleri toplamıştır. (35) ilim ile tasavvufu birleştiren bu sûfiler, Bayramiligin yüzyıllarca yaşamasına önayak olmuşlardır.
Hacı Bayram veli’nin tasavvufi hayata atılmadan önce ne kadar süre ile müderrislik yaptığı hususu, bilinmemektedir. Fakat onun hangi tarihlerde bu görevi terk ettiği hususunda, Bayramoğlu’nun yaptığı tespiti kayda değer bulmaktayız. Bu tespite göre Bizans imparatoru II Manuel Palaidogos, Sultan Yıldırım Bayezid’ in yanı sıra bir sefere katılmak üzere 1391 senesi kış mevsiminde İstanbul’dan ayrılmış ve bir süre, Ankara’da bir müderrisin evinde misafir kalmıştır. Manuel’in yazdığı mektuplara göre, bu müderris yönetimden şikâyetçidir. Bayramoğlu, bu müderrisin Hacı Bayram Veli olduğu kanaatindedir. Manuel, kendisi Ankara’dan ayrıldıktan sonra, bu müderrisin de şehri terk ettiğini kaydeder. Bu olay 1392 Şubatında cereyân etmiştir. Gerçekten Hacı Bayramı Veli, Ankara Savaşının seneler öncesinde Ankara’dan ayrılmış ve şeyhi Ebû Hâmidüddin Aksaray’i’nin yanına Kayseri’ye oradan da şeyhi ile beraber Bursa’ya gidip, Çelebi Mehmet Medresesi’nde bir süre müderrislik yapmıştır.(37) Mutasavvıfımız bu sırada, yaklaşık 45 yaşlarındadır.
Kanaatimizce Hacı Bayram Veli’nin, tasavvufi hayata yönelişi, 1392’den sonraki zaman diliminde aranmalıdır. (6).
(Cebecioğlu Ethem, a.g.e.30-32)
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi