25/11/2014, 18:33
HACI BAYRAM EKONOMİSİ
Mustafa CEYLAN
Mustafa CEYLAN
Hacı Bayram’ın ekonomik anlayışının temelinde sosyal adalet bulunmaktadır. Karşılıklı yardımlaşma ve üretken olma bu temeli teşkil eden iki esastır.
Bütün bu ömrü boyunca, bizzat kendisi toprakla uğraşmış, ziraatçilik yapmış, hep üretmiştir. Sadece ilim ve felsefe üretmek yerine, doğrudan doğruya kendisi çalışarak, üretim faaliyetlerinde bulunmuştur.
Asırlardır söylenen Akşemseddin’in talebe olması menkıbesiyle, sultan III. Murat’ın gönderdiği görevli çavuş menkıbesinde ve ona atfedilen tüm menkıbelere ziraat ve çalışmak ilk karşılanan tablo olarak karşımıza çıkmıyor mu?
“Hacı Bayram Veli’nin zâviyesinde, gelen geçen herkese çorba ikrâm edilmektedir. Çorbanın yapıldığı burçak ziraati âdeti, kendisinden sonra da devam etmiştir. Konuya örnek olarak, Ankara’nın 1 numaralı Şer’iyye Sicili’nde şu kaydı görmekteyiz: “Ankara’nın 991 yılı hassad günü Recep ayının gurresi (ilk günü)nden başlamakla, Hacı Bayram evlâdından Halil Baba’ya aid burçak sekiz Ramazan’da biçildi” (*)
Hacı Bayram’ın babasının adı Koyunluca Ahmet’tir. Koyunluca adı da, aile olarak çiftçilikle iştigâl ettiklerini ortaya koyar.
Hacı Bayram, ziraatte İmece metodunu uygulayan ve örnek alınan büyük velilerin başında gelir.
O’na Ahî Sultan adı verilmiştir. “ Bu Ahi Sultan lâkabının da Şeyhü’r- Rûm gibi XV-XVIII. Yüzyıllarda kullanılmış olduğu kanısına varıyoruz, bunların sadece, Hacı Bayram’ın Anadolu Ahiliğinin merkezi olan Ankara’dan çıkmış olmasından dolayı kullanılmasından çok belki onun “kendisine intisap edenlerin kabiliyetlerine göre, bazılarını bir sanata, bazılarını da ziraate sevk etmekte” olmasından ve fazla olarak kendileri de ailesinin maişeti için bizzat toprağı sürerek burçak ekmekte olmasından kaynaklanmıştır.” (**)
(*) CEBECİOĞLU, Ethem; a. g. e, sayfa: 65
(**) BAYRAMOĞLU, Fuat; a. g. e, sayfa: 43
İnsanların en hayırlısı, insanlara fayda sağlayanıdır” Hadis-i Şerif’ini kendisine düstûr edinmiştir.
Meslek sahibi olmayan, boş gezen hiç bir kimseyi kendisine talebe almazdı. Herkesin mutlaka bir iş yapması ve alın teriyle kazanmasını isterdi.
Toplumun topyekün kalkınmasının hasretiyle yana, tutuşurdu. Bireylerin mutlaka üretken olmasını isterdi. Üretmeyen toplumun, ihtiyaçlar karşısında deforme olacağını düşünüyordu. Çalışkan olmak ve alın teri, el nasırı çizgisinde bir ekonomik yapılanmanın temsilcisi ve önderi idi…
Hacı Bayram ekonomisinin ikinci ayağını gene bir Hadis teşkil etmektedir. O da “ Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Hadisidir. Bizzat kendisi, Ankara’nın zenginlerinden para e mal toplayıp fakirlere dağıtmıştır. Bu sadaka ve zekât toplama işini yaparken, öğrencilerinin nefsini kırıp, terbiye etmelerini sağladığı gibi, toplumun katmanları arasında yardımlaşma ve dayanışmanın nasıl olması gerektiğini yaşatarak gösteriyordu.
Şakayık’ta anlatıldığına göre, Ankara zenginlerinden alıp fakire, fukaraya vermek hareketini davulla, nakkareli ve bayraklı olaylarla gerçekleştiriyordu.
Hacı Bayram ekonomisinin üçüncü ayağı devlete vergi vermektir. Çünkü, Kanlıgöl mevkiine kurduğu çadırda, gerçek talebelerinin tespitini yaptığı olayda da, devlete vergi verilmesi gerektiği ifade edilmektedir.
Özetlersek,
Hacı Bayram ekonomisi
- Çalışmak, üretmek, helâl kazanmak
- Fakire, düşküne yardım etmek, zekât vermek
- Devlete vergisini ödemek
Özelliklerini taşımaktadır.