ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
ŞEYH BABA NAHHASî ANKARAVî
#1
ŞEYH BABA NAHHASî ANKARAVî

Mustafa CEYLAN

 
Bundan 14 asır önce Peygamber Efendimizin (S.A.V) etrafında çok yakın bir çevre oluşturan Ehli Sufa grubu vardı. Medine’deki mescidin üstü örtülü olan, fakat açık bulunan sofasında kaldıkları için bu gruba Ehli Sufa (sofa sahipleri) denmekte idi.
Ehli sufa, sof adı verilen yün kumaştan Libas (giysi) gyirlerdi. Tasavvuf kelimesinin hangi kökten geldiği hakkında pek çok tahmin var ise de en çok revaç bulanlar Ehli sufa ile alakalı olanlardır.
Ehli Sufa, Kur’an-ı Kerim’in bütününe tabi olan  (uyan) ve bu yüce kitabın her emrini yerine getiren bir cemaat (topluluk) idi.
Onlar kendilerine buğz edenlerede ve kendilerinden hoşlanmayanlara da muhabbetle davranırlardı.
En üntüm ülâi tuhibbunehün velâ yuhibbuneküm ve tu’minune bil kitabı küllihi. 3/Al-i İmran-119
Onlar sizi sevmediği halde siz onları severmisiniz çünkü siz kitabın bütününe inanırsınız.
Yani tasavvuf yaşarlardı.
Tasavvuf Peygamber Efendimiz (S.A.V.) zamanında Kur’anı Kerim’in bütününe ittiba edilerek (uyularak) yaşanan bir muhteşem hayattı. Bu devre bir sarı saadet denmesinin kökeninde, Kur’an-ı Kerim’in bütününe uyanların, nefislerindeki bütün afetleri yok etmeleri nedeniyle “hazzül aziym”i (sonsuz haz, sonsuz saadet) yaşamaları yatmaktadır.Ve men ahsenü kavlenmimendea ilallahi ve amile salihan ve kale inmenî minel müslimiyn. Ve Lâ testevil hasenatü ve lâ seyyieh. İdfa’billetî hiye ahsenü fe izallezi beyneke ve beynehü adavetün ke elhepü veyişühpalişl,ve ma yülakkaha ilallazine seberu ve yulakkaha illâ zû hazin aziym.” 41/ Fussilet-33,34,35
Muhakkak ki teslim olanlardanım deyip, Salih emel işleyerek Allah’a davet edenden daha güzel sözlü kim vardır? Kötülüklerle iyilik bir olmaz, sen kötülüğü iyilikle söndür ki sana düşman olanlar bile yakın bir dostum olmuştur. Bu haslete ancak sabır sahipleri erişir ve onlar için bu hareket en büyük hazdır.
Elâ inme evliyahallahi lâ havfun aleyhim velahüm yahzenun. Ellezine amenu ve kanu yettekun. Lehümülbüşra fil hayatiddünya ve fil ahireti lâ tebdili li kelimatillâhi zalike hüvel fevzül aziyim”.
10/Yunus-62,63,64
Dikkat edin. Allah’ın evliyalarında korku yoktur, mahzun da olmayacaklardır. Onlar ki, mü’min olmuşlar ve takvaya ulaşmışlardır. Onlara dünyada da, ahirette de müjdeler var. Allah’ın kelimesinde bir değişiklik yoktur. İşte bu en büyük yardımdır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)’ın bütün sohbetlerinde bulunan ve gelemeyenlere son gelişmeleri anlatan bu Ehlü Sufa’dır.
Tasavvuf kelimesi “sufa” kelimesinden mi gelmektedir, yoksa “sof” kelimelerinden mi?
Ağırlık Arapça gramer açısından sof kelimesinde gibi görünmektedir”.
Hangi kelimeden kaynaklanırsa kaynaklansın “Tasavvuf” kelimesini oluşturduğu kabul edilen her iki kelime de aslında aynı kişilere, aynı gruba aittir. Sufa kelimesinden gelmekte ise, bu Ehli Sufa adı verilen grubun ismidir. Sof kelimesinden gelmekte ise bu Ehli Sufa’nın giydiği elbisenin kumaşıdır.
Yani karşımıza hep “ehli sufa” çıkıyor.
Unutulmamalıdır ki Tasavvuf 14 asır evvel, başta Peygamber Efendimiz (S.A.V.) olmak üzere bütün sahabenin yaşantısının adıdır. Yani kitabın  (Kur’an-ı Kerim’in) bütününe tabi olanların hayat tarzları Tasavvuf’tur.
Yani Allah’a önce ruhunu, sonra fizik vücudunu sonrada nefsini teslim edenlerin ve kalpleri müzeyyen olanların yaşamıdır ve Allah onlardan razı olmuştur
Velâkinnallahe habbebe ileykümül imani ve seyyennehü fî kulubiküm ve kerrehe ileykümil küfre vel fusuka vel isyan. Ülâike hümürraşidûn. 49/Hucurut-7.
“Lâkin Allah size imanı sevdirdi kalbinizi müzeyyen kıldı. Küfrü fıskı ve isyanı sizden uzaklaştırdı. İşte bunlar irşad olunanlardır.”.
Vessabikunel evvelune minelmuhacirine vel ensarı vellezinette beuhün bi ihsanin radıyallahü anhüm ve radu anhü. 9/Tevbe-100
“Sabikunun evvelinin (evliyanın-irşad olanların) bir kısmı muhacirinden, bir kısmı ensardan ve onlara ihsan ile tabl olanladır. Onlar Allah’dan razıdırlar. Allah’da onlardan.
Hamdolsun ki onlar Tasavvufu miras bıraktılar.”
İşte tasavvuf konusunda söylenebileceklerin özü…
Esas komunumuz teşkil eden Şeyh Baba Nahhasî-İ Ankaravî’de tasavvuf ehlidir.
“Şeyh Baba Nahhas hakkındaki bildiklerimiz Şakayık’ın verdiği kısa bilgilerden ibarettir. (Arif-i bi-ilah Şeyh Baba Nahhası-i Ankarav3i, rahmetullah, Şeyh Bedrettin gibi bunlar dahi Hacı Bayram Sultan’ın ashabından idi. Ol hazretin bedrika-i irşadının imdadiyle tarih-i tasavvufun, müntehasına vasıl ve nail oldu. Misi vücûdunu şeyhin cevher-i irşâdiyle zer-i hâlis edüb kimyâ-yı saadete zafer buldu. ..) (Sh:95) Görülüyor ki münşice yani süslü terimlerle anlatılan sadece Hacı Bayram-ı Veli’nin müridi olduğudur. ( O hazretin –Hacı Bayram’ın) irşad kılavuzluğunun yardımıyla gizemcilik yolunun sonuna ulaşıp kavuşmuştur. Vücudunun bakırını Şeyhin irşad cevheriyle saf altın yapıp mutluluk kimyasını kazandı. Allah aziz sırrını  kutlu ve mutlu eylesin.) denmektedir. Bu imgeli terimlerden Baba Mahbas’ın bakırcı  olduğuna da işaret edilmiş olmaktadır. A.İ. Yund, adı geçen eserinden kendisine Baba Demur denildiğini de öğreniyoruz. (Sahife 104, Not. 281) Mezarı Kalecik’tedir. Bakınız Ankara Salnamesi 1325 yılı, Sh: 191)
(    ):Mine İskender Ali, Mutluluk Tasavvuf İslam, 1990, Özden Ofset, Sahife: 216-217
(      ): Bayramoğlu Fuat, a.g.e, Sahife: 49
 
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi