ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
(DİVAN EDEBİYATI)RASİM KÖROĞLU Üstadımızın ŞİİR çalışmalarından izler (3)
#1
RASİM KÖROĞLU Üstadımızın ŞİİR çalışmalarından izler (3)


Mustafa CEYLAN
***************
Rasim Köroğlu üstad, sadece Halk Edebiyatı alanında değil, edebiyatın her alanında dopdolu bir insandı. Sohbetlerinde veya program sunumlarında bu doluluğu görüyor ve hayranlıkla onu dinliyorduk.

Bugün sizlere, rahmetlinin şiir çalışmalarından izleri takip ederek ulaştığımız bir "bilgi derlemesi" ni sunacağım. Bu derlemeyi internetten ve diğer kaynaklardan yaptığını sanıyorum. Konusu Divan Edebiyatı ve Divan Şiiri olan bu derlemeyi virgülüne dahi dokunmadan takdim ediyorum.

Aynen Şöyle:

DİVAN EDEBİYATI
DİVAN ŞİİRİ 
Daha 8. asırdan itibaren Müslüman olmaya başlayan Türkler, 920 Karahanlı Hükümdarı Saltuk Buğra Han’ın İslamiyet’i kabul etmesi ile kütle halinde Müslüman olup ilk İslami Türk devletini kurdular. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş25
Divan şiiri Anadolu’da 13. asırda Selçuklular devrinde Hoca Dehhânî ile başlamıştır. Divan şiirimizin zirveleri olarak, Baki, Fuzûlî, Nefî, ve Şeyh Galip kabul edilmektedir. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş28
Yüksek zümre edebiyatı denen ve asırlar boyunca dil ve muhteva bakımından örnek teşkil ettiği ve okullarda okutulduğu için “klasik kabul edilen bu edebiyat umumiyetle divan edebiyatı ismiyle tanınmıştır. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş28
Divan şiirinde rastgele benzetme ve tasavvur, hayal kullanılamaz. Bunlar belirlidir. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş29



Yanak, yüz şekli ve rengi göz önünde tutularak sabah, güneş, ay, ayna, gül, gibi suretlerde nitelendirilir. 

Saç: Kokusu ve rengi, şekli ile misk, amber, ud, sümbül, zincir, kement, ejder, perişan, târümar kelimeleri ile anlatılır. 
Kaş: Hilal, yay, mest, katil ve âhudur.

Bel: kıl ve hat

Boy: Servi, çınar, tûbâ, elif

Dudak: Yakut, mercan, goca, mey, nokta, sır, hokka gibi kelimelerle vasıflandırılır. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş 30 (Özetlendi) 


15. yy başında Şeyhi ve Ahmet Paşa ile tam manasıyla kurulmuş Divan Edebiyatı 18. Yy sonunda Şeyh Galib’te en yüksek derecesini bulmuşturTarih İçinde Türk Edebiyatı/ Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş 31-32  

Yüksek zümre edebiyatı denen ve asırlar boyunca dil ve muhteva bakımından örnek teşkil ettiği ve okullarda okutulduğu için “klasik kabul edilen bu edebiyat umumiyetle divan edebiyatı ismiyle tanınmıştır. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş28



Mazmun: 

Bir mısra ya da beyitte geçen bir sözün altında gizli olan anlam. Bir mana veya mefhumu, özelliklerini çağrıştırarak kelime grupları içerisinde gizleme sanatı. Yeni şiirimizde mazmunun yerine daha özgür ve daha geniş çağrışımlara sahip imge bulunmuştur. 
Divan şiirimizde rastladığımız mazmunların önemli bir kısmı, açık istiaredir. Edebiyat Terimleri Sözlüğü / Turan Karataş -307–308 

Mazmun: Beyit içindeki gizli mânâ demektir. Beyitte doğrudan doğruya söylenmeyip etrafında dolaşılan ve görünüşteki mananın arkasında saklı bulunan mânâ, o beyit’in mazmununu meydana getirir. Divan şiirinde çok defa beyitlerin zahiri manalarından ayrı olarak bir de böylece ikinci mânâları vardır. Bazen bu saklı mana iki hatta daha fazla olabilir. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş30

Örnek:

Men lebün müştakıyam zühhad Kevser talibi

Nitekim meste mey içmek hoş gelir hüşrâya su

Fuzûlî 



Açıklama:

Müştak: Özleyen 

Zühhad: Zahit, aşırı sofu, ibadetle meşgul olan. 

Mest: Sarhoş 

Hüşrâ: Su emmeyen toprak. Ayık. 

Kevser: Cennet ırmaklarının kaynakları. Çokluk. 

Bu beytin dış manası ben dudağı, zühd ve ibadetle meşgul olanlar cennetteki Kevser ırmağını özlüyorlar. Nitekim sarhoşa mey, ayığa da su içmek hoş gelir. 

Mazmunu ise:

Burada ibadeti bir karşılık için yapanlarla Allah sevgisini düşünenler mukayese edilen bun beytin asıl mânâsı(mazmunu) vahdet-kasret münasebeti ve fenafillah mertebesidir. Kevser’in esas manası çokluktur. Dudak ise vahdete birliğe tekabül eder. Divan şiirimizde dudak çok küçük, adeta yok derecesinde olmaktır. Bu hususta nokta, zerre, ruh, su, serap adem (yokluk) gibi sıfatlar kullanılır. Buradan ben lebün müştakıyam sözünden yokluğu yani fenafillah (Allah’ta yok olmayı) özlüyorum, zühd erbâbı, yani meseleyi sadece ibadette görenler ise hakikate eremezler. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş30-31 (ÖZETLENDİ)

Divan şiirinde büyük en büyük, küçük en küçük, güzel en güzel, hikâye kahramanı akıllı, en cesur, en bilgilidir. Her beyit bir başka konudan söz edebilir. Batı şiirinde konu birliği ve “bütün” mükemmeliyeti aranmıştır. Sanat endişesi hep ön planda tutulmuştur. (ÖZETELENDİ) Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş 32

Divan şiirinde benzetme ve imaj âleminin ve mazmunların sınırlı ve belirli olması şairlerde tekrarlara ve taklide yol açmıştır. Sanatkârlar orijinalliği bunları kullanma ve ifade de göstermişlerdir. Büyük şairler ise, sanat ve üslupları ile şiirlere şahsiyet ve damgalarını vurmuşlardır. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş 33


Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri :

Gazel: En çok kullanılan nazım şekli gazeldir. 
Gazel-hân: Gazeli, sazlarla birlikte makam ile okuyan güzel seslilere gazel-hân denir. 
Tuyuğ : (duyu-duygu) demektir. Fâilâtün Fâilâtün Fâilün vezniyle yazılan ve rübâî gibi kafiyelenen dört mısralık şiirlerdir. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş 36

Şarkı: Divan şiirine Türklerin kattığı nazım şekli olan şarkı, aslında mütekerrir bir murabbadır. Şarkıda ilk bendin ikinci mısrası bütün bendlerde tekrarlanmaktadır. Buna nakarat denir. Şarkı tarzının büyük ustası Nedim’dirTarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş 36
Hamse: Beş ayrı konuda yazılmış mesnevilerden meydana gelen eser. Tarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş38
HezlTehzil: Mizah, güldürmece tarzındaki manzumelerTarih İçinde Türk Edebiyatı / Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş39 

                                   DİVAN EDEBİYATI

Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra, 11. Yy Maveraünnehir’de  Karahanlılar zamanında başlayıp, 13.yy yüzyıldan itibaren de Anadolu’da gelişen, İslam kültürü ile beslenip Arap ve İran edebiyatları  etkisinde meydana gelen İslami Türk Edebiyatına verilen addır. Şairlerin bütün şiirlerini divan denilen şiir kitaplarında toplamaları sebebiyle bu dönem edebiyatı “Divan Edebiyatı” olarak adlandırılmıştır. Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 11
Değişik değerlendirmelerle, Yüksek Zümre Edebiyatı, Saray Edebiyatı, Ümmet Çağı Türk Edebiyatı ve nihayet Klasik Türk Edebiyatı gibi isimlerle de adlandırılmasına rağmen en yaygın olarak kullanılan Divan Edebiyatı olmuştur Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 11
Divan Edebiyatının tarihi gelişimi incelenirken 13. yy itibaren Anadolu sahasında ve Batı Türkçesiyle meydana getirilen eserler ile bunları ortaya koyan sanatkârlar ele alınmıştır. Çünkü Anadolu’da Divan Edebiyatının ne zaman başladığı bugün kesin olarak belirlenememiştir. 11. Ve 12. yy dan ele geçmiş eser yoktur. İlk eserler 13.yy dan kalmadır. Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 11

Kuruluş döneminde, yani 13, 14 ve 15 yüzyıllarda Divan Edebiyatının ilk üstadları  eski Arap ve İran şairleridir. Zira İslami Türk Edebiyatı yeni başlarken şarkın bu iki büyük edebiyatı çok ileri bir durumdaydı. İslami Edebiyatın vezinleri, şekil ve türleri, tarih ve mitoloji kültürü, konuları belli olmuş ve birçok kıymetli eserler verilmişti.  Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 12

Türk şairler, Arapça ve Farsça söylenmiş bu şiirlere hayranlık duyuyorlar. Özellikle nesirde Arap Edebiyatı, şiirde ise İran Edebiyatı etkili oluyordu. Bu etki kendi klasiklerimizi yetiştirdiğimiz 15. Yüzyıla kadar çok belirgin bir şekilde devam etmiş, daha sonra şairlerimiz bu edebiyatların temsilcileriyle boy ölçüşmeye başlamışlardır.  .  Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 12



Divan Edebiyatı şu klasik kaidelerle meydana gelmiştir :

1-Aruz vezni kullanılmıştır. 
2-Gazel, kaside, mesnevi, rübai, terkib-i bend, terci-i bend, murabba, kıt-a, musammat gibi nazım şekilleri kullanılmıştır. 
3-Kafiye ve diğer ahenk unsurları Arap ve İran şairlerince tesbit edildiği şekildedir. 
4-Nazım birimi mısra ve beyittir. Ancak bir beyitteki mana ve sanatın o beyit içinde tamamlanması gereklidir.
5-Dil, Türkçe, Farsça ve Arapçanın karışımı olan Osmanlı Türkçesidir. 
6-Bu şiirde işlenen konular, duygu ve düşüncelerde belirlenmiştir. Edebi sanatlar, duygu, düşünce ve hayal unsurları da belirlenmiştir. 
7-Bu konu, duygu, düşünce ve hayallerin dayandığı bilgi, kültür ve çağrışım kaynakları da aynıdır. Başta Kur’an-ı Kerim, hadis olmak üzere çeşitli İslami ilimler, tasavvuf, peygamber ve evliya hikâyeleri, İran’ın milli destanı olan Şehnamedir. 
8-mesnevilerde işlenen konular da Leyla ile Mecnun, Husrev ile Şirin, Ferhat ile Şirin, Yusuf İle Zeliha, Cemşid ile Hurşid gibi hep klasik konulardır. Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 12-13


ARUZ ÖLÇÜSÜ
Aruz ölçüsü Arap dilinden doğmuş ilk defa Arap edebiyatında kullanılmış bir ölçüdür. Arap aruzu önce İran’a geçmiştir. Türkler, İran Edebiyatının etkisiyle Farsça şiirler yazmaya ve Farsçayı şiir dili olarak kullanmaya başladıktan sonra da Türkçede İran aruzu kullanılmaya başlamıştır. Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 16
Divan şairleri, şiirlerini topladıkları divanları düzenlerken de şiirlerini, uyak ve rediflerinin son harflerinin Arap alfabesine göre harf sırasını gözeterek sıralarlardı Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 16
Redifin bir başka önemi de gazellere ve özellikle kasidelere kendi adlarını verilmelerinden ileri gelir. Mesela, Ahmet Paşa’nın “Kerem” redifli kasidesinin  “Kerem Kasidesi”, Fuzuli’nin “Su” redifli kasidesinin “Su Kasidesi” olarak anılması gibi. Dr. Numan Külekçi / Divan Edebiyatından Seçmeler-  sayfa 27



Beyitlerden Oluşan Nazım Şekilleri :
a-Gazel: Divan şiirinde en çok kullanılan nazım şeklidir. En az 5 en çok 15 beyit halinde söylenir. İlk beytinematla, son beytine makta şairin mahlasının geçtiği beyte tac beyit, en güzel beytine şah beyit adı verilmektedir.

b-Müstezad: gazelden türetilmiş bir nazım şeklidir. Genel olarak aruz vezninin Mef’ûlü – Mefâ’îlü - Mefâ’îlü – Fe’ûlün kalıbıyla yazılır. Her mısranın altına Mef’ûlü - Fe’ûlün cüzleriyle yazılmış kısa birer mısra eklenir. Eklenen bu kısa mısralarla gazele yeni bir ahenk katmak ve beyitlerin anlamlarını güçlendirmek hedeflenir.      

c-Kaside: 9 beyitten 100 beyte kadar aynı aruz ölçüsüyle yazılan ve gazelde olduğu gibi kafiyelenen bir nazım şeklidir. 

Münazara: 
Divan edebiyatında zıt varlıklar ve kavramlar arasındaki zıtlığı anlatan yazılara da münazara denmiştir. (Kimden olduğu belli değil)


DİVAN EDEBİYATI: 

Türklerin İslam dini ve kültürünü benimsedikten sonra, Anadolu'da Arap ve özellikle Fars Edebiyatlarını örnek alarak oluşturdukları yazılı edebiyattır.  Bu dönemin şairleri (ozanları)  şiirlerini divan adı verilen kitaplarda topladıkları için söz konusu edebiyata da Divan Edebiyatı denilmiştir. Özellikle, medreseden yetişen aydın sanatçı ve yazarların saray ve çevresinde oluşturdukları bir edebiyat geleneği olduğu için, Havas (Yüksek Zümre)  edebiyatı, Saray edebiyatı, Klasik Türk edebiyatı gibi adlarla da anılmaktadır. Divan edebiyatı sözünün 1900'den sonra ortaya çıktığı sanılmakta ve ilk defa kimin kullandığı bilinmemektedir. (NETTEN)


DİVAN TERTİBİ
Divan şiirinde bir divanın tertibi için belli bir usule riayet edilir. Buna göre tevhid, münacat, naat, kaside gibi şiirler baş kısımda yer alırlar. Ardından gazeller kafiyelerinin elifba sırasına göre sıralanırlar. Daha sonra da muamma, şarkı, müfretler, rübai, kıt’a murabba , muhammes , müseddes, lügaz,vb. manzumeler eklenerek tertip tamamlanır. (NETTEN)
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi