10/02/2015, 23:04
AHMET EKİCİ' NİN BİR ŞİİRİ VE ŞİİRDE SES DÜŞMESİ
Mustafa CEYLAN
****************
Ahmet Ekici kardeşimin şiiri aynen şöyle :
“SENİ ÇAĞIRDIM “
Gönlüme sevginin doğduğu yerde
Açtım ellerimi seni çağırdım
Gecenin güneşi boğduğu yerde
Açtım ellerimi seni çağırdım.
Belki bir yıl, belki bir ömür boyu
Seni çağırınca duyarsın deyi
Sende bulacağım için her şeyi
Açtım ellerimi seni çağırdım.
Kapattım gözümü kalbim açmaya
Anladım ki, köprü gerek geçmeye
Yardım eyle diye arşa uçmaya
Açtım ellerimi seni çağırdım.
Ne sefalar sürdüm, fayda bulmadım
Ne cefalar gördüm kaile almadım
Her şeyi yaşadım mutlu olmadım
Açtım ellerimi seni çağırdım.
İster gaflette say, ister uykuda
Yalvarırım beni koyma kaygıda
Ahmet’i saran bu güzel duyguda
Açtım ellerimi seni çağırdım.
Ahmet EKİCİ
*
ŞİİRDE SES DÜŞMESİNE DAİR GÖRÜŞLERİMİZ
Ahmet Ekici kardeşimin, yukarıda takdim ettiğim şiirinin tahlil ve teknik analizini yapacak değilim. Ancak burada özellikle şiirde (yukarıda) renkli olarak işaret ettiğim mısraını ele alarak, genç şairlerimize küçük bir bilgi ve görüşlerimi aktarmak istiyorum.
Şöyle ki:
Yürek sesi bir şiirdi okuduğumuz.
Bu şiirde;
((Ne cefalar gördüm kaile almadım))mısrasında KAİLE kelimesiyle 6+5=11 hece kalıbı tek heceyle bozulmaktadır. Burada şair, HALK ŞİİRİMİZDE SIKÇA RASTLADIĞIMIZ (((HARF DÜŞMESİ))) olayını gerçeleştirse idi, bu hece fazlalığı olmayacaktı. Yani şöyle (Ne cefalar gördüm ka'le almadım) şeklinde,(İ) sesi, kesme işlemine uğramış olacaktı.
Halk edebiyatımızda çoğunlukla, SORGU MISRALARINDA ( Böyle çekip gitmekm'olur?) da olduğu gibi, (GİTMEK Mİ OLUR?) demek yerine (iki sesli harf YANYANA (İ-O)geldiğinde "ses-harf" düşmesi ile güzel Türkçemiz ve dolayısıyla şiirimiz daha bir LİRİK ve daha bir ZENGİN SÖYLEME ulaşmaktadır.
Rahmetli AŞIK VEYSEL' de, REYHANİ' de, hattâ KARACOĞLAN'da sıkça gördüğümüz bu hususu şairimize tavsiye ediyoruz...
Sözün burasına bilgi gülü koyalım olmaz mı?
Güzel dilimiz Türkçe, yeryüzünün en zengin dillerinden birisidir. Dilimizi zengin eden unsurlardan birisi SESLİ HARF sayısıdır ve malumdur ki 8 sesli harfimiz bulunmaktadır. Türkçe'mizde 8 sesli harf ile 21 sessiz harfin yanyana gelerek bir UYUM teşkil etmeleri, HECE ve KELİME'leri oluşturmaları sırasında, o kadar MUHTEŞEM "dil yapı taşları ortaya çıkmaktadır ki, bu "yapı taşları" dilimizi daha bir zengin kılmaktadır.
Bunlardan en önemlilerden birisi ÜNLÜ DÜŞMESİ olduğu gibi, ÜNSÜZ DÜŞMESİ, ÜNSÜZ TÜREMESİ gibi hususiyetler de bulunmaktadır. Dil bilgisi kitaplarında, hattâ internette dahikolayca bulunabilecek bu konuyu izninizle buraya aktarmak istiyorum :
ÜNLÜ DÜŞMESİ
Değişik nedenlerden dolayı Türkçe kelimelerin aslında olan bazı sesler düşer.
Buna ses düşmesi denir.
İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kelimelere ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde dar ünlü düşer.
Buna hece düşmesi denir.
[b]ömür ( değil) ömrü
[/b]
Fikir (değil ) fikri
burun ( değil ) burnu
Yardımcı fiillerle yapılan birleşik fiillerde yardımcı fiilden önce gelen ismin ikinci hecesindeki ünlü düşer.
kayıp olmak kaybolmak
kayıt olmak kaydolmak
fikir etmek fikretmek
şükür etmek şükretmek
Bazı birleşik isimlerin oluşumunda ses düşmesi (ünlü düşmesi) olur.
kahve altı kahvaltı
pazar ertesi pazartesi
ÜNSÜZ DÜŞMESİ
Sonu “k” sessizi ile biten kelimelere küçültme eki (-cık, -cik, -cuk, -cük) getirildiğinde “k” sessizi düşer.
Buna “ünsüz düşmesi” de denir.
ufak – cık ufacık
minik – cik minicik
ÜNSÜZ TÜREMESİ
Türkçe'deki bazı sözcüklerin ünlü harfle başlayan ek aldıklarında veya başka bir sözcükle birleşmesi sonucunda,
sözcüğün sonundaki ünsüz harfin tekrarlanmasıyla oluşan ses olayıdır.
Örnek Af + etmek = Affetmek
Ret + etmek = Reddetmek
Hal + olmak = Hallolmak
ÜNSÜZ YUMUŞAMASI
Türkçe bir kelimenin son hecesi sert ünsüzlerden biri ile bitiyorsa, bu kelimeye ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde,
kelimenin sonundaki sert ünsüz yumuşar.
Buna ünsüz yumuşaması denir.
kitap – ı kitabı (p - b)
ilâç – a ilâca (ç - c)
yurt – um yurdum (t - d)
renk – i rengi (k - g)
kayık – ı kayığı (k - ğ)
Özel isimlerin yazımında sert ünsüzlerin yumuşaması kuralına uyulmaz.
Zonguldağ’ı değil Zonguldak’ı
Karabüğ’e değil Karabük’e
Ahmed’e değil Ahmet’e
ÜNSÜZ BENZEŞMESİ:
f, s, t, k,ç, ş, h, p harfleri ile biten bir kelimeye c, d, g harfleri ile başlayan bir ek gelirse, ekin başındaki yumuşak harfler sertleşir.
Buna göre; c-ç, d-t, g-k olur.
Yani, Türkçe'de sert ünsüzlerden sonra yumuşak ünsüzler gelmez. Sonunda sert ünsüz bulunan kelimelere yumuşak ünsüzle başlayan ek getirilemez.
Bu kurala ünsüz benzeşmesi denir.
Örnek:
Kebap-cı→kebabçı
Yavaş-ca→yavaşça
Ayak-cak→ayakçak
Ayak-da→ayakta
Yurt-dan→yurttan,
Ses-deş→sesteş
Yap-dı→yaptı
Aç-dır→açtır
Seç-gin→seçkin
Çalış-gan→çalışkan
Kıs-gaç→kıskaç...
NOT : Bu kural, sayıların rakamla yazılışlarında da geçerlidir.
Buna göre rakamlar okunur ve okunuşu p, ç, t, k, f, h,s, ş harflerinden biriyle biterse, ekler de sertleşir.
Buna uyulmazsa yazım yanlışı yapılmış olur.
Örnek :
Saat 3'de geldim. (Yanlış), Saat 3'te geldim (Doğru)
Özel Durumlar
1.Bazı birleşik kelimelerin bu kurala uymadığı görülür :
Dikdörtgen, Akciğer...
2.Bazı matematik terimlerinin bu kurala uymadığı görülür:
Üçgen, beşgen..
3.–De, da bağlacı, başlı başına bir kelime olduğu için p, ç,t,k,f,h,s,ş harfleriyle biten kelimelerden sonra gelse bile sertleşme kuralına uymaz.
Zaten de, da bağlacını –d, -d ekinden ayıran en önemli özelliklerden biri de budur. Gitsek de olur, gitmesek de..
ÜNLÜ TÜREMESİ
Tek heceli kelimelere küçültme eki (-cık, -cik, -cuk, -cük) getirildiğinde ekten önce bir ses gelir.
Buna “ünlü türemesi” de denir.
bir – cik biricik
az – cık azıcık
genç – cik gencecik
ÜNLÜ DARALMASI
Son hecesi “a, e” geniş seslileriyle biten Türkçe bir kelimeye “-yor” eki getirildiği zaman bu geniş sesler daralarak “ı, i, u, ü” ye dönüşür. Buna ünlü daralması denir.
temizle – yor temizliyor
anla – yor anlıyor
Mustafa CEYLAN
****************
Ahmet Ekici kardeşimin şiiri aynen şöyle :
“SENİ ÇAĞIRDIM “
Gönlüme sevginin doğduğu yerde
Açtım ellerimi seni çağırdım
Gecenin güneşi boğduğu yerde
Açtım ellerimi seni çağırdım.
Belki bir yıl, belki bir ömür boyu
Seni çağırınca duyarsın deyi
Sende bulacağım için her şeyi
Açtım ellerimi seni çağırdım.
Kapattım gözümü kalbim açmaya
Anladım ki, köprü gerek geçmeye
Yardım eyle diye arşa uçmaya
Açtım ellerimi seni çağırdım.
Ne sefalar sürdüm, fayda bulmadım
Ne cefalar gördüm kaile almadım
Her şeyi yaşadım mutlu olmadım
Açtım ellerimi seni çağırdım.
İster gaflette say, ister uykuda
Yalvarırım beni koyma kaygıda
Ahmet’i saran bu güzel duyguda
Açtım ellerimi seni çağırdım.
Ahmet EKİCİ
*
ŞİİRDE SES DÜŞMESİNE DAİR GÖRÜŞLERİMİZ
Ahmet Ekici kardeşimin, yukarıda takdim ettiğim şiirinin tahlil ve teknik analizini yapacak değilim. Ancak burada özellikle şiirde (yukarıda) renkli olarak işaret ettiğim mısraını ele alarak, genç şairlerimize küçük bir bilgi ve görüşlerimi aktarmak istiyorum.
Şöyle ki:
Yürek sesi bir şiirdi okuduğumuz.
Bu şiirde;
((Ne cefalar gördüm kaile almadım))mısrasında KAİLE kelimesiyle 6+5=11 hece kalıbı tek heceyle bozulmaktadır. Burada şair, HALK ŞİİRİMİZDE SIKÇA RASTLADIĞIMIZ (((HARF DÜŞMESİ))) olayını gerçeleştirse idi, bu hece fazlalığı olmayacaktı. Yani şöyle (Ne cefalar gördüm ka'le almadım) şeklinde,(İ) sesi, kesme işlemine uğramış olacaktı.
Halk edebiyatımızda çoğunlukla, SORGU MISRALARINDA ( Böyle çekip gitmekm'olur?) da olduğu gibi, (GİTMEK Mİ OLUR?) demek yerine (iki sesli harf YANYANA (İ-O)geldiğinde "ses-harf" düşmesi ile güzel Türkçemiz ve dolayısıyla şiirimiz daha bir LİRİK ve daha bir ZENGİN SÖYLEME ulaşmaktadır.
Rahmetli AŞIK VEYSEL' de, REYHANİ' de, hattâ KARACOĞLAN'da sıkça gördüğümüz bu hususu şairimize tavsiye ediyoruz...
Sözün burasına bilgi gülü koyalım olmaz mı?
Güzel dilimiz Türkçe, yeryüzünün en zengin dillerinden birisidir. Dilimizi zengin eden unsurlardan birisi SESLİ HARF sayısıdır ve malumdur ki 8 sesli harfimiz bulunmaktadır. Türkçe'mizde 8 sesli harf ile 21 sessiz harfin yanyana gelerek bir UYUM teşkil etmeleri, HECE ve KELİME'leri oluşturmaları sırasında, o kadar MUHTEŞEM "dil yapı taşları ortaya çıkmaktadır ki, bu "yapı taşları" dilimizi daha bir zengin kılmaktadır.
Bunlardan en önemlilerden birisi ÜNLÜ DÜŞMESİ olduğu gibi, ÜNSÜZ DÜŞMESİ, ÜNSÜZ TÜREMESİ gibi hususiyetler de bulunmaktadır. Dil bilgisi kitaplarında, hattâ internette dahikolayca bulunabilecek bu konuyu izninizle buraya aktarmak istiyorum :
ÜNLÜ DÜŞMESİ
Değişik nedenlerden dolayı Türkçe kelimelerin aslında olan bazı sesler düşer.
Buna ses düşmesi denir.
İkinci hecesinde dar ünlü bulunan kelimelere ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde dar ünlü düşer.
Buna hece düşmesi denir.
[b]ömür ( değil) ömrü
[/b]
Fikir (değil ) fikri
burun ( değil ) burnu
Yardımcı fiillerle yapılan birleşik fiillerde yardımcı fiilden önce gelen ismin ikinci hecesindeki ünlü düşer.
kayıp olmak kaybolmak
kayıt olmak kaydolmak
fikir etmek fikretmek
şükür etmek şükretmek
Bazı birleşik isimlerin oluşumunda ses düşmesi (ünlü düşmesi) olur.
kahve altı kahvaltı
pazar ertesi pazartesi
ÜNSÜZ DÜŞMESİ
Sonu “k” sessizi ile biten kelimelere küçültme eki (-cık, -cik, -cuk, -cük) getirildiğinde “k” sessizi düşer.
Buna “ünsüz düşmesi” de denir.
ufak – cık ufacık
minik – cik minicik
ÜNSÜZ TÜREMESİ
Türkçe'deki bazı sözcüklerin ünlü harfle başlayan ek aldıklarında veya başka bir sözcükle birleşmesi sonucunda,
sözcüğün sonundaki ünsüz harfin tekrarlanmasıyla oluşan ses olayıdır.
Örnek Af + etmek = Affetmek
Ret + etmek = Reddetmek
Hal + olmak = Hallolmak
ÜNSÜZ YUMUŞAMASI
Türkçe bir kelimenin son hecesi sert ünsüzlerden biri ile bitiyorsa, bu kelimeye ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde,
kelimenin sonundaki sert ünsüz yumuşar.
Buna ünsüz yumuşaması denir.
kitap – ı kitabı (p - b)
ilâç – a ilâca (ç - c)
yurt – um yurdum (t - d)
renk – i rengi (k - g)
kayık – ı kayığı (k - ğ)
Özel isimlerin yazımında sert ünsüzlerin yumuşaması kuralına uyulmaz.
Zonguldağ’ı değil Zonguldak’ı
Karabüğ’e değil Karabük’e
Ahmed’e değil Ahmet’e
ÜNSÜZ BENZEŞMESİ:
f, s, t, k,ç, ş, h, p harfleri ile biten bir kelimeye c, d, g harfleri ile başlayan bir ek gelirse, ekin başındaki yumuşak harfler sertleşir.
Buna göre; c-ç, d-t, g-k olur.
Yani, Türkçe'de sert ünsüzlerden sonra yumuşak ünsüzler gelmez. Sonunda sert ünsüz bulunan kelimelere yumuşak ünsüzle başlayan ek getirilemez.
Bu kurala ünsüz benzeşmesi denir.
Örnek:
Kebap-cı→kebabçı
Yavaş-ca→yavaşça
Ayak-cak→ayakçak
Ayak-da→ayakta
Yurt-dan→yurttan,
Ses-deş→sesteş
Yap-dı→yaptı
Aç-dır→açtır
Seç-gin→seçkin
Çalış-gan→çalışkan
Kıs-gaç→kıskaç...
NOT : Bu kural, sayıların rakamla yazılışlarında da geçerlidir.
Buna göre rakamlar okunur ve okunuşu p, ç, t, k, f, h,s, ş harflerinden biriyle biterse, ekler de sertleşir.
Buna uyulmazsa yazım yanlışı yapılmış olur.
Örnek :
Saat 3'de geldim. (Yanlış), Saat 3'te geldim (Doğru)
Özel Durumlar
1.Bazı birleşik kelimelerin bu kurala uymadığı görülür :
Dikdörtgen, Akciğer...
2.Bazı matematik terimlerinin bu kurala uymadığı görülür:
Üçgen, beşgen..
3.–De, da bağlacı, başlı başına bir kelime olduğu için p, ç,t,k,f,h,s,ş harfleriyle biten kelimelerden sonra gelse bile sertleşme kuralına uymaz.
Zaten de, da bağlacını –d, -d ekinden ayıran en önemli özelliklerden biri de budur. Gitsek de olur, gitmesek de..
ÜNLÜ TÜREMESİ
Tek heceli kelimelere küçültme eki (-cık, -cik, -cuk, -cük) getirildiğinde ekten önce bir ses gelir.
Buna “ünlü türemesi” de denir.
bir – cik biricik
az – cık azıcık
genç – cik gencecik
ÜNLÜ DARALMASI
Son hecesi “a, e” geniş seslileriyle biten Türkçe bir kelimeye “-yor” eki getirildiği zaman bu geniş sesler daralarak “ı, i, u, ü” ye dönüşür. Buna ünlü daralması denir.
temizle – yor temizliyor
anla – yor anlıyor