10/02/2015, 23:11
ŞİİR VATANSEVERDİR
Mustafa CEYLAN
****************
Dünya öylesine çalkantılar içindeki, adeta kum fırtınası sonrası, yada okyanusların dev dalgalarla kıyıya vurması misali çalkanıp durmada... Gelişen teknoloji, bu atomik hız ve bu kolaycı, çabuk tüketen, bir anda yok eden insan modeli, vefa ve kadirşinaslık denen bir duyguyu yıkmış, havada uçuşan toz bulutları arasında, menfaat çarklarının gürültüleri arasında insanlık kıvranıp durmaktadır.
Bu hız, bu gelişme; tüm insanlığa "saadet" getireceği yerde, maalesef hastalık, savaş ve ölüm getirmektedir. Olan gene dünyamızın çocuklarına ve doğasına olmaktadır.
Şiire sarılmalıyız, şiire ve o şiirin ellerini elimizden ayrı tutmamalıyız. Ancak şiirdir ki, bu acıyı, bu elemi, bu sancıyı sonlandıracak. Bu fırtınalı, delişmen ve insanlık düşmanı gidişi durduracak tek ilâç tanıyorum, o da, bana göre ŞİİR... Başkaca bir derman yoktur. Şiirden uzakaştıkça yaralarımız daha bir kanamakta, gözler ufka daha bir umutsuzca bakmakta, yarınlar kara gölgeli aynalarda kapkara-isli ve kanlı ayna gözleriyle bizi süzmektedir. Şiir ışıktır, ışıltıdır. Şiir, devrimdir, devrimcidir. Şiir kara değil, karamsar değil, bardağın umut tarafından baktırandır. O yüzden, şairlere lütfen "susmayınız", "durmayınız", haykırınız demekteyiz.
Dünya liderleri, siyasetçiler; üst yöneticiler, hattâ ordu komutanları biraz "şiire yakın olsalardı", biraz şiirle barışık olsalar, olabilselerdi, bu canına yandığım dünya bu kadar kan ve gözyaşı dökmezdi ayak uçlarımıza; bu kadar şüphe ve endişe yağdırmazdı başımızdan aşağıya...Şiir, keskin köşeleri yumuşatır. Şiir, taş yüreği erim erim eritir. Şiir yıkıcı değil, yapıcıdır. Şirin dili, yapısı, geometrisi, en katı yüreği bile hamur etmeye yeterli bir dildir. Onun için, önder-komutan yapılı ne kadar insan varsa şiire yaklaşmalı, şiirin sıcaklığına yakın durmalıdır. Yoksa, dünyamız yaşanılası bir dünya olmaktan uzaklaşmaktadır.
Şiir, sevginin uçan halısını insanoğluna takdim edendir. Uçan halı bulamaz ise, kendisi halı olur, kendisi kanat olur da uçurur sonsuzluğun ufkuna insanları. Sevgisizlik, çağın "ebola" virüsünden daha tehlikeli bir hastalığıdır.
Bizim Yunus, Türkmen kocası Yunus,
"Sevelim sevilelim/Dünya kimseye kalmaz" dememiş midir?
Hah işte tam bu noktadan fışkıran hakikat iklimini yeryüzüne hakim kılmak gereklidir.
Bütün dinlerin amacı, insanları mutlu ve umutlu etmektir. Bütün ihtilâllerin de amacı aynıdır. Siz, hiç insanlığa zulmedeceğim diyen din ve dindarı gördünüz mü? Demekle, yapmak arasında sayısız farklar vardır. Biz, diyen değil, yapan, hattâ "hem deyip, hem yapan olmayı" yeğlemişiz. Şiirimiz de aynen öyle. Şiirimiz, düş ve rüyâ âleminin akrostişleri veya prometeusları değil; hakikatin dev dalgalarıdır.Sudan dalgalar olsa da suyu da ateş eylemiş dalga ve iklim, şiirimizin anahtarıdır. Kökü, temeli sevgiye ve hizmete dayalı, insanlığı mutlu kılacak yegâne "vasıta" şiirdir.
Zamane şairine diyorum ki, yorduğun yeter bu şiiri. Şu baygın, şu örümcek yuvası kaleminin eziyetinden kurtaralım da şiiri, gerçeğin iklimine getirelim diyorum. Yorduğun yeter şiiri. Kirli, pis, akıntısız, teressübat bağlamış doğalı bozuk, yapay çevrede gerçek şiir yeşermez. Gerçek şiir, yeşili tercih eder, doğumu, filizi, ışıltıyı...
Şiir, vatanseverdir.
Akif'in bülbülü olur dal uçlarında. "Korkma!" dye söze girer, İSTİKLAL MARŞIMIZ olur şiir. SAKARYA TÜRKÜSÜ olur, ayağa kaldırır "yüzüstü çok süründün ayağa kalk sakarya" diyerek insanlığı... Bu ülkede yaşayanlara sesleniyorum. Gidecek başka bir ülkemiz mi var? Başka bir kapımız, limanımız? Yok değil mi? Son sığınağımız bu Cennet Anadolu değil mi?
Şu halde,prangaya vurmayın şair dillerini; kelepçelemeyin kalemlerini ve şiirler haykırsınlar hep. En çok "vatansever şiiri" özlemişiz zaten...
Vatansever şiir, vatansever şairin özünün yansımasıdır.
Vatansever şiir, vatan düşmanlarıyla mücadele eder.
Gelecek nesilleri ve geleceğin zaman dilimlerini şimdiden planlamak istiyorsak, ŞİİRE BIRAKMALIYIZ kendimizi... Şire vermeliyiz kutlu görevi...
Mustafa CEYLAN
****************
Dünya öylesine çalkantılar içindeki, adeta kum fırtınası sonrası, yada okyanusların dev dalgalarla kıyıya vurması misali çalkanıp durmada... Gelişen teknoloji, bu atomik hız ve bu kolaycı, çabuk tüketen, bir anda yok eden insan modeli, vefa ve kadirşinaslık denen bir duyguyu yıkmış, havada uçuşan toz bulutları arasında, menfaat çarklarının gürültüleri arasında insanlık kıvranıp durmaktadır.
Bu hız, bu gelişme; tüm insanlığa "saadet" getireceği yerde, maalesef hastalık, savaş ve ölüm getirmektedir. Olan gene dünyamızın çocuklarına ve doğasına olmaktadır.
Şiire sarılmalıyız, şiire ve o şiirin ellerini elimizden ayrı tutmamalıyız. Ancak şiirdir ki, bu acıyı, bu elemi, bu sancıyı sonlandıracak. Bu fırtınalı, delişmen ve insanlık düşmanı gidişi durduracak tek ilâç tanıyorum, o da, bana göre ŞİİR... Başkaca bir derman yoktur. Şiirden uzakaştıkça yaralarımız daha bir kanamakta, gözler ufka daha bir umutsuzca bakmakta, yarınlar kara gölgeli aynalarda kapkara-isli ve kanlı ayna gözleriyle bizi süzmektedir. Şiir ışıktır, ışıltıdır. Şiir, devrimdir, devrimcidir. Şiir kara değil, karamsar değil, bardağın umut tarafından baktırandır. O yüzden, şairlere lütfen "susmayınız", "durmayınız", haykırınız demekteyiz.
Dünya liderleri, siyasetçiler; üst yöneticiler, hattâ ordu komutanları biraz "şiire yakın olsalardı", biraz şiirle barışık olsalar, olabilselerdi, bu canına yandığım dünya bu kadar kan ve gözyaşı dökmezdi ayak uçlarımıza; bu kadar şüphe ve endişe yağdırmazdı başımızdan aşağıya...Şiir, keskin köşeleri yumuşatır. Şiir, taş yüreği erim erim eritir. Şiir yıkıcı değil, yapıcıdır. Şirin dili, yapısı, geometrisi, en katı yüreği bile hamur etmeye yeterli bir dildir. Onun için, önder-komutan yapılı ne kadar insan varsa şiire yaklaşmalı, şiirin sıcaklığına yakın durmalıdır. Yoksa, dünyamız yaşanılası bir dünya olmaktan uzaklaşmaktadır.
Şiir, sevginin uçan halısını insanoğluna takdim edendir. Uçan halı bulamaz ise, kendisi halı olur, kendisi kanat olur da uçurur sonsuzluğun ufkuna insanları. Sevgisizlik, çağın "ebola" virüsünden daha tehlikeli bir hastalığıdır.
Bizim Yunus, Türkmen kocası Yunus,
"Sevelim sevilelim/Dünya kimseye kalmaz" dememiş midir?
Hah işte tam bu noktadan fışkıran hakikat iklimini yeryüzüne hakim kılmak gereklidir.
Bütün dinlerin amacı, insanları mutlu ve umutlu etmektir. Bütün ihtilâllerin de amacı aynıdır. Siz, hiç insanlığa zulmedeceğim diyen din ve dindarı gördünüz mü? Demekle, yapmak arasında sayısız farklar vardır. Biz, diyen değil, yapan, hattâ "hem deyip, hem yapan olmayı" yeğlemişiz. Şiirimiz de aynen öyle. Şiirimiz, düş ve rüyâ âleminin akrostişleri veya prometeusları değil; hakikatin dev dalgalarıdır.Sudan dalgalar olsa da suyu da ateş eylemiş dalga ve iklim, şiirimizin anahtarıdır. Kökü, temeli sevgiye ve hizmete dayalı, insanlığı mutlu kılacak yegâne "vasıta" şiirdir.
Zamane şairine diyorum ki, yorduğun yeter bu şiiri. Şu baygın, şu örümcek yuvası kaleminin eziyetinden kurtaralım da şiiri, gerçeğin iklimine getirelim diyorum. Yorduğun yeter şiiri. Kirli, pis, akıntısız, teressübat bağlamış doğalı bozuk, yapay çevrede gerçek şiir yeşermez. Gerçek şiir, yeşili tercih eder, doğumu, filizi, ışıltıyı...
Şiir, vatanseverdir.
Akif'in bülbülü olur dal uçlarında. "Korkma!" dye söze girer, İSTİKLAL MARŞIMIZ olur şiir. SAKARYA TÜRKÜSÜ olur, ayağa kaldırır "yüzüstü çok süründün ayağa kalk sakarya" diyerek insanlığı... Bu ülkede yaşayanlara sesleniyorum. Gidecek başka bir ülkemiz mi var? Başka bir kapımız, limanımız? Yok değil mi? Son sığınağımız bu Cennet Anadolu değil mi?
Şu halde,prangaya vurmayın şair dillerini; kelepçelemeyin kalemlerini ve şiirler haykırsınlar hep. En çok "vatansever şiiri" özlemişiz zaten...
Vatansever şiir, vatansever şairin özünün yansımasıdır.
Vatansever şiir, vatan düşmanlarıyla mücadele eder.
Gelecek nesilleri ve geleceğin zaman dilimlerini şimdiden planlamak istiyorsak, ŞİİRE BIRAKMALIYIZ kendimizi... Şire vermeliyiz kutlu görevi...