ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
KASİDE VE AHMET PAŞA' NIN GÜNEŞ KASİDESİ (4)
#1
KASİDE VE AHMET PAŞA' NIN GÜNEŞ KASİDESİ (4)

Mustafa CEYLAN

****************

29
Ahd-i adlünde yumarlar cümle ılduzlar gözin
Girdügince çeşme-i kâfûra bî-mîzer güneş


(Senin adaletli zamanında güneş, çıplak olarak kâfir çeşmesine girince ( yani gökyüzünde görününce) yıldızlar gözlerini yumarlar.(Güneş doğunca yıldızların görünmediğine işarettir.)

30
Virmese lûtfun eli rahm-ı felekde perveriş
Mâder-i eyyâmdan togmazdı tâ mahşer güneş


(Senin lutfunun eli feleğin rahminde beslenmeseydi güneş, ta kıyamete kadar günlerin anasından doğmazdı.)

31
Nâgehân irse sipihre nâr-ı kahrun zerresi
Âsumân dûd-i siyâh olurdı hakister güneş


(Senin gazabının ateşinin zerresi ansızın feleğe isabet etse gökyüzü kara bir duman, güneş de kül olurdu)

32
Şöyle korkutmış yüregin hançerün tîzâbı kim
Kanda bir su görse berg-i bîd-veş ditrer güneş


(Senin hançerinin (su yerine verilmiş olan) kezzabı yüreğini öylesine korkutmuş ki güneş, nerede bir su görse söğüt yaprağı gibi titrer.(Dalgalı bir suda güneş aksinin titrediğine işarettir)

33
Mihrünün bâzârına bir vech ile germ oldı kim
Kapudan yüz kez kovarsan bacadan düşer güneş


(Muhabbetinin pazarına güneş o kadar düşkün ve o derece müptelâ olmuş ki yüz kere kapıdan kovsan yine bacadan düşer)

34
Geh ser-i nîzenle bozılur sevâd-ı rûy-ı mâh
Geh gubâr-ı sümm-i esbünden olur agber güneş


(Bazen ayın yüzündeki karalık (yani kelef denilen lekeler), mızrağın ucuyla bozulur, bazen de atının tırnağından kalkan dumandan güneş toza bulanır.)

35
Gûyiyâ na'l-i semendündür hilâl-i îd-i feth
Mîh-i ahterdür zafer bürcinde ne ahter güneş


(Fetih bayramının hilâli sanki atının nalıdır. Güneş de bir yıldız değil zafer burcunda başı yıldıza benzeyen bir çividir.)

36
Ömr-i hasmuna şebîhûn itmek içün her gice
Gök geyer şâmî zırıh mehden düzer migfer güneş


(Düşmanının hayatına gece baskını yapmak için gökyüzü, Şam zırhı yahut akşam karanlığından zırh giyer. Güneş de aydan tulga edinir.)

37
Düşmenün kanın döküp tîg-i zer-endûdın siler
K'atlas-i gerdûnun eyler dâmenin ahmer güneş


(Güneş, düşman kanını döktükten sonra altın kaplamalı kılıcını sildiği için güneş atlas feleğinin eteğini kıpkırmızı eyler.)

38
İsmetün devrânıdur isminde te'nîs olmagın
Seyre çıkdukça bürinür nûrdan çâder güneş


(Senin zamanın, namus ve iffet zamanıdır. Güneş isminde dişilik (müenneslik) olduğu için dolaşmaya çıktıkça nurdan çarşaf örtünür.)

39
Kanki iklîme ki pertev salsa adlün sâyesi
Ol diyâr içre görinür zerreden kem-ter güneş


(Adaletinin gölgesi hangi memleketi aydınlatsa oralarda güneş, zerreden küçük ve değersiz görünür.)

40
Cevher eyler çün kara toprağı lûtfun tâbişi
Gam degül itmezse ayruk sengden gevher güneş


(Lûtuf ve kereminin parıltısı kara toprağı cevher hâline getirir. Artık güneşin etkisiyle taşlar mücevher olmasa da gam değil.)

41
Mâh-ı râyât-ı celâlünden hacildür âsumân
Sâye-i şebde hayâdan gizlenür ekser güneş


(Senin ululuğunun sancak gönderinin başındaki ay şekilli alemden gökyüzü utanıp örtünmüştür. Güneş de çoğunlukla utancından gecenin gölgesinde saklanmaktadır. ( Gecenin karanlığı utançtan yüze çekilen örtüye benzetiliyor.)

42
Husrev-i rûy-i zemîn dirsem ne fahr olsun sana
K'asumân-ı kasr-ı kadründ'oldı hâk-i der güneş


(Sana yeryüzünün padişahı dersem seni övmüş olur muyum ki gökyüzü misali olan yüceliğinin sarayında güneş, değersiz bir kul gibidir.)

43
Kanda benzer kasruna bir âfitâbıyla felek
K'anda her bir câm olupdur bir ziyâ güster güneş


(Felek, bir güneşiyle senin köşküne nasıl benzer ki köşkündeki camların her biri ışık saçan birer güneştir.)

44
Hergiz olmmayaydı jenginden küsûfun rû-siyâh
Ger sığınsa sâyene âyîne-i hâver güneş


(Doğunun aynası demek olan güneş, senin himayenin gölgesine sığınmış olmasaydı tutulma pasından asla yüzü kararmazdı.)

45
Âfitâb-ı râyuna olmaz mukâbil nice kim
Arz ide tabl u alemle nûrdan leşker güneş


(Güneş, davullu sancaklı nurdan askerler ileri sürse bile senin düşüncenin güneşiyle karşılaşamaz.)

46
Tîg-i âteş-bâr-ı rûşen-rûy-i dîn-ârâyunun
Kabzasına mâh ahter yüzine zîver güneş


(Senin dini süsleyen parlak yüzlü ateş saçıcı kılıcının kabzasına ay yıldız kaba çivisi, güneş ise namlusuna yaldızdır.)

47
Ger Skender istese envâr-ı râyundan meded
Râh-ı zulmetde olurdı haylına rehber güneş


(Eğer İskender, senin parlak düşüncenden yardım isteseydi karanlıklar ülkesinin yolunda giderken askerine güneş kılavuzluk ederdi.)

48
Şehriyârâ adunı minberde yâd itse hatîb
Nûr ile mescid tolar fi'l-hâl olur minber güneş


(Padişahım, hatip minberde senin adını andığı zaman mescid nur ile dolar ve minber hemen güneş olur.)

49
Bah-ı cûdundan felek fülkin cevâhir toldurup
Düzedür şekl-i hilâlîden gümüş lenger güneş


(Güneş, senin cömertlik denizinden felek gemisini cevherlerle doldurur ve hilâl şeklinde gümüş çapa yaptırır.)
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi