11/02/2015, 01:19
ADI BİLİNEN EN ESKİ TÜRK ŞAİRİ OLAN
APRINÇUR TİGİN'İN İKİ ŞİİRİNE İKİ ANALİZ
Mustafa CEYLAN
**************
Kaşgarlı Mahmud, Divan'ı Lügât'it Türk' de "Çuçu" dan bahseder.
Çuçu'dan daha önce yaşamış olan Aprınçur Tigin'in iki şirine iki değişik görüş, iki analiz sunar.
ŞİİR (1)
************
Şiirin orjinali şöyle :
Şiirin bugünkü dilimize çevrilişi de şöyle :
1
Bizim Tanrımızın iyiliği cevherdir derler,
bizim Tanrımızın iyiliği cevherdir derler;
cevherden daha üstün benim iyi Tanrım, alpim, kudretlim,
cevherden daha üstün benim iyi tanrım, alpim, kudretlim.
2
Elmas için bilenmeden keskin derler,
elmas için bilenmeden keskin derler;
elmastan daha keskin benim bilgilim, asîlim, ışığım,
elmastan daha keskin benim bilgilim, bilgem, asîlim.
3
Benim güneş Tanrı ışığı gibi, göğüslüm, bilgem
benim, güneş Tanrı ışığı gibi, göğüslüm, bilgem;
güzel, asîl Tanrım, şöhretlim, koruyucum,
güzel asîl Tanrım, burkanım, bulunmazım.
ŞİİR (2)
************
Şiirin orjinali şöyle :
Şiirin bugünkü dilimize çevrilişi de şöyle :
1
A................................
emsâlsiz sevgili..............
sevgili canım..................
5
Yavuklumu düşünüp, hasret çekiyorum;
hasret çektikçe, kaşı güzelim,
kavuşmak istiyorum.
Öz sevgilimi düşünüyorum;
düşünüp-düşünüp ........... durdukça,
sevgilimi öpmek istiyorum!
10
Gideyim desem, güzel sevgilim,
gidemiyorum da;
merhametlim.
15
Gireyim desem, küçücüğüm,
giremiyorum da;
anber, misk kokulum.
Nurlu Tanrılar buyursun;
yumuşak huylum ile
birleşerek, bir daha ayrılmayalım.
20
Kudretli melekler kuvvet versin;
gözü karam ile
güle-güle oturalım.
Evet işte, Türk Şiir tarihinin bilinen eski şairinden iki şiir. Bunlardan ikincisi de bilinen en eski aşk şiiri.
Reşit Rahmeti ARAT, Türk Tarih Kurumu'nca 2007 yılında 4. Baskısı yayınlanan "Eski Türk Şiiri" isimli kitabında bu şiirler hakkında aynen şunları yazmıştır. :
Aynı şiirler hakkında;
Türk Dil Kurumu Yayınları arasında bulunan Türk Dili (Dil ve Edebiyat Dergisi)Türk Şiiri Özel sayısı-I, Eski Türk Şiiri isimli Sayı:409, Ocak 1986 da aynen şunlar ifade edilmektedir:
**************************
Evet,
ESKİ TÜRK ŞİİRİ dediğimizde İslâmiyet'i kabulümüzden önceki şiirimiz aklımıza gelmekte ve gelmelidir de.
Eski şiirimizin efsunlu kanatlarına baktığımızda, üçlük-dörtlük ve hattâ beşlik(beş mısradan oluşmuş), ancak çoğunluğu üçlük veya dörtlüklerden meydana gelen şiirlerle karşılaşırız. Fakat, burada en önemli husus, KAFİYENİN yeridir. Kopuzla şiir söylerken MISRA BAŞI KAFİYELER bizim yol göstericimizdi...BAŞ KAFİYE bir ünsüzden sonra gelen ünlü harf şeklinde (ba-ba//be-be//çe-çe vb)şeklinde, birinci ve ikinci mısraı tekrar eden şekilde oluşmuştu.
Bazen Çince bir kelime bile, Türkçe olarak nasıl okunuyorsa, okunduğu gibi yer alıyordu.
*
Son yıllarda yapılan araştırmalar, yeni bulgular da göstermektedir ki, eski şiirimizin mısralardaki hece sayılarını nakışlarken de, katı-tutucu ve kuralcı hareket etmemiş; ancak mutlaka kurallı olmuştur.
APRINÇUR TİGİN'İN İKİ ŞİİRİNE İKİ ANALİZ
Mustafa CEYLAN
**************
Kaşgarlı Mahmud, Divan'ı Lügât'it Türk' de "Çuçu" dan bahseder.
Çuçu'dan daha önce yaşamış olan Aprınçur Tigin'in iki şirine iki değişik görüş, iki analiz sunar.
ŞİİR (1)
************
Şiirin orjinali şöyle :
Şiirin bugünkü dilimize çevrilişi de şöyle :
1
Bizim Tanrımızın iyiliği cevherdir derler,
bizim Tanrımızın iyiliği cevherdir derler;
cevherden daha üstün benim iyi Tanrım, alpim, kudretlim,
cevherden daha üstün benim iyi tanrım, alpim, kudretlim.
2
Elmas için bilenmeden keskin derler,
elmas için bilenmeden keskin derler;
elmastan daha keskin benim bilgilim, asîlim, ışığım,
elmastan daha keskin benim bilgilim, bilgem, asîlim.
3
Benim güneş Tanrı ışığı gibi, göğüslüm, bilgem
benim, güneş Tanrı ışığı gibi, göğüslüm, bilgem;
güzel, asîl Tanrım, şöhretlim, koruyucum,
güzel asîl Tanrım, burkanım, bulunmazım.
ŞİİR (2)
************
Şiirin orjinali şöyle :
Şiirin bugünkü dilimize çevrilişi de şöyle :
1
A................................
emsâlsiz sevgili..............
sevgili canım..................
5
Yavuklumu düşünüp, hasret çekiyorum;
hasret çektikçe, kaşı güzelim,
kavuşmak istiyorum.
Öz sevgilimi düşünüyorum;
düşünüp-düşünüp ........... durdukça,
sevgilimi öpmek istiyorum!
10
Gideyim desem, güzel sevgilim,
gidemiyorum da;
merhametlim.
15
Gireyim desem, küçücüğüm,
giremiyorum da;
anber, misk kokulum.
Nurlu Tanrılar buyursun;
yumuşak huylum ile
birleşerek, bir daha ayrılmayalım.
20
Kudretli melekler kuvvet versin;
gözü karam ile
güle-güle oturalım.
Evet işte, Türk Şiir tarihinin bilinen eski şairinden iki şiir. Bunlardan ikincisi de bilinen en eski aşk şiiri.
Reşit Rahmeti ARAT, Türk Tarih Kurumu'nca 2007 yılında 4. Baskısı yayınlanan "Eski Türk Şiiri" isimli kitabında bu şiirler hakkında aynen şunları yazmıştır. :
Aynı şiirler hakkında;
Türk Dil Kurumu Yayınları arasında bulunan Türk Dili (Dil ve Edebiyat Dergisi)Türk Şiiri Özel sayısı-I, Eski Türk Şiiri isimli Sayı:409, Ocak 1986 da aynen şunlar ifade edilmektedir:
**************************
Evet,
ESKİ TÜRK ŞİİRİ dediğimizde İslâmiyet'i kabulümüzden önceki şiirimiz aklımıza gelmekte ve gelmelidir de.
Eski şiirimizin efsunlu kanatlarına baktığımızda, üçlük-dörtlük ve hattâ beşlik(beş mısradan oluşmuş), ancak çoğunluğu üçlük veya dörtlüklerden meydana gelen şiirlerle karşılaşırız. Fakat, burada en önemli husus, KAFİYENİN yeridir. Kopuzla şiir söylerken MISRA BAŞI KAFİYELER bizim yol göstericimizdi...BAŞ KAFİYE bir ünsüzden sonra gelen ünlü harf şeklinde (ba-ba//be-be//çe-çe vb)şeklinde, birinci ve ikinci mısraı tekrar eden şekilde oluşmuştu.
Bazen Çince bir kelime bile, Türkçe olarak nasıl okunuyorsa, okunduğu gibi yer alıyordu.
*
Son yıllarda yapılan araştırmalar, yeni bulgular da göstermektedir ki, eski şiirimizin mısralardaki hece sayılarını nakışlarken de, katı-tutucu ve kuralcı hareket etmemiş; ancak mutlaka kurallı olmuştur.