11/02/2015, 02:15
ÜÇGEN MÜÇGEN
Mustafa CEYLAN
*****************
Kendini şair zanneden manzumeci birisi, geçenlerde, bir sanal portalda, bizim GÜLCE' ye ÜÇGEN-MÜÇGEN'e benzeyen şeyler sözü ile alaya alıp makaraya sarmaya çalıştı. Şimdi o sözü, kendisi değil de, başkaları söylüyormuş gibi söyleyen manzumeci heccava ders vermenin zamanıdır ki aynı şekilde düşünen ham armut hececileri çıkarsa, bu yazıyı okusunlar da kopya ve taklit kafiyelerini sırtlayıp omuzlarına, çekilsinler kenara...
1-Türk şiirinin temellerine uzanalım. Bu ham hececiler, "koşma"dan başka "şiir türü"yazamayan zavallılar var ya, bunlar,
-Aprınçur Tigin
-Kül Tarkan
-Sungku Seli Tutung
-Ki-Ki
-Pratyaya-Şiiri
-Asıg Tutung
-Çısıya Tutung
-Kalim Keyşi
-Çuçu
-Yusuf Has Hâcip
isimlerini duymuş ve merak edip, bu şairler, hangi tür şiirleri, nasıl, hangi şekilde kaleme almışlardır diye hiç düşünmemişlerdir.
Kutadgu Bilig'den günümüze, Divan ü Lügât it Türk'ten iki binli yıllara akıp gelen çağıltılı şiiir ırmağında hele hele millî veznimiz hece hakkında hiç mi hiç kafa yormamışlardır. Bunlara Hiilmi Yavuz'un "ŞİİR KONTROL HAPI" ndan arada bir içirmek lâzım.
Gülce-Edebiyat Akımı'nın ÜÇGEN-YUNUSCA-GÜLCE ve TOKMAK ŞİİR TÜRLERİ'nde şiir-hece şiiri-dört bacaklı bir masa değildir. Ölçünün - hece sayısının sargıladığı tahta bacaklar atılmış, TÜRK ŞİİR TARİHİ' nin köklerine inilerek, Aprınçur Tigin ve Çuçu'dan el alınmıştır.
Ne mi yapılmıştır?
Bu ham armut hececilerinin karşı çıktığı, şaşkına dönüp bir türlü içlerine sindiremediği bir ŞİİR YAPILANIŞI ortaya konulmuştur.
Önce Türk Şiir tarihinden örnekler verelim.(Kaynak:ESKİ TÜRK ŞİİRİ-Türk Tarih Kurumu yayını-Reşit Rahmeti Arat, Ankara, 2007)
MANİ MUHİTİNDE YAZILAN ESERLER
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/siir_01.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/siir_03.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/siir_05.jpg">
Görüleceği gibi, hece sayısı tıpkı bizim edebî akımımıza adını veren GÜLCE-Gülce ya da japonların haikusu veya Anadolu mani geleneğinden "şınlama" ya benzeyen 5-7-5-7 ile başlayan bir şiir yapı taşı var. Evet, bugüne kadar ele geçirilen "en eski Türk manzumesi" bu. Ve bakınız hece sayısına hele. Şimdi o ham armut kafiye hamalının mosmor olan suratını görür gibi oluyorum.
Görüleceği gibi;
1 .Mısra-----5 Hece
2. Mısra-----7 Hece
3-Mısra-----5 Hece
4.Mısra-----7 Hece
5. Mısra----10 Hece
6.Mısra-----6 Hece
7. Mısra----6 Hece
8.Mısra-----6 Hece
9.Mısra-----7 Hece
10.Mısra----6 Hece
11.Mısra----3 Hece
12.Mısra----5 Hece
13.Mısra----6 Hece
14.Mısra----3 Hece
15.Mısra----3 Hece
16-Mısra----3 Hece
17.Mısra----5 Hece
18.Mısra----6 Hece
19.Mısra----3 Hece
20.Mısra----3 Hece
Evet işte bu...
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI' da bunu, bu şiir YAPI TAŞI'NI-ŞİİRİN MİMARİSİ'ni günümüz şairlerinin, ham armut hececiler dahil, anlayacağı hale getirerek, heceye TÜRK EDEBİYATI KÖKLERİNDEN ilhamla YENİ NEFES ALANLARI ortaya koymuştur.
Gittikçe azalan HECE sayısı, 5-7-5-7 ile başlangıç ve mısra tekrarları; bütün bunlar bizim ip uçlarımızdı.
GÜLCE-Gülce türü şiirde
-----5 Hece
-----7 Hece
-----5 Hece
-----7 Hece
-----5 Hece
-----7 Hece şeklinde bir şiir yapı taşı öneren;
GÜLCE-Yunusca şiir türü ile;
------6+5
------6+5
------6+5
------4+4 Hece şeklinde bir şiir yapı taşı öneren
GÜLCE-Üçgen şiir türü ile;
-------1 Hece
--------2 Hece
----------3
------------4
--------------5
----------------6
-------------------7
-------------------7
-----------------6
---------------5
------------4
----------3
------2
----1 Hece şeklinde bir şiir yapı taşı öneren;
GÜLCE-Tokmak şiir türünde ise;
-(4+4+5=13 Hece) -a
-(4+4+5=13 Hece) -b
-(4+4+5=13 Hece) -a
-(4+4+5=13 Hece) -b
-(4+4+5=13 Hece) -b
-(4+4+5=13 Hece) -b
....................................................(4+4+5=13 Hece) -b
*
-(6+6=12 Hece) -c
-(6+6=12 Hece) -d
-(6+6=12 Hece) -c
-(6+6=12 Hece) -d
-(6+6=12 Hece) -e
-(6+6=12 Hece) -e
................................................(6+6=12 Hece) -e
*
-(6+5=11 Hece) -f
-(6+5=11 Hece) -g
-(6+5=11 Hece) -f
-(6+5=11 hece) -g
-(6+5=11 Hece) -h
-(6+5=11 Hece) -h
............................................(6+5=11 Hece) -h
*
-(5+5=10 Hece) -ı
-(5+5=10 Hece) -k
-(5+5=10 Hece) -ı
-(5+5=10 Hece) -k
-(5+5=10 Hece) -m
-(5+5=10 Hece) -m
.......................................(5+5=10 Hece) .......m
*
-(4+5=9 Hece) -n
-(4+5=9 Hece) -o
-(4+5=9 Hece) -n
-(4+5=9 Hece) -o
-(4+5=9 Hece) -p
-(4+5=9 Hece) -p
...............................(4+5=9 Hece) ........p
Hece şeklinde bir şiir yapı taşı öneren;
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI, TÜRK ŞİİR TARİHİNİN KÖKLERİNDEN İLHAM VE HIZ ALMAKTADIR. Yani, bizim ham sofu heccav efendinin işaret buyurdukları gibi, öyle ÜÇGEN-MÜÇGEN değil, kökleri Milletimizin sinesine uzanan şiir yapı taşları önermiştir.
Meraklısına Türk Şiir tarihinin en eski HECE ŞİİRLERİNİN YAPILARINI KİTAPTAN AYNEN SUNALIM.Sunalım da, elleri ve yürekleri "zaç yağı" ile sıvanmış kişiler de belki heberdar olur da okurlar...
Buyurun efendim:
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_01.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_03.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_05.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_07.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_09.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_011.jpg">
Şu halde GÜLCE, önermiş olduğu YİĞİTCE şiir türü ile de HEM MISRA BAŞINDA VE HEM DE MISRA SONUNDA KAFİYE YAPILANIŞInı getirmiştir. Fuzuli, "Beni canımdan usandırdı, cefadan yâr usanmaz mı?" dediği mısra ORTASI şiir yapı taşını nasıl dokuduysa hem de ARUZ ile GÜLCE'miz mısra ortası, mısra çaprazına(ÇAPRAZLAMA VE TUĞRA şiir türünde)önermelerde bulunmuştur.
Gayri, öyle basma kalıp (yağladım-bağladım-ağladım-dağladım-sağladım)diye kafiyeleri yazıp, altına KARACOĞLAN'dan AŞIRMASYON bir uyak-ayak ile kafiye arkalarını emme-basma tulumbalar gibi doldurmanın dönemi bitti Böyle yapanlar şiirin ÇÖPLÜĞÜNDE şimdiden yererini hazırlayanlardır.
Evet yenilik, ama, şiir tarihimizin en eski köklerinden, en başarılı örneklerinden ilhamla... Üçgen-müçgen diye hafife alanlar, müçgenin geni bozuk saatinde yok olup gidenlerdir...
Ne mutlu GÜLCE'ye...
Ve
Ne mutlu GÜLCECİLERE
Mustafa CEYLAN
*****************
Kendini şair zanneden manzumeci birisi, geçenlerde, bir sanal portalda, bizim GÜLCE' ye ÜÇGEN-MÜÇGEN'e benzeyen şeyler sözü ile alaya alıp makaraya sarmaya çalıştı. Şimdi o sözü, kendisi değil de, başkaları söylüyormuş gibi söyleyen manzumeci heccava ders vermenin zamanıdır ki aynı şekilde düşünen ham armut hececileri çıkarsa, bu yazıyı okusunlar da kopya ve taklit kafiyelerini sırtlayıp omuzlarına, çekilsinler kenara...
1-Türk şiirinin temellerine uzanalım. Bu ham hececiler, "koşma"dan başka "şiir türü"yazamayan zavallılar var ya, bunlar,
-Aprınçur Tigin
-Kül Tarkan
-Sungku Seli Tutung
-Ki-Ki
-Pratyaya-Şiiri
-Asıg Tutung
-Çısıya Tutung
-Kalim Keyşi
-Çuçu
-Yusuf Has Hâcip
isimlerini duymuş ve merak edip, bu şairler, hangi tür şiirleri, nasıl, hangi şekilde kaleme almışlardır diye hiç düşünmemişlerdir.
Kutadgu Bilig'den günümüze, Divan ü Lügât it Türk'ten iki binli yıllara akıp gelen çağıltılı şiiir ırmağında hele hele millî veznimiz hece hakkında hiç mi hiç kafa yormamışlardır. Bunlara Hiilmi Yavuz'un "ŞİİR KONTROL HAPI" ndan arada bir içirmek lâzım.
Gülce-Edebiyat Akımı'nın ÜÇGEN-YUNUSCA-GÜLCE ve TOKMAK ŞİİR TÜRLERİ'nde şiir-hece şiiri-dört bacaklı bir masa değildir. Ölçünün - hece sayısının sargıladığı tahta bacaklar atılmış, TÜRK ŞİİR TARİHİ' nin köklerine inilerek, Aprınçur Tigin ve Çuçu'dan el alınmıştır.
Ne mi yapılmıştır?
Bu ham armut hececilerinin karşı çıktığı, şaşkına dönüp bir türlü içlerine sindiremediği bir ŞİİR YAPILANIŞI ortaya konulmuştur.
Önce Türk Şiir tarihinden örnekler verelim.(Kaynak:ESKİ TÜRK ŞİİRİ-Türk Tarih Kurumu yayını-Reşit Rahmeti Arat, Ankara, 2007)
MANİ MUHİTİNDE YAZILAN ESERLER
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/siir_01.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/siir_03.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/siir_05.jpg">
Görüleceği gibi, hece sayısı tıpkı bizim edebî akımımıza adını veren GÜLCE-Gülce ya da japonların haikusu veya Anadolu mani geleneğinden "şınlama" ya benzeyen 5-7-5-7 ile başlayan bir şiir yapı taşı var. Evet, bugüne kadar ele geçirilen "en eski Türk manzumesi" bu. Ve bakınız hece sayısına hele. Şimdi o ham armut kafiye hamalının mosmor olan suratını görür gibi oluyorum.
Görüleceği gibi;
1 .Mısra-----5 Hece
2. Mısra-----7 Hece
3-Mısra-----5 Hece
4.Mısra-----7 Hece
5. Mısra----10 Hece
6.Mısra-----6 Hece
7. Mısra----6 Hece
8.Mısra-----6 Hece
9.Mısra-----7 Hece
10.Mısra----6 Hece
11.Mısra----3 Hece
12.Mısra----5 Hece
13.Mısra----6 Hece
14.Mısra----3 Hece
15.Mısra----3 Hece
16-Mısra----3 Hece
17.Mısra----5 Hece
18.Mısra----6 Hece
19.Mısra----3 Hece
20.Mısra----3 Hece
Evet işte bu...
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI' da bunu, bu şiir YAPI TAŞI'NI-ŞİİRİN MİMARİSİ'ni günümüz şairlerinin, ham armut hececiler dahil, anlayacağı hale getirerek, heceye TÜRK EDEBİYATI KÖKLERİNDEN ilhamla YENİ NEFES ALANLARI ortaya koymuştur.
Gittikçe azalan HECE sayısı, 5-7-5-7 ile başlangıç ve mısra tekrarları; bütün bunlar bizim ip uçlarımızdı.
GÜLCE-Gülce türü şiirde
-----5 Hece
-----7 Hece
-----5 Hece
-----7 Hece
-----5 Hece
-----7 Hece şeklinde bir şiir yapı taşı öneren;
GÜLCE-Yunusca şiir türü ile;
------6+5
------6+5
------6+5
------4+4 Hece şeklinde bir şiir yapı taşı öneren
GÜLCE-Üçgen şiir türü ile;
-------1 Hece
--------2 Hece
----------3
------------4
--------------5
----------------6
-------------------7
-------------------7
-----------------6
---------------5
------------4
----------3
------2
----1 Hece şeklinde bir şiir yapı taşı öneren;
GÜLCE-Tokmak şiir türünde ise;
-(4+4+5=13 Hece) -a
-(4+4+5=13 Hece) -b
-(4+4+5=13 Hece) -a
-(4+4+5=13 Hece) -b
-(4+4+5=13 Hece) -b
-(4+4+5=13 Hece) -b
....................................................(4+4+5=13 Hece) -b
*
-(6+6=12 Hece) -c
-(6+6=12 Hece) -d
-(6+6=12 Hece) -c
-(6+6=12 Hece) -d
-(6+6=12 Hece) -e
-(6+6=12 Hece) -e
................................................(6+6=12 Hece) -e
*
-(6+5=11 Hece) -f
-(6+5=11 Hece) -g
-(6+5=11 Hece) -f
-(6+5=11 hece) -g
-(6+5=11 Hece) -h
-(6+5=11 Hece) -h
............................................(6+5=11 Hece) -h
*
-(5+5=10 Hece) -ı
-(5+5=10 Hece) -k
-(5+5=10 Hece) -ı
-(5+5=10 Hece) -k
-(5+5=10 Hece) -m
-(5+5=10 Hece) -m
.......................................(5+5=10 Hece) .......m
*
-(4+5=9 Hece) -n
-(4+5=9 Hece) -o
-(4+5=9 Hece) -n
-(4+5=9 Hece) -o
-(4+5=9 Hece) -p
-(4+5=9 Hece) -p
...............................(4+5=9 Hece) ........p
Hece şeklinde bir şiir yapı taşı öneren;
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI, TÜRK ŞİİR TARİHİNİN KÖKLERİNDEN İLHAM VE HIZ ALMAKTADIR. Yani, bizim ham sofu heccav efendinin işaret buyurdukları gibi, öyle ÜÇGEN-MÜÇGEN değil, kökleri Milletimizin sinesine uzanan şiir yapı taşları önermiştir.
Meraklısına Türk Şiir tarihinin en eski HECE ŞİİRLERİNİN YAPILARINI KİTAPTAN AYNEN SUNALIM.Sunalım da, elleri ve yürekleri "zaç yağı" ile sıvanmış kişiler de belki heberdar olur da okurlar...
Buyurun efendim:
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_01.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_03.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_05.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_07.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_09.jpg">
<br>
<img src="http://www.gulceedebiyat.com/images/rahmeti_011.jpg">
Şu halde GÜLCE, önermiş olduğu YİĞİTCE şiir türü ile de HEM MISRA BAŞINDA VE HEM DE MISRA SONUNDA KAFİYE YAPILANIŞInı getirmiştir. Fuzuli, "Beni canımdan usandırdı, cefadan yâr usanmaz mı?" dediği mısra ORTASI şiir yapı taşını nasıl dokuduysa hem de ARUZ ile GÜLCE'miz mısra ortası, mısra çaprazına(ÇAPRAZLAMA VE TUĞRA şiir türünde)önermelerde bulunmuştur.
Gayri, öyle basma kalıp (yağladım-bağladım-ağladım-dağladım-sağladım)diye kafiyeleri yazıp, altına KARACOĞLAN'dan AŞIRMASYON bir uyak-ayak ile kafiye arkalarını emme-basma tulumbalar gibi doldurmanın dönemi bitti Böyle yapanlar şiirin ÇÖPLÜĞÜNDE şimdiden yererini hazırlayanlardır.
Evet yenilik, ama, şiir tarihimizin en eski köklerinden, en başarılı örneklerinden ilhamla... Üçgen-müçgen diye hafife alanlar, müçgenin geni bozuk saatinde yok olup gidenlerdir...
Ne mutlu GÜLCE'ye...
Ve
Ne mutlu GÜLCECİLERE