11/02/2015, 03:14
GENÇ KARDEŞİME ŞİİRE DAİR(1)ÖLÇÜ
Mustafa CEYLAN
************************
Kıymetli bir kardeşimden gelen mesaj şöyle:
(Ben henüz 7 aydır yazmaya çalışıyorum ara sıra biz gibi amatör kalemler için de egitici yazılar atarsanız çok sevinirim. Mesala kafama takılan en cok ve çogumuzun bilgisi olmadıgı hece ölcüsü ve serbest şiirde ölçü var mıdır? Şiirimizi neye göre yönlendirmeliyiz? Tarzımızı nasıl belirleriz? Şiirde tarz varmıdır?)
Evet,
Bu mesaj çok çok önemli bir mesaj. Bu mesajın içinde;
1-Şiirde Ölçü
2-Şiirde Tarz
3-Şiirde Hedef
Başlıklarını kapsayan sorular var.
Önce ŞİİRDE ÖLÇÜ konusunu ele alalım.
ŞİİRDE ÖLÇÜ
*************
Ölçü, ölçmekten gelir. Ölçü birimleri uzunluk, ağırlık, hacim, yoğunluk, basınça göre değişir. Bunlar her ne kadar kimya veya fizikin konuları ise de bence şiirin de konuları olabilmelidir. Nasıl mı?
Kısa kısa cevap vereyim.
UZUNLUK
***********
Şiir, dar alanda kelimelerle muhteşem dans etme sanatıdır. Öyle saatler süren-oldukça uzunca-dans etme saatinizi okuyucuların usanmadan takip etmeleri pek olanaklı değildir. O yüzden, hece şiirinde meselâ bana göre ideal dans 5 veya 6; enfazla 7 kıta olmalıdır. Peki 15-30 kıtalık şiir olmaz mı? Olur elbette. Destan türü özel çalışmalarda uzunluk önemli değildir, konunun anlatım esası vardır. Destanlarda, öyküsel şiirlerde detaylara kadar inilebilir.
Günümüz insanı vakit ve okuma fukarasıdır. Öyle, koskoca bir-iki sayfayı doldurmuş şiirin tamamını okumuyor. Şiirin bir başına, bir ortasına bakıyor, en son kıtayı kopyala yapıştır yoluyla, (aman ne güzel, yüreğine sağlık) deyip geçiyor.
O yüzden, uzun boylu şiirler doğarken ölen şiirlerdir.
Şiirin ana malzemesi kelimeler olduğundan, şiir kelime israfını sevmez. (Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur) kablinden, sanatkârane olmayan tekrarlar insanı bıktırır.
AĞIRLIK
*********
Konuşulan dil ile su gibi akan şiirlere âşığım ben. Onlarda kendimi, yüreğimi buluveririm. Leş gibi uyuyan, uyuklatan, esneten; kültürlü ve bilgiç desinler diye ARABÎ-FARİSÎ kelimelerle dokunan şiir ve entel-dantel desinler diye AVRUPAÎ-İNGİLİZCE vs dillerle dokunmuş şiirler, fazla ağırlığı olan, uykucu ve horultulu şiirlerdir. Okurken sıkılırım uykum gelir valla.
Şiir, okkalı olmalı. Ama, mesajı ile, edebî sanatı ile, lirik ve anlaşılır diliyle enfes olmalı.
Adamın birisi geçenlerde bana, (benim şiirimden ben de bi şey anlamıyorum. O halde ben başarılı şairim) demez mi? Şaşırdım kaldım.
İki yakasından tutup (kendine gel bre gafil!)diyecektim, gözlerinin içine baktım ve sustum...
HACİM
********
Şiirde HACİM, şiirin kapsama alanı ile kapasitesidir. Konusudur şiirin. Özüdür, içeriğiidir. Şiirin fizikî yapısından en ince kılcal damarına kadar uzanan ince ve derin yoldur. Konusuz şiir olur mu? Bence olmaz!
Şair, şiir yapısını ve şiirin çatısını çok iyi kurmalıdır. Çatı geniş olmalı ve her okuyanı içine alabilmeli. Kendine mıknatıs gibi okuyucuyu çekmeyen çatılar en küçük rüzgârda yıkılacak çatılara güvenemem ben.
Söylenmemişi söyleme sanatıdır şiir. Şiir yapısını orjinal yapan az-bakir kullanılmış kelimelerle, tamlamalar ve söylemlerdir. Şair, kelimeler kuyumcusudur. Kelimeleri şiir sanatının yükselmesinde gayet mahirane bir şekilde kullanmak gerekir.
Konuyu ele alış biçimi de önemlidir. Göz’ün olduğu yere kafamızda kulak veya dil olsaydı, insan ne hale gelirdi? Öyle değil mi? Şu halde, şiirin mimarisini-şiir yapısınıi, özünü, içeriğini iyi planlamak gerekir. Kelimeler şiir binasını yükseltmeli ama yerle yeksan etmemeli.
YOĞUNLUK
************
Şair, şiirini yayınlamadan evvel demlemli, dinlendirmeli. Şiir, şairin evlâdıdır. Evlâdınızın doğar doğmaz internet gibi bir ortamda yarışmaya sokulması asla iyi değildir. Onu biraz besleyin, beleyin, emzirin, büyütün, yürütün, öğretin... Sonra vakti gelince sokun yarışmaya. Ardınızdan koşan veya sizi hemen yayınla diye mecbur tutan birileri mi var?
Sonra;
Bakın şu edebiyat tarihine hele.
Ne kadar ünlü ve başarılı şair varsa, şiir evlatları ÇOK olan şairler değildir.
Geçenlerde bir delikanlı bana ( Hocam iki yıldır şiir yazıyorum üçbinden fazla şiirim var. Bunları nasıl kitap yaparım?) demez mi?
-Üç binden fazla şiir ha?
Şaşırdım gene...
Dedik ya, şiir şairin evlâdıdır diye. Düşünelim, çok çocuklu ailelerin durumunu. Pes valla!
Az, öz ve kalıcı olan güzeldir...
BASINÇ
*******
Şiirin etkileme oranı ve tekniği "basınç" konumuzu teşkil eder. Şiiriniz ne kadar etkili, okuyanı sarıp sarmalyıp, alıp kendi sinesine mi götürüyor veya sizden-kaleminizden uzaklaştırıyor mu?
Gece bekçisinden, profesöre kadar herkes, her kesim şiirinizden hoşlanmış mı? Yoksa, şiirinizden uzaklara kaçmışlar mı? İşte buna bakacaksın. Şiirini unutulmaz yapacak insanlardır. Toz tutmuş kütüphanelerin tozlu raflarında trilyonlarca unutulmuş şiirler var, şiir kitapları var. Şöyle say bakalım aklındaki şairleri veya sende kalan şiir başlıklarını desem, bel ki en fazla 5 veya 10 şair adı ve şiir başlığı diyebilirsiniz. Şu halde, etkili olan ve unutulmaz mısralar arasına giren şiirler kaleme alınımlaıdır.
Neyse,
Gelelim ÖLÇÜ’ye...
1-Aruz
2-Hece
3-Serbest
olmak üzere 3 tür temelimiz var. Bu 3 temelin üçü de ÖLÇÜ’ye dayanır.
Aruz, kendine özgü kalıplarla, sesin raksıyla oluşur.
Hece, eskilerin parmak hesabı dediği hece sayısına göre oluşmuş kalıplardan oluşur.
Serbest...
İşte mesele burada.
Serbest şiirin kendisi serbestliğin içinde kendi ölçüsünü, kendi veznini getirir. Yani, her serbest şiirin ayrı bir vezni vardır. Öyle bir paragraflık cümle kuruluşlarını makasla dilediğin yerden kesip alt alta yazmak değildir serbest şiir. Serbest şiir, aruz ve hecenin tüm imkânlarından faydalanır. İç âhenk için hecenin kafiyelerini, rediflerini; aruzun ses oyunlarını da kullanır. O yüzden, bana göre serbest şiir yazmak en zorudur.
Ölçüsüzlük, sonsuzluk ve sınırsızlık değildir. Ölçüsüszlük de bir ölçüdür. Ölçüsüzülük ölçüsüdür. Şiir insan içindir. Sınırsızlık söylemde, ama toplumsal doku ve insan ölçütünü hiçe saymadan; saygı göstererek...
Mustafa CEYLAN
************************
Kıymetli bir kardeşimden gelen mesaj şöyle:
(Ben henüz 7 aydır yazmaya çalışıyorum ara sıra biz gibi amatör kalemler için de egitici yazılar atarsanız çok sevinirim. Mesala kafama takılan en cok ve çogumuzun bilgisi olmadıgı hece ölcüsü ve serbest şiirde ölçü var mıdır? Şiirimizi neye göre yönlendirmeliyiz? Tarzımızı nasıl belirleriz? Şiirde tarz varmıdır?)
Evet,
Bu mesaj çok çok önemli bir mesaj. Bu mesajın içinde;
1-Şiirde Ölçü
2-Şiirde Tarz
3-Şiirde Hedef
Başlıklarını kapsayan sorular var.
Önce ŞİİRDE ÖLÇÜ konusunu ele alalım.
ŞİİRDE ÖLÇÜ
*************
Ölçü, ölçmekten gelir. Ölçü birimleri uzunluk, ağırlık, hacim, yoğunluk, basınça göre değişir. Bunlar her ne kadar kimya veya fizikin konuları ise de bence şiirin de konuları olabilmelidir. Nasıl mı?
Kısa kısa cevap vereyim.
UZUNLUK
***********
Şiir, dar alanda kelimelerle muhteşem dans etme sanatıdır. Öyle saatler süren-oldukça uzunca-dans etme saatinizi okuyucuların usanmadan takip etmeleri pek olanaklı değildir. O yüzden, hece şiirinde meselâ bana göre ideal dans 5 veya 6; enfazla 7 kıta olmalıdır. Peki 15-30 kıtalık şiir olmaz mı? Olur elbette. Destan türü özel çalışmalarda uzunluk önemli değildir, konunun anlatım esası vardır. Destanlarda, öyküsel şiirlerde detaylara kadar inilebilir.
Günümüz insanı vakit ve okuma fukarasıdır. Öyle, koskoca bir-iki sayfayı doldurmuş şiirin tamamını okumuyor. Şiirin bir başına, bir ortasına bakıyor, en son kıtayı kopyala yapıştır yoluyla, (aman ne güzel, yüreğine sağlık) deyip geçiyor.
O yüzden, uzun boylu şiirler doğarken ölen şiirlerdir.
Şiirin ana malzemesi kelimeler olduğundan, şiir kelime israfını sevmez. (Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur) kablinden, sanatkârane olmayan tekrarlar insanı bıktırır.
AĞIRLIK
*********
Konuşulan dil ile su gibi akan şiirlere âşığım ben. Onlarda kendimi, yüreğimi buluveririm. Leş gibi uyuyan, uyuklatan, esneten; kültürlü ve bilgiç desinler diye ARABÎ-FARİSÎ kelimelerle dokunan şiir ve entel-dantel desinler diye AVRUPAÎ-İNGİLİZCE vs dillerle dokunmuş şiirler, fazla ağırlığı olan, uykucu ve horultulu şiirlerdir. Okurken sıkılırım uykum gelir valla.
Şiir, okkalı olmalı. Ama, mesajı ile, edebî sanatı ile, lirik ve anlaşılır diliyle enfes olmalı.
Adamın birisi geçenlerde bana, (benim şiirimden ben de bi şey anlamıyorum. O halde ben başarılı şairim) demez mi? Şaşırdım kaldım.
İki yakasından tutup (kendine gel bre gafil!)diyecektim, gözlerinin içine baktım ve sustum...
HACİM
********
Şiirde HACİM, şiirin kapsama alanı ile kapasitesidir. Konusudur şiirin. Özüdür, içeriğiidir. Şiirin fizikî yapısından en ince kılcal damarına kadar uzanan ince ve derin yoldur. Konusuz şiir olur mu? Bence olmaz!
Şair, şiir yapısını ve şiirin çatısını çok iyi kurmalıdır. Çatı geniş olmalı ve her okuyanı içine alabilmeli. Kendine mıknatıs gibi okuyucuyu çekmeyen çatılar en küçük rüzgârda yıkılacak çatılara güvenemem ben.
Söylenmemişi söyleme sanatıdır şiir. Şiir yapısını orjinal yapan az-bakir kullanılmış kelimelerle, tamlamalar ve söylemlerdir. Şair, kelimeler kuyumcusudur. Kelimeleri şiir sanatının yükselmesinde gayet mahirane bir şekilde kullanmak gerekir.
Konuyu ele alış biçimi de önemlidir. Göz’ün olduğu yere kafamızda kulak veya dil olsaydı, insan ne hale gelirdi? Öyle değil mi? Şu halde, şiirin mimarisini-şiir yapısınıi, özünü, içeriğini iyi planlamak gerekir. Kelimeler şiir binasını yükseltmeli ama yerle yeksan etmemeli.
YOĞUNLUK
************
Şair, şiirini yayınlamadan evvel demlemli, dinlendirmeli. Şiir, şairin evlâdıdır. Evlâdınızın doğar doğmaz internet gibi bir ortamda yarışmaya sokulması asla iyi değildir. Onu biraz besleyin, beleyin, emzirin, büyütün, yürütün, öğretin... Sonra vakti gelince sokun yarışmaya. Ardınızdan koşan veya sizi hemen yayınla diye mecbur tutan birileri mi var?
Sonra;
Bakın şu edebiyat tarihine hele.
Ne kadar ünlü ve başarılı şair varsa, şiir evlatları ÇOK olan şairler değildir.
Geçenlerde bir delikanlı bana ( Hocam iki yıldır şiir yazıyorum üçbinden fazla şiirim var. Bunları nasıl kitap yaparım?) demez mi?
-Üç binden fazla şiir ha?
Şaşırdım gene...
Dedik ya, şiir şairin evlâdıdır diye. Düşünelim, çok çocuklu ailelerin durumunu. Pes valla!
Az, öz ve kalıcı olan güzeldir...
BASINÇ
*******
Şiirin etkileme oranı ve tekniği "basınç" konumuzu teşkil eder. Şiiriniz ne kadar etkili, okuyanı sarıp sarmalyıp, alıp kendi sinesine mi götürüyor veya sizden-kaleminizden uzaklaştırıyor mu?
Gece bekçisinden, profesöre kadar herkes, her kesim şiirinizden hoşlanmış mı? Yoksa, şiirinizden uzaklara kaçmışlar mı? İşte buna bakacaksın. Şiirini unutulmaz yapacak insanlardır. Toz tutmuş kütüphanelerin tozlu raflarında trilyonlarca unutulmuş şiirler var, şiir kitapları var. Şöyle say bakalım aklındaki şairleri veya sende kalan şiir başlıklarını desem, bel ki en fazla 5 veya 10 şair adı ve şiir başlığı diyebilirsiniz. Şu halde, etkili olan ve unutulmaz mısralar arasına giren şiirler kaleme alınımlaıdır.
Neyse,
Gelelim ÖLÇÜ’ye...
1-Aruz
2-Hece
3-Serbest
olmak üzere 3 tür temelimiz var. Bu 3 temelin üçü de ÖLÇÜ’ye dayanır.
Aruz, kendine özgü kalıplarla, sesin raksıyla oluşur.
Hece, eskilerin parmak hesabı dediği hece sayısına göre oluşmuş kalıplardan oluşur.
Serbest...
İşte mesele burada.
Serbest şiirin kendisi serbestliğin içinde kendi ölçüsünü, kendi veznini getirir. Yani, her serbest şiirin ayrı bir vezni vardır. Öyle bir paragraflık cümle kuruluşlarını makasla dilediğin yerden kesip alt alta yazmak değildir serbest şiir. Serbest şiir, aruz ve hecenin tüm imkânlarından faydalanır. İç âhenk için hecenin kafiyelerini, rediflerini; aruzun ses oyunlarını da kullanır. O yüzden, bana göre serbest şiir yazmak en zorudur.
Ölçüsüzlük, sonsuzluk ve sınırsızlık değildir. Ölçüsüszlük de bir ölçüdür. Ölçüsüzülük ölçüsüdür. Şiir insan içindir. Sınırsızlık söylemde, ama toplumsal doku ve insan ölçütünü hiçe saymadan; saygı göstererek...