11/02/2015, 03:47
NE OLDUM DELİSİ
11/09/2011
Mustafa CEYLAN
**************
Dilerim hiç kimse, "Ne oldum delisi" olmasın.
Günümüz Türk şiir dünyası, internetin de getirdiği kolaylıklarla, toz duman içerisindedir. Usta-Çırak ilişkisi yok olduğu gibi, yıllarını şiire ve şaire hizmet yolunda harcamış şairlere, "yaşına hürmeten" de olsa maalesef bir saygıyı dahi çok gören, "şiirimsileri ve kafiye yığınlarını" şiir diye ısıtıp ısıtıp meydana süren ve kendisini dünyanın en iyi-en başarılı şairi olarak gören şairlerin çıkardığı gürültüyle, curcunayla dolu internet. Aynadan yansıyan bu manzara hiç de hoş değil.(Elbette istisnalar var. Onları bir başka yazımızda konu edeceğiz)
*
Şiire ve şaire saygısı olmayan onbinlerce internet sitesinde kopyala yapıştır yoluyla, şairlerimizin emekleri, yürek sesleri heba edilmekte, telif hakları yasası ayaklar altına alınmaktadır. Çoğu internet sitesi, ya şiirin altında şairinin adına yer vermemekte veya şiir hırsızlarının uyduruk rumuz ve isimleri bulunmaktadır.
Allah'tan ki, "DİYARDANDİYARA" gibi bir elin beş parmağını geçmeyen sayıda gerçek şiire ve şaire hizmet eden, şiiri ciddiye alan ve emeğe saygı gösteren siteler yayındalar...
*
Ya biz yanlış zamanda geldik dünyaya, ya da zamanın kendisi yanlış. İnsanlara bakıyorum, bu kadar yamuk ve prizmatik olamazlar, olmamalı diyorum.
Şiire başlayalı birkaç sene olmuş, adam diyor ki 3.000 aadet şiirim var. Hayret ediyorum! Tam 45 yılda topu topu 250 veya 300 civarında şiir yazabilmişimdir, tabii ki onlara da "şiir" denirse. Zaten kendime hiç bir zaman "şair" diyemedim ki.
Şiir makinası - şiirmatik- gibi mübârek. Hececi ise taktiği "doldur boşalt", yani, önce KARACOĞ'LAN dan, KARAKOÇ'dan aşırma kafiyeler ve uyak, sonra, o kafiyelerin arakasını dilediğince, PARMAK HESABIYLA doldur babam doldur. Resmen ve alenen şiir bağırıyor "ben kopyayım, ben aşırmasyonum" diye. Tabii ki böyle olursa iki senede 3.000 şiir yazarsın. Önemli olan o yazılanlar şiir mi?
Daha doğmadan, daha gün ışığına çıkmadan ölen nice "posa" şiirler var.. Ah ki ah!!! İnterneti "şiir çöplüğü" haline getiren, bu kopyacılar, bu ruhsuzlar, bu şiir hırsızlarıdır.
Bir başkası da;
Serbest yazıyor ya, bir nesir paragrafını makasla dilediği yerden kesip alt alta sıralayıp, "al sana şiir" demiyor mu, çıldıracağımı sanıyorum.
*
Ne kadar söylersek söyleyelim, ne kadar yazarsak yazalım; dolaylı veya direkt belirtirsek belirtelim, bu "bizim sağırlar", kendilerine "yaşa-varol-yüreğine sağlık"çı bir kaç kişi de buldular mı, değmen gitsin, yanlarına bile varamazsınız, burunları bulutlar arasındadır.
Oysa şiir...
Oysa güzeller güzeli şiir... Edep'ten kaynaklanan bir edebî eserdir ki şair önce kendini bilmelidir. Şiir adına şiire ihaneti kabullenemiyorum bir türlü...
*
Rahmetli Hocam Ahmet Muhip Dranas ve Ahmet Tufan Şentürk'le 1970-1975 li yıllarda "şiir ve şair davranışları" üstüne çok sohbetlerim olduğundan; o ustaların tabiri caizse "rahle-i tedrisleri"nden geçtiğimizden beri, ışık olmaya, yol olmaya, pervane veya turap olmaya çabalamışızdır.
Bana, "işte şiirim, acımasızca eleştirmenizi bekliyorum" diyen bir şair gördüm mü, işte gerçek "kahraman", işte geleceğin şairi ve işte has şiirin gerçek emekçisi diyorum.
Üstadlarımıza asla "SEN veya Adıyla hitap etmedik", edemezdik de. o "otur" demedikten sonra da yanında rahatça oturamazdık. Haftada bir gün, o da bir saatlik şiir programı olan TRT-radyosunu kaç saat beklediğimi ve hocalarıma rapor verdiğimi hatırlıyorum.
"Ben-ben-ben" demeyeceksin, "biz" olmanın efsunkâr ikliminde yunup arınacaksın oğul derlerdi.
Şimdi öyle mi?
Şimdi ki zamana bakın, toz duman.
Evet, "şiirde birincilik münhaldir" ve son şiir daha yazılmamıştır. Fakat, temellerinde saygı, sevgi ve kardeşlik olmayan, "benlik gömleği" nden vaz geçmemiş, taş katılığında davranış, söz ve aşırmasyon, taklitle şiir-mısra söylem ve işçiliğinin "kalıcı" olamayacağını da bildirmezsek olmaz.
*
Kişioğlu, "ne oldum" dememeli, "ne olacağım demeli.
Şair, bin yıl sonra da şiiriyle yaşama kaygısını sürekli taşımalı.
*
Geçenlerde birisine de, "iyi gidiyorsun", "devam" dedik. Keşke demeseydik. Ne oldum delisi olup çıkıverdi. Önceleri saygı göstererek "hocam" filan diyordu, aldı ya, azcık övgüyü, üç gün sonra bana adımla "Mustafa bey" demeye başlamaz mı? Şaşırıp kalmıştım. Benim şahsıma yapılan kimbilir daha kimlere yapılmakta. insanoğlunun "ne oldum delisi" olması kadar kötü bir şey olamaz!
Dünya fani. Söz uçar, yazı kalır. İğne deliğinden sonsuz kâinatı göremeyen, değirmen taşının arasından geçemeyen buğday "ham" dır.
Dolgun başaklar gibi, doldukça eğilmeli başı şairin. Doldukça mızrak yutmuş zürafa gibi burnunu dikmemeli havaya.
*
Neyse,
Sonuç olarak, dostluk, barış ve sevgi temellerinden yoksun kalemlerden çıkan hiç bir eser geleceğe kalamaz.
*
Bir başka konuda buluşmak umuduyla, esen kalınız.
11/09/2011
Mustafa CEYLAN
**************
Dilerim hiç kimse, "Ne oldum delisi" olmasın.
Günümüz Türk şiir dünyası, internetin de getirdiği kolaylıklarla, toz duman içerisindedir. Usta-Çırak ilişkisi yok olduğu gibi, yıllarını şiire ve şaire hizmet yolunda harcamış şairlere, "yaşına hürmeten" de olsa maalesef bir saygıyı dahi çok gören, "şiirimsileri ve kafiye yığınlarını" şiir diye ısıtıp ısıtıp meydana süren ve kendisini dünyanın en iyi-en başarılı şairi olarak gören şairlerin çıkardığı gürültüyle, curcunayla dolu internet. Aynadan yansıyan bu manzara hiç de hoş değil.(Elbette istisnalar var. Onları bir başka yazımızda konu edeceğiz)
*
Şiire ve şaire saygısı olmayan onbinlerce internet sitesinde kopyala yapıştır yoluyla, şairlerimizin emekleri, yürek sesleri heba edilmekte, telif hakları yasası ayaklar altına alınmaktadır. Çoğu internet sitesi, ya şiirin altında şairinin adına yer vermemekte veya şiir hırsızlarının uyduruk rumuz ve isimleri bulunmaktadır.
Allah'tan ki, "DİYARDANDİYARA" gibi bir elin beş parmağını geçmeyen sayıda gerçek şiire ve şaire hizmet eden, şiiri ciddiye alan ve emeğe saygı gösteren siteler yayındalar...
*
Ya biz yanlış zamanda geldik dünyaya, ya da zamanın kendisi yanlış. İnsanlara bakıyorum, bu kadar yamuk ve prizmatik olamazlar, olmamalı diyorum.
Şiire başlayalı birkaç sene olmuş, adam diyor ki 3.000 aadet şiirim var. Hayret ediyorum! Tam 45 yılda topu topu 250 veya 300 civarında şiir yazabilmişimdir, tabii ki onlara da "şiir" denirse. Zaten kendime hiç bir zaman "şair" diyemedim ki.
Şiir makinası - şiirmatik- gibi mübârek. Hececi ise taktiği "doldur boşalt", yani, önce KARACOĞ'LAN dan, KARAKOÇ'dan aşırma kafiyeler ve uyak, sonra, o kafiyelerin arakasını dilediğince, PARMAK HESABIYLA doldur babam doldur. Resmen ve alenen şiir bağırıyor "ben kopyayım, ben aşırmasyonum" diye. Tabii ki böyle olursa iki senede 3.000 şiir yazarsın. Önemli olan o yazılanlar şiir mi?
Daha doğmadan, daha gün ışığına çıkmadan ölen nice "posa" şiirler var.. Ah ki ah!!! İnterneti "şiir çöplüğü" haline getiren, bu kopyacılar, bu ruhsuzlar, bu şiir hırsızlarıdır.
Bir başkası da;
Serbest yazıyor ya, bir nesir paragrafını makasla dilediği yerden kesip alt alta sıralayıp, "al sana şiir" demiyor mu, çıldıracağımı sanıyorum.
*
Ne kadar söylersek söyleyelim, ne kadar yazarsak yazalım; dolaylı veya direkt belirtirsek belirtelim, bu "bizim sağırlar", kendilerine "yaşa-varol-yüreğine sağlık"çı bir kaç kişi de buldular mı, değmen gitsin, yanlarına bile varamazsınız, burunları bulutlar arasındadır.
Oysa şiir...
Oysa güzeller güzeli şiir... Edep'ten kaynaklanan bir edebî eserdir ki şair önce kendini bilmelidir. Şiir adına şiire ihaneti kabullenemiyorum bir türlü...
*
Rahmetli Hocam Ahmet Muhip Dranas ve Ahmet Tufan Şentürk'le 1970-1975 li yıllarda "şiir ve şair davranışları" üstüne çok sohbetlerim olduğundan; o ustaların tabiri caizse "rahle-i tedrisleri"nden geçtiğimizden beri, ışık olmaya, yol olmaya, pervane veya turap olmaya çabalamışızdır.
Bana, "işte şiirim, acımasızca eleştirmenizi bekliyorum" diyen bir şair gördüm mü, işte gerçek "kahraman", işte geleceğin şairi ve işte has şiirin gerçek emekçisi diyorum.
Üstadlarımıza asla "SEN veya Adıyla hitap etmedik", edemezdik de. o "otur" demedikten sonra da yanında rahatça oturamazdık. Haftada bir gün, o da bir saatlik şiir programı olan TRT-radyosunu kaç saat beklediğimi ve hocalarıma rapor verdiğimi hatırlıyorum.
"Ben-ben-ben" demeyeceksin, "biz" olmanın efsunkâr ikliminde yunup arınacaksın oğul derlerdi.
Şimdi öyle mi?
Şimdi ki zamana bakın, toz duman.
Evet, "şiirde birincilik münhaldir" ve son şiir daha yazılmamıştır. Fakat, temellerinde saygı, sevgi ve kardeşlik olmayan, "benlik gömleği" nden vaz geçmemiş, taş katılığında davranış, söz ve aşırmasyon, taklitle şiir-mısra söylem ve işçiliğinin "kalıcı" olamayacağını da bildirmezsek olmaz.
*
Kişioğlu, "ne oldum" dememeli, "ne olacağım demeli.
Şair, bin yıl sonra da şiiriyle yaşama kaygısını sürekli taşımalı.
*
Geçenlerde birisine de, "iyi gidiyorsun", "devam" dedik. Keşke demeseydik. Ne oldum delisi olup çıkıverdi. Önceleri saygı göstererek "hocam" filan diyordu, aldı ya, azcık övgüyü, üç gün sonra bana adımla "Mustafa bey" demeye başlamaz mı? Şaşırıp kalmıştım. Benim şahsıma yapılan kimbilir daha kimlere yapılmakta. insanoğlunun "ne oldum delisi" olması kadar kötü bir şey olamaz!
Dünya fani. Söz uçar, yazı kalır. İğne deliğinden sonsuz kâinatı göremeyen, değirmen taşının arasından geçemeyen buğday "ham" dır.
Dolgun başaklar gibi, doldukça eğilmeli başı şairin. Doldukça mızrak yutmuş zürafa gibi burnunu dikmemeli havaya.
*
Neyse,
Sonuç olarak, dostluk, barış ve sevgi temellerinden yoksun kalemlerden çıkan hiç bir eser geleceğe kalamaz.
*
Bir başka konuda buluşmak umuduyla, esen kalınız.