11/02/2015, 16:21
ENVER ÖZÇAĞLAYAN'IN "HAYÂL BAHÇELERİ" ŞİİRİ ÜZERİNE
Mustafa CEYLAN
HAYÂL BAHÇELERİ
Gelecek de gelecek bir gün zaman içinde
Hangi zamana bağlı bilmem ki kaderimiz?
O zaman nerededir; nasıl hangi biçimde
Rastlayacak ömrün de, bitecek kederimiz?
Öyle bir devr başlasın, orda mutlu olalım
Gam, keder sona ersin, bahar sarsın dört yanı
Hayâl bahçelerinde Cennete kavuşalım
Geçmiş de, gelecek de olsun hep birer anı...
20.07.2012
Fatih-İST.
Enver Özçağlayan
---------------------------------------------
MustafaCeylan - 04.08.2012 23:03 Yorum
Öteler de Haşim'in "ideler âlemi" var bizi bekleyen veya ufuk çizgisinin öte yanında, ahiret misal bir hayâl âlemi var ki gönlümüzce her bir şeyi... O, evet O, bizi beklemekte.
Bunun sebebi, bu dünyanın fâniliği ve fenalığından. Bunun sebebi, ateşler içinde yanıp kavuran maddenin sıkıcılığından; manânın sonsuzluğa çağrısından, öyle bir çağrı ki pamuksu, sevgi dolu...
Kilidini kırıp dış kapının, yürek apartmanında binlerce kapıyı açıp, içimin içindeki kenti dolaşabilsem ah...
Pörsüyen anı, eskimiş dünü bir torbaya koyup, anılar çekmecesinin içine kilitleyip yarınların bitimsiz renk harmanında savrulabilsem ve o harman gönlümce oluşabilse ruhumun en dibindeki uçsuz bucaksız düzlükte...
Keder ve kader. Bu dünyanın işi. Bu dünya, bu devir, bu deli takvim, bu zembereği pas tutmuş saatbaz' ın oyuncağı işte. Bu fânilik gömleği giyinmiş gölgeler âlemi. Eflâtun'un mağarasında gölgeler var, ömür gölgeleri eğri büğrü karanlık dehlizlerinde mağaranın, ışığa hasret, nura meftun. Hem kendisi, hem mağara ve hem de an aydınlanacak, yanıverse, ölümsüzlük ve sonsuzluk ışığı...
Öteye, öte âleme geçmeden evvel, bu yalan, bu geçici maddeler âleminde yeniden yeni, eskimeyecek bir dünya kuruversek. Kurulamaz mı yani? Rabb'im isterse neler olmaz ki? Bir anda elem, acı, gam- keder sona erer, bir anda biter kışlar, gider zemheri ve esiverir bahar yeli bir seher vaktine, geliverir bahar öyle değil mi?
Offf be ustam offf!!!
Duman etti beni, bu iki kıta...
İkibin kıtanın bombardımanı altında kaldım.
En iyisi şu son kıtayı bir daha okuyup, sırrı aralamak oradan :
((Öyle bir devr başlasın, orda mutlu olalım
Gam, keder sona ersin, bahar sarsın dört yanı
Hayâl bahçelerinde Cennete kavuşalım
Geçmiş de, gelecek de olsun hep birer anı... ))
*
Tebrikler...
Teşekkürler...
------------------------------------
Aksakal - 04.08.2012 23:48
Günün birinde zamanının meşhur muharrirlerinde Burhan Felek evine gitmek üzere Kadıköy Vapuruna binmiş, güvertedeki bir kanepeye de oturarak safalı safalı kısa bir yolculuk yapıyormuş.Bu sırada karşısında üç delikanlı bitivermiş ve kendisine, ellerindeki Dünya Gazetesini sallıyarak;" Beyefendi beyefendi, siz hiç kendi yazdığınız makaleyi de okumaz mısınız?" diye, kaba bir uslûpla soru sormuşlar. Yaşlı muharrir bakmış ki cevap verirse keyfi kaçacak; şu onlara şu karşılığı vermiş: "Evet çocuklar, ben yazarım yazar, okumam..." Evet Mustafa Bey,her yazarın mutlaka şu veya bu şekilde okuyucu kitlesi olur. Ben de sizin yazdıklarınızı, kitlesel değil ama, münferiden fakat teenni ile, korka korka okudum. Her kelimenin hece aralarında bir yerlere nazikâne sıkıştırılmış hatalar mecmuası aradım ve keyfimin kaçacağı anı bekledim.Neyse düşündüğüm olmadı şükür de, yazınızın sonunda rahat bir nefes aldım.Zahmetinize çok teşekkür ediyor, hayırlı, sağlık dolu geceler diliyorum. Selamlarımla... Enver Özçağlayan (Aksakal)
Mustafa CEYLAN
HAYÂL BAHÇELERİ
Gelecek de gelecek bir gün zaman içinde
Hangi zamana bağlı bilmem ki kaderimiz?
O zaman nerededir; nasıl hangi biçimde
Rastlayacak ömrün de, bitecek kederimiz?
Öyle bir devr başlasın, orda mutlu olalım
Gam, keder sona ersin, bahar sarsın dört yanı
Hayâl bahçelerinde Cennete kavuşalım
Geçmiş de, gelecek de olsun hep birer anı...
20.07.2012
Fatih-İST.
Enver Özçağlayan
---------------------------------------------
MustafaCeylan - 04.08.2012 23:03 Yorum
Öteler de Haşim'in "ideler âlemi" var bizi bekleyen veya ufuk çizgisinin öte yanında, ahiret misal bir hayâl âlemi var ki gönlümüzce her bir şeyi... O, evet O, bizi beklemekte.
Bunun sebebi, bu dünyanın fâniliği ve fenalığından. Bunun sebebi, ateşler içinde yanıp kavuran maddenin sıkıcılığından; manânın sonsuzluğa çağrısından, öyle bir çağrı ki pamuksu, sevgi dolu...
Kilidini kırıp dış kapının, yürek apartmanında binlerce kapıyı açıp, içimin içindeki kenti dolaşabilsem ah...
Pörsüyen anı, eskimiş dünü bir torbaya koyup, anılar çekmecesinin içine kilitleyip yarınların bitimsiz renk harmanında savrulabilsem ve o harman gönlümce oluşabilse ruhumun en dibindeki uçsuz bucaksız düzlükte...
Keder ve kader. Bu dünyanın işi. Bu dünya, bu devir, bu deli takvim, bu zembereği pas tutmuş saatbaz' ın oyuncağı işte. Bu fânilik gömleği giyinmiş gölgeler âlemi. Eflâtun'un mağarasında gölgeler var, ömür gölgeleri eğri büğrü karanlık dehlizlerinde mağaranın, ışığa hasret, nura meftun. Hem kendisi, hem mağara ve hem de an aydınlanacak, yanıverse, ölümsüzlük ve sonsuzluk ışığı...
Öteye, öte âleme geçmeden evvel, bu yalan, bu geçici maddeler âleminde yeniden yeni, eskimeyecek bir dünya kuruversek. Kurulamaz mı yani? Rabb'im isterse neler olmaz ki? Bir anda elem, acı, gam- keder sona erer, bir anda biter kışlar, gider zemheri ve esiverir bahar yeli bir seher vaktine, geliverir bahar öyle değil mi?
Offf be ustam offf!!!
Duman etti beni, bu iki kıta...
İkibin kıtanın bombardımanı altında kaldım.
En iyisi şu son kıtayı bir daha okuyup, sırrı aralamak oradan :
((Öyle bir devr başlasın, orda mutlu olalım
Gam, keder sona ersin, bahar sarsın dört yanı
Hayâl bahçelerinde Cennete kavuşalım
Geçmiş de, gelecek de olsun hep birer anı... ))
*
Tebrikler...
Teşekkürler...
------------------------------------
Aksakal - 04.08.2012 23:48
Günün birinde zamanının meşhur muharrirlerinde Burhan Felek evine gitmek üzere Kadıköy Vapuruna binmiş, güvertedeki bir kanepeye de oturarak safalı safalı kısa bir yolculuk yapıyormuş.Bu sırada karşısında üç delikanlı bitivermiş ve kendisine, ellerindeki Dünya Gazetesini sallıyarak;" Beyefendi beyefendi, siz hiç kendi yazdığınız makaleyi de okumaz mısınız?" diye, kaba bir uslûpla soru sormuşlar. Yaşlı muharrir bakmış ki cevap verirse keyfi kaçacak; şu onlara şu karşılığı vermiş: "Evet çocuklar, ben yazarım yazar, okumam..." Evet Mustafa Bey,her yazarın mutlaka şu veya bu şekilde okuyucu kitlesi olur. Ben de sizin yazdıklarınızı, kitlesel değil ama, münferiden fakat teenni ile, korka korka okudum. Her kelimenin hece aralarında bir yerlere nazikâne sıkıştırılmış hatalar mecmuası aradım ve keyfimin kaçacağı anı bekledim.Neyse düşündüğüm olmadı şükür de, yazınızın sonunda rahat bir nefes aldım.Zahmetinize çok teşekkür ediyor, hayırlı, sağlık dolu geceler diliyorum. Selamlarımla... Enver Özçağlayan (Aksakal)