11/02/2015, 16:26
ÇİĞDEM PARLAYÜKSEL'İN "GİDEREK EKSİLEN" ŞİİRİ ÜSTÜNE
Mustafa CEYLAN
Giderek Eksilen
bugün
bir kapı olsaydı yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine
hevesli
gökcümbüş çocukları gibi
mihrabı düşük sarı bir ay gölgesinde..
bugün
ayrım yapabilselerdi
öpüşmeyi seçerlerdi onlar
yani ok atan kan emiciler
tercih etmezlerdi bir avuç ölü toprağını
aşkın teriyle yıkanmış
başak tohumlarına
sulak dağ yollarında
dikili ağaçları olurdu belki muhtemel
ve
esmer
etine dolgun bir kadın güzelleştirirdi evlerini
güneşe mil çekerken örtüler
uzun fırçaları ile kuş resimleri çizerlerdi testilerine
hayatı yaşlı bir kedinin süt kabından
içerken
bugün
ellerini şıklatınca
şaibeli adamlar gelmezdi hırslarına yenik düşen
ön dişleri ile sırıtan mutlu çocuklar gelirdi
sofralarına
endirek bir söyleşi olmazdı böyle
henüz kimsenin ikilem duymadığı huzurlu bir yolda
giderek imkasızlaşmayan
hatta yanarak hatta kurşunlanarak bitmeyen
afrodizyak bir şiirin finali gibi etken
bir martı gibi yalnız
biraz umursamaz
biraz göç sancılı
bugün
bir kapı olsaydık yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine
Çiğdem Parlayüksel
------------------------------------------------
MustafaCeylan - 14.08.2012 16:46 Yorumum
Mükemmel bir şiir...
Önce tebriklerimizi, teşekkürlerimizi sunalım.
Sonra da bir iki hususu belirtelim :
1-Şiirin girişinde şair :
((bugün
bir kapı olsaydı yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine))
derken
şiirin finalinde
((bugün
bir kapı olsaydık yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine))
demektedir.
Evet sadece bir harf, burada (K)harfi, nasıl de derin anlam farklılığı ortaya koymakta. Tek harf deyip geçmemek lâzım. "Yıldızlara açılan kapı olsaydı, oradan gökcümbüş çocukları gibi, ulvî-Tanrısal düşlerimizi sunardık) demek ile (Yıldızlara açılan bir kapı olsaydık, düşelerimizi sererdik önlerine) demek... Offf ki of !... Doğrusu ben her ikisini de olmak isterdim. Çünkü, birinde GÖKCÜMBÜŞ çocuk olmak var, ötekinde olgunlaşmış ama, kendini yıldızlar için kapı yapan, daha doğrusu içinde TANRISAL-ULVİ-UHREVİ DÜŞLERLE YILDIZLAR DOLUSU BİR GÖK TAŞIYAN İNSAN olmak var... Birisi GÖKCÜMBÜŞ ÇOCUK, diğeri GÖKYÜZÜNÜ İÇİNDE TAŞIYAN-KEMALÂTA ULAŞMIŞ İNSAN... İşte tek (K) harfinin bana ihsas ettiği söylem bu. Bunu göremeyen göz, bu farkı bir KLAVYE AZİZLİĞİ-YAZIM HATASI olarak görebilir. Varsın o da öyle görsün, ama, ben müthiş farkı farkediverdim, o sebepledir offf çekişim.
2-Şiirin MİMARİ YAPISI , yani KURGU'su ilgi çekici. Şairin bir kelime cambazı olduğunu bilirdim de, şairin şiir gökdelenini inşaa ederken, kelimelerden meydana gelen malzemesini gayet mahirane bir şekilde şiir binasına (tasvir-tamlama-söylem-imge)çimentosuyla bir araya getirişine dikkat ederdim de, bu dikkat edişte bu şiirdeki güzelliği, bu şiirdeki SÖYLEM DÖNÜŞÜNDEKİ BAĞI ben çoğu şiirimde yakalayamadım, eremedim bu noktaya, bu yüzden mühendislik diplomamı yırtıyor atıyorum, bu şairimizi alkışlıyorum.
Bu husu çok önemli olduğu için bu şiirden mısralarla açıklamaya çalışayım.
Mesele şu:
((bugün
bir kapı olsaydı yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine
-----------------------------------------burası DÖNÜŞ-AYRAÇ-SÖYLEM FARK NOKTASI
hevesli
gökcümbüş çocukları gibi
mihrabı düşük sarı bir ay gölgesinde..))
*
bugün
ayrım yapabilselerdi
öpüşmeyi seçerlerdi onlar
yani ok atan kan emiciler
tercih etmezlerdi bir avuç ölü toprağını
-----------------------------------------burası DÖNÜŞ-AYRAÇ-SÖYLEM FARK NOKTASI
aşkın teriyle yıkanmış
başak tohumlarına
*
sulak dağ yollarında
dikili ağaçları olurdu belki muhtemel
ve
esmer
etine dolgun bir kadın güzelleştirirdi evlerini
---------------------------burası DÖNÜŞ-AYRAÇ-SÖYLEM FARK NOKTASI
güneşe mil çekerken örtüler
uzun fırçaları ile kuş resimleri çizerlerdi testilerine
hayatı yaşlı bir kedinin süt kabından
içerken
bu mükemmel dönüşü sağlarken, BAĞ olarak kullandığı birer kelime var ki, o kelimeler bu tekniği sağlıyor.
1-Kuplede: OLSAYDI
2-Kuplede:YAPABİLSELERDİ
3-Kuplede:OLURDU-BELKİ MUHTEMEL
4-Kuplede:GELMEZDİ-ŞIKLATINCA
5-Kuplede:OLMAZDI-HENÜZ
Görüldüğü gibi, bu DİLEK ifadesi sözleri şair, dönüşüm sağladığı kısımdan evvel söylüyerek, kelimeyi-kelimeleri birbirine bağlarken,ön hazırlık yapmış, okuyucuyu adeta bu mimari yapıya hazır etmiş. Damdan düşer gibi, ani dönüş sağlamamış. Karikatürüze edersek, saatte 150 Km ile giden bir aracın ani fren yapması yahut da fren yapmadan doksan derecelik bir viraja girmesi ne kadar tehlikeli, zor ve ölümcül kazalara sebep olursa; şair bu ÖN HAZIRLIĞI yapmasaydı şiir KOPAR-KELİMELER BAĞIZ OLUR ve ŞİİR GÖKDELENİ GÖKDELEN OLMAZ, şiir daha ilk kuplede UN-UFAK OLUR dökülüverirdi ellerinize...
Bu şiiri mükemmel yapan, kelimelerin seçimi olduğu kadar, kelimelerin yerleridir. Burada kelimelerin yerlerini işaret bakımından bunları söylüyorum...
3-Parıldayan-etkili kelimeler de var, bunlar:
-Gökcümbüş çocuklar
-Mihrabı düşük sarı bir ay
-Bir kadının(tasviri)ve o kadının evleri güzelleştirmesi
-Kuş resimleri çizili testiler
-Yaşlı kedi-süt kabı
-Aşkın teriyle yıkanmış başak tohumu
-Ön dişleriyle sırıtan mutlu çocuklar
-Huzurlu yol
-Afrodizyak şiir
Mustafa CEYLAN
Giderek Eksilen
bugün
bir kapı olsaydı yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine
hevesli
gökcümbüş çocukları gibi
mihrabı düşük sarı bir ay gölgesinde..
bugün
ayrım yapabilselerdi
öpüşmeyi seçerlerdi onlar
yani ok atan kan emiciler
tercih etmezlerdi bir avuç ölü toprağını
aşkın teriyle yıkanmış
başak tohumlarına
sulak dağ yollarında
dikili ağaçları olurdu belki muhtemel
ve
esmer
etine dolgun bir kadın güzelleştirirdi evlerini
güneşe mil çekerken örtüler
uzun fırçaları ile kuş resimleri çizerlerdi testilerine
hayatı yaşlı bir kedinin süt kabından
içerken
bugün
ellerini şıklatınca
şaibeli adamlar gelmezdi hırslarına yenik düşen
ön dişleri ile sırıtan mutlu çocuklar gelirdi
sofralarına
endirek bir söyleşi olmazdı böyle
henüz kimsenin ikilem duymadığı huzurlu bir yolda
giderek imkasızlaşmayan
hatta yanarak hatta kurşunlanarak bitmeyen
afrodizyak bir şiirin finali gibi etken
bir martı gibi yalnız
biraz umursamaz
biraz göç sancılı
bugün
bir kapı olsaydık yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine
Çiğdem Parlayüksel
------------------------------------------------
MustafaCeylan - 14.08.2012 16:46 Yorumum
Mükemmel bir şiir...
Önce tebriklerimizi, teşekkürlerimizi sunalım.
Sonra da bir iki hususu belirtelim :
1-Şiirin girişinde şair :
((bugün
bir kapı olsaydı yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine))
derken
şiirin finalinde
((bugün
bir kapı olsaydık yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine))
demektedir.
Evet sadece bir harf, burada (K)harfi, nasıl de derin anlam farklılığı ortaya koymakta. Tek harf deyip geçmemek lâzım. "Yıldızlara açılan kapı olsaydı, oradan gökcümbüş çocukları gibi, ulvî-Tanrısal düşlerimizi sunardık) demek ile (Yıldızlara açılan bir kapı olsaydık, düşelerimizi sererdik önlerine) demek... Offf ki of !... Doğrusu ben her ikisini de olmak isterdim. Çünkü, birinde GÖKCÜMBÜŞ çocuk olmak var, ötekinde olgunlaşmış ama, kendini yıldızlar için kapı yapan, daha doğrusu içinde TANRISAL-ULVİ-UHREVİ DÜŞLERLE YILDIZLAR DOLUSU BİR GÖK TAŞIYAN İNSAN olmak var... Birisi GÖKCÜMBÜŞ ÇOCUK, diğeri GÖKYÜZÜNÜ İÇİNDE TAŞIYAN-KEMALÂTA ULAŞMIŞ İNSAN... İşte tek (K) harfinin bana ihsas ettiği söylem bu. Bunu göremeyen göz, bu farkı bir KLAVYE AZİZLİĞİ-YAZIM HATASI olarak görebilir. Varsın o da öyle görsün, ama, ben müthiş farkı farkediverdim, o sebepledir offf çekişim.
2-Şiirin MİMARİ YAPISI , yani KURGU'su ilgi çekici. Şairin bir kelime cambazı olduğunu bilirdim de, şairin şiir gökdelenini inşaa ederken, kelimelerden meydana gelen malzemesini gayet mahirane bir şekilde şiir binasına (tasvir-tamlama-söylem-imge)çimentosuyla bir araya getirişine dikkat ederdim de, bu dikkat edişte bu şiirdeki güzelliği, bu şiirdeki SÖYLEM DÖNÜŞÜNDEKİ BAĞI ben çoğu şiirimde yakalayamadım, eremedim bu noktaya, bu yüzden mühendislik diplomamı yırtıyor atıyorum, bu şairimizi alkışlıyorum.
Bu husu çok önemli olduğu için bu şiirden mısralarla açıklamaya çalışayım.
Mesele şu:
((bugün
bir kapı olsaydı yıldızlara açılan
Tanrısal düşlerimizi sererdik
önlerine
-----------------------------------------burası DÖNÜŞ-AYRAÇ-SÖYLEM FARK NOKTASI
hevesli
gökcümbüş çocukları gibi
mihrabı düşük sarı bir ay gölgesinde..))
*
bugün
ayrım yapabilselerdi
öpüşmeyi seçerlerdi onlar
yani ok atan kan emiciler
tercih etmezlerdi bir avuç ölü toprağını
-----------------------------------------burası DÖNÜŞ-AYRAÇ-SÖYLEM FARK NOKTASI
aşkın teriyle yıkanmış
başak tohumlarına
*
sulak dağ yollarında
dikili ağaçları olurdu belki muhtemel
ve
esmer
etine dolgun bir kadın güzelleştirirdi evlerini
---------------------------burası DÖNÜŞ-AYRAÇ-SÖYLEM FARK NOKTASI
güneşe mil çekerken örtüler
uzun fırçaları ile kuş resimleri çizerlerdi testilerine
hayatı yaşlı bir kedinin süt kabından
içerken
bu mükemmel dönüşü sağlarken, BAĞ olarak kullandığı birer kelime var ki, o kelimeler bu tekniği sağlıyor.
1-Kuplede: OLSAYDI
2-Kuplede:YAPABİLSELERDİ
3-Kuplede:OLURDU-BELKİ MUHTEMEL
4-Kuplede:GELMEZDİ-ŞIKLATINCA
5-Kuplede:OLMAZDI-HENÜZ
Görüldüğü gibi, bu DİLEK ifadesi sözleri şair, dönüşüm sağladığı kısımdan evvel söylüyerek, kelimeyi-kelimeleri birbirine bağlarken,ön hazırlık yapmış, okuyucuyu adeta bu mimari yapıya hazır etmiş. Damdan düşer gibi, ani dönüş sağlamamış. Karikatürüze edersek, saatte 150 Km ile giden bir aracın ani fren yapması yahut da fren yapmadan doksan derecelik bir viraja girmesi ne kadar tehlikeli, zor ve ölümcül kazalara sebep olursa; şair bu ÖN HAZIRLIĞI yapmasaydı şiir KOPAR-KELİMELER BAĞIZ OLUR ve ŞİİR GÖKDELENİ GÖKDELEN OLMAZ, şiir daha ilk kuplede UN-UFAK OLUR dökülüverirdi ellerinize...
Bu şiiri mükemmel yapan, kelimelerin seçimi olduğu kadar, kelimelerin yerleridir. Burada kelimelerin yerlerini işaret bakımından bunları söylüyorum...
3-Parıldayan-etkili kelimeler de var, bunlar:
-Gökcümbüş çocuklar
-Mihrabı düşük sarı bir ay
-Bir kadının(tasviri)ve o kadının evleri güzelleştirmesi
-Kuş resimleri çizili testiler
-Yaşlı kedi-süt kabı
-Aşkın teriyle yıkanmış başak tohumu
-Ön dişleriyle sırıtan mutlu çocuklar
-Huzurlu yol
-Afrodizyak şiir