11/02/2015, 17:05
AHMET AYAZ ŞİİRİ VE ŞİİR DÜNYASI(1)
Mustafa CEYLAN
Yaşayan Türk şiirinin beyefendi şairi Ahmet Ayaz. Sakin, duru su misali yapısı ile, hoş görü ve dostluğun timsali. "İnsanlık adına huzur; bütün derdim / Bu yolda yolumdan dönersem, namerdim" diyen şair, 1947 yılında Gaziantep ilimizin Oğuzeli İlçesine bağlı Yakacık Köyünde dünyaya gelmiş. İlk okulu köyünde bitirmiş. Subay okuluna gitmek, Türk Ordusu saflarında yer almak istemiş, ama, gözleri sebebiyle bu arzusuna erişememiş. Orta ve lise tahsilini Gaziantep'te tamamlamış.
Çeşitli kamu kuruluşlarında 27 yıl 2 ay çalıştıktan sonra, emekli olmuş. En son olarak 1998 yılında Gaziantep Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde şeflik görevinde bulunmuş.
Duygusal yapısıyle beyefendi kişiliği bir arada aramak ve görmek isterseniz Ahmet Ayaz'ı kesinlikle tanımalısınız. O'nun dostluğu, güven veren, sıcak, candan ve ciddi yakınlığı ile mutlaka mutlu olursunuz.
Elimde Ahmet Ayaz'ın "DOĞDUĞUMDAN BERİ" isimli, "Hakimiyet Gazetesi Yayınları" ndan çıkmış kitabı bulunmakta.206 sayfalık bu şiir kitabı aynı eserin 2. baskısı. Kitabın "Sunuş" unu Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Sabri KOCAMAN yazmış. Kocaman sunuşunda "Üzerinde gezindiğimiz toprakların dilini, harflere, mısralara, sayfalara ve kitaplara dönüştüren kent ve folklor araştırmacısı dostumuz Ahmet Ayaz" demektedir.
Kitabın Önsöz'ünü kaleme alan Ahmet Ayaz, bu önsözde "ŞİİR ANLAYIŞI"nı dile getirmektedir.
Diyor ki: "...Şiir şairin iç dünyasını yansıtır. Biraz da zor iştir. Fakat işçilik işi değil. Kelimelerin yanyana dizilmesiyle meydana gelir. Ama kelimeleri de şiirin ustaları dizer. Çünkü kabiliyet gerek. Kabiliyet ise şairlerin yaradılışlarında mevcuttur. Şiirde ölçü, uyak olmasa da nesirden farklı bir yapı, bir anlam bütünlüğü, bir ana fikir olmalıdır.
Ülkemizin tamamı veya dörtte birisi şairdir diyenler var.Ülkemizin ancak onbinlerde birisi şairdir. Eğer öyle olmasaydı, on binlerce Bedri Rahmi Eyüboğlu, Karakoçlar olurdu. Azıcık düşünebilsek, Fuzuli'yi, Nedim'i, Eşref'i asırların meydana getiremediğine görür, böyle mantıksız sözleri söylemeye utanırız....
Ülkemizde tezekten kale yapan, kendini bilmezlerin sayıları çoktur. Onlar şiire öykünen bile olamazlar. Yahya Kemal Beyatlı, Kemalettin Kamu gibi ustaların şiirleri ölümlerinden sonra kitaplaştırıldı. Benim çocukluk yıllarımda hayal edipte göremediğim, ülkemizin ünlü ve unutulmaz şairi Bekir Sıtlı Erdoğan, "usta bir kalemin var. Dilerim hep yazasın. "SIZI" adlı şiir kitabını bana manevi oğlum getirdi.Okuyunca seni arama ihtiyacı duydum." Sözleriyle beni telefonla aradı. Bu ünlü kalemin halâ basılmış bir kitabını almak için kitapçılarI defalarca dolaşmama rağmen temin edemedim. Yukarıda da değindiğim gibi Türk Edebiyatının ünlü ve unutulmaz ismidir, Bekir Sıtkı Erdoğan...
Ne yazık ki, bu günlerde şiirin büyük çoğunluğu da siyasi mafyaların ellerine geçti. Türk şiiri kan kaybına uğradı. Ama ne olursa olsun bir Necip Fazıl Kısakürek, bir Tevfik Fikret asla inkar edilemezler. Günümüzün ustlarından Yavuz Bülent Bakiler, Abdürrahim Karakoç edebiyatımızda sönmeyen birer yıldızdırlar. Parlayıp duracaklar...
Eline kalem alanların hepside şair olsaydı, Ahmet Haşim'in, Muallim Naci'nin isimleri çoktan unutulurdu. Yukarıda dediğim gibi tezekten kale yapmayın. Bir yağmur sonucunda sel götürür, her tarafı pis kokular sarar, rezil olursunuz. Şiir konusunda, şiirin ucundan kıyısından bir şeyler anlatmaya çalıştım...."
Evet Ahmet Ayaz, eserinde bu görüşlerini ifade ettikten sonra, Behçet Necatigil, Suut Kemal Yetkin, Hasan Hüseyin, Munis Faik ozansoy, Cahit Sıtlı tarancı, Orhan Veli Kanık, Nazım Hikmet, Necip fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Hamit, Nurallah Ataç, Yavuz Bülent Bakiler'in "şiir hakkında" özlü sözlerini sıralamış peşpeşine.
Son cümle kendisine ait :
"...Taş ve biriketlerin dizilişinden binalar, sözcüklerin dizlişinden ise şiirler meydana gelir. Ama her ikisi de usta ister. Şiirin hası, okuyucunun beyninde iz bırakır. Gerisi baş ağrısıdır."
Kitabın ilk bölümü: "DEYİŞLER ve YUNUSCA" adını taşımakta. ilk şiiri ise "GÖNDERİ" başlıklı olup oğlu Abuzer ile kızları Emineile Elvan'a ithaf edilmiş. Şiir aynen şöyle:
GÖNDERİ
"Ölüm gelir bir gün beni alırsa,
İnsanı seven bir vefakârdı de.
Yazdılarım eğer dilde kalırsa,
Babam talihsiz ve cefakârdı de.
Oldukça efendi kibar ve nazik
Çok sitemler çekmiş sinirler bozuk
Seçtiği hedefe varmamış yazık
Bu yorgun bedende kafa dardı de.
Bir gün olur şansın gülerse sana,
Uğraş, didin, hizmet eyle insana
İyiden, doğrudan, haklıdan yana
Destek için vasiyeti vardı de."
Mustafa CEYLAN
Yaşayan Türk şiirinin beyefendi şairi Ahmet Ayaz. Sakin, duru su misali yapısı ile, hoş görü ve dostluğun timsali. "İnsanlık adına huzur; bütün derdim / Bu yolda yolumdan dönersem, namerdim" diyen şair, 1947 yılında Gaziantep ilimizin Oğuzeli İlçesine bağlı Yakacık Köyünde dünyaya gelmiş. İlk okulu köyünde bitirmiş. Subay okuluna gitmek, Türk Ordusu saflarında yer almak istemiş, ama, gözleri sebebiyle bu arzusuna erişememiş. Orta ve lise tahsilini Gaziantep'te tamamlamış.
Çeşitli kamu kuruluşlarında 27 yıl 2 ay çalıştıktan sonra, emekli olmuş. En son olarak 1998 yılında Gaziantep Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde şeflik görevinde bulunmuş.
Duygusal yapısıyle beyefendi kişiliği bir arada aramak ve görmek isterseniz Ahmet Ayaz'ı kesinlikle tanımalısınız. O'nun dostluğu, güven veren, sıcak, candan ve ciddi yakınlığı ile mutlaka mutlu olursunuz.
Elimde Ahmet Ayaz'ın "DOĞDUĞUMDAN BERİ" isimli, "Hakimiyet Gazetesi Yayınları" ndan çıkmış kitabı bulunmakta.206 sayfalık bu şiir kitabı aynı eserin 2. baskısı. Kitabın "Sunuş" unu Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Sabri KOCAMAN yazmış. Kocaman sunuşunda "Üzerinde gezindiğimiz toprakların dilini, harflere, mısralara, sayfalara ve kitaplara dönüştüren kent ve folklor araştırmacısı dostumuz Ahmet Ayaz" demektedir.
Kitabın Önsöz'ünü kaleme alan Ahmet Ayaz, bu önsözde "ŞİİR ANLAYIŞI"nı dile getirmektedir.
Diyor ki: "...Şiir şairin iç dünyasını yansıtır. Biraz da zor iştir. Fakat işçilik işi değil. Kelimelerin yanyana dizilmesiyle meydana gelir. Ama kelimeleri de şiirin ustaları dizer. Çünkü kabiliyet gerek. Kabiliyet ise şairlerin yaradılışlarında mevcuttur. Şiirde ölçü, uyak olmasa da nesirden farklı bir yapı, bir anlam bütünlüğü, bir ana fikir olmalıdır.
Ülkemizin tamamı veya dörtte birisi şairdir diyenler var.Ülkemizin ancak onbinlerde birisi şairdir. Eğer öyle olmasaydı, on binlerce Bedri Rahmi Eyüboğlu, Karakoçlar olurdu. Azıcık düşünebilsek, Fuzuli'yi, Nedim'i, Eşref'i asırların meydana getiremediğine görür, böyle mantıksız sözleri söylemeye utanırız....
Ülkemizde tezekten kale yapan, kendini bilmezlerin sayıları çoktur. Onlar şiire öykünen bile olamazlar. Yahya Kemal Beyatlı, Kemalettin Kamu gibi ustaların şiirleri ölümlerinden sonra kitaplaştırıldı. Benim çocukluk yıllarımda hayal edipte göremediğim, ülkemizin ünlü ve unutulmaz şairi Bekir Sıtlı Erdoğan, "usta bir kalemin var. Dilerim hep yazasın. "SIZI" adlı şiir kitabını bana manevi oğlum getirdi.Okuyunca seni arama ihtiyacı duydum." Sözleriyle beni telefonla aradı. Bu ünlü kalemin halâ basılmış bir kitabını almak için kitapçılarI defalarca dolaşmama rağmen temin edemedim. Yukarıda da değindiğim gibi Türk Edebiyatının ünlü ve unutulmaz ismidir, Bekir Sıtkı Erdoğan...
Ne yazık ki, bu günlerde şiirin büyük çoğunluğu da siyasi mafyaların ellerine geçti. Türk şiiri kan kaybına uğradı. Ama ne olursa olsun bir Necip Fazıl Kısakürek, bir Tevfik Fikret asla inkar edilemezler. Günümüzün ustlarından Yavuz Bülent Bakiler, Abdürrahim Karakoç edebiyatımızda sönmeyen birer yıldızdırlar. Parlayıp duracaklar...
Eline kalem alanların hepside şair olsaydı, Ahmet Haşim'in, Muallim Naci'nin isimleri çoktan unutulurdu. Yukarıda dediğim gibi tezekten kale yapmayın. Bir yağmur sonucunda sel götürür, her tarafı pis kokular sarar, rezil olursunuz. Şiir konusunda, şiirin ucundan kıyısından bir şeyler anlatmaya çalıştım...."
Evet Ahmet Ayaz, eserinde bu görüşlerini ifade ettikten sonra, Behçet Necatigil, Suut Kemal Yetkin, Hasan Hüseyin, Munis Faik ozansoy, Cahit Sıtlı tarancı, Orhan Veli Kanık, Nazım Hikmet, Necip fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar, Abdülhak Hamit, Nurallah Ataç, Yavuz Bülent Bakiler'in "şiir hakkında" özlü sözlerini sıralamış peşpeşine.
Son cümle kendisine ait :
"...Taş ve biriketlerin dizilişinden binalar, sözcüklerin dizlişinden ise şiirler meydana gelir. Ama her ikisi de usta ister. Şiirin hası, okuyucunun beyninde iz bırakır. Gerisi baş ağrısıdır."
Kitabın ilk bölümü: "DEYİŞLER ve YUNUSCA" adını taşımakta. ilk şiiri ise "GÖNDERİ" başlıklı olup oğlu Abuzer ile kızları Emineile Elvan'a ithaf edilmiş. Şiir aynen şöyle:
GÖNDERİ
"Ölüm gelir bir gün beni alırsa,
İnsanı seven bir vefakârdı de.
Yazdılarım eğer dilde kalırsa,
Babam talihsiz ve cefakârdı de.
Oldukça efendi kibar ve nazik
Çok sitemler çekmiş sinirler bozuk
Seçtiği hedefe varmamış yazık
Bu yorgun bedende kafa dardı de.
Bir gün olur şansın gülerse sana,
Uğraş, didin, hizmet eyle insana
İyiden, doğrudan, haklıdan yana
Destek için vasiyeti vardı de."