11/02/2015, 17:07
AHMET AYAZ ŞİİRİ VE ŞİİR DÜNYASI(2)
Mustafa CEYLAN
Ahmet Ayaz ile dostluğumu pekiştiren önemli ipuçlarından birisi de, her ikimizin de seneler önce Yeni Asya ve Hergün gibi gazetelerde şiirlerimizi ve makalelerimizi yayınlamış olmamızdır diyebilirim. Ayaz'ın yayınlanmış kitapları şunlar :
"-1993-Yankılı sesler(şiir)
-1994-Doğduğum Gündenberi (şiir)
-1998-Antep şiirleri(Derleme)
-2000-Son mektuplar(Şiir)
-2002-Hüzün ve Rüya(şiir)
-2003-Gaziantep'te Kültür Sanat ve Edebiyatta iz Bırakanlar(Araştırma)
-2004-Sızı(şiir)
-2005-Elveda istanbul(Öykü)
-2006-Kavgam Barış İçin(şiir)
-2007-Doğduğum Günden beri (şiir- 2. baskı)
İşte bunlara, bu eserlere son zamanlarda yayınlamak için çaba sarfettiğini bildiğim "antoloji" kitabını da eklemek lazım...
Ahmet Ayaz, "Gaziantep Kültür Sanat ve edebiyatçılar derneği" nin de kurucularından bir şair. Gaziantep'te yerel gazetlerde köşe yazarlığıda yapmakta.
Kitapta "Yüreğim Harran" başlıklı şiiri "Antalya" şiirinin tam karşısında yer almış. Serbest bir şiir olarak, benim çok hoşuma giden bu şiiri gelin birlikte okuyalım, olmaz mı?
"YÜREĞİM HARRAN
Mevsim karakış
Yüreğim Harran
Uykudan uyanıyorum
Temmuzda Harran gibi
.....................Yanıyorum.
Ülkem ihanet içinde
İhanet içinde kıvranıyorum.
Zifiri karanlığın içinden
Şafak sökecek bir gün
Yepyeni ufuklardan
Yepyeni bir güneş doğacak
Aydınlanacak Anadolu sokakları
Kara bulutlar kalkacak
Ak güvercinler uçacak
Ülkemin ufuklarında."
İşte bu şiir... Nasıl? Beğendiniz değil mi?
Evet, bence şair, ne kadar umutsuz ve negatif tablonun kelimelerle resmini çizip iç dünyasında harman savuruyorsa da, sonuçta mutlaka bir ümide gül açmalı, umutsuzlukla sözü bağlamamalı. Zira, bence şiirin temel görevi barış olmalı. Kavgaya,öfkeye, kin ve nefrete diken çiçekleri açan şiire oldum olası ısınamadım.
Ahmet ayaz, sevdanın, sevginin, aşkın ve memleket - millet-Anadolu sevdasının şairidir. Onun şiirlerinde, hece vezinli şiirlerinde Karacoğlanlaştığını, serbest şiirlerinde ise Cahit Külebileştiğini görmekteyim. Ama, ben en çok Ayaz'ın Karacoğlanlaşmasından hoşlanırım. Şimdi şu "ayrılık" başlıklı şiirine bir bakın .
"AYRILIK
Otuz yıldır snsiz geçti bayramım
İlden ile giysilerin gül kokar
Çok güzeller gördüm sana hayranım
Poyraz vurmuş dudakların bal kokar.
Sensiz gelinciğin boynu bükülmüş
Bütün yaprakları yere dökülmüş
Rüyamda gözüne sürme çekilmiş
Giyindiğin kemha kokar, şal kokar.
Kara sevda yüreğime ekilen
Can evimde yılan gibi bükülen
Elin ile kapınıza dikilen
Fidan kokar, yaprak kokar, dal kokar.
Ayaz'ım bin ümit ile bekledim
Dert bitmeden yenisini ekledim
kavuşmayı kıyamete sakladım
Artık bana teneşirle sal kokar."
Evet, gördüğünüz gibi, geleneksel ozan ayak-uyaklarına hakim bir lirizm... Kıvrak ve akıcı bir söylem...
Şairimiz güzele ve güzelliğe vurgundur. Piknikte gördüğü bir güzel bile onu etkilediyse anında şiir yazmış, gönül çağrısını sazını çeşme başında unutmuş bir halk ozanı benzerince, mısralara dökmüştür. Zaman zaman, ömrünün çoğunluğunun gittiğini beyan eder, bunu bir gerçek olarak kabul eder de güzel ve güzellikleri güzellemeden vaz geçemez.
"Peşinden koşarak dermanım bitti
Dön bak da perişan gelişimi gör.
Bütün mutluluklar beni terk etti
Gelip de yalınız kalışımı gör.
İsmini besmele etmişim dilde
Ayrılık uzadı imkân yok elde
Susayıp kalmışım bir ıssız çölde
Bir bak da can verip ölüşümü gör.
Yıllardır düşündüm sevgilim diye
Sitemin besbeter bilmem ki niye
Gülümse karşımda üç beş saniye
Ayaz'ın sevinçli oluşunu göre"
Diyen şairimiz Ayaz, hece vezni yanında yalın, sade, arı ve net söylemleri bulunan serbest şiirlerinde de oldukça başarılıdır. Tahminim, şairimiz gençlik yıllarında daha çok serbest şiirler kaleme almıştır.
Şairimiz Ahmet Ayaz'ın şiirsel yolculuğu hakkındaki incelememizi onun bir şiiriyle noktalayalım :
"YABANGÜLÜNE MEKTUP
Hani bir çiçektin
Gönlümde hiç solmayan
Açılırdın açıldıkça
Salkım saçak.
Dal verdin
Yaprak açtın
Çiçeğe durdun ilkbaharında.
Kış görmeyesin
Kar, dolu değmesin yapraklarına
Anadolu kokasın buram buram.
Bahtı kara babanın
Bahtının karanlığında
Yıldız ola parlayasın
Ay ola aydınlatasın
Ülkemin ufuklarını
Güneş ola ısıtasın her mevsim
Ayrım gayrım gözetmeden."
Ahmet Ayaz üstada, şiirsel yolculuğunda daha nice başarılar diliyor; Antalya'dan selâmlarımızı, saygılarımızı sunuyorum...
Mustafa CEYLAN
Ahmet Ayaz ile dostluğumu pekiştiren önemli ipuçlarından birisi de, her ikimizin de seneler önce Yeni Asya ve Hergün gibi gazetelerde şiirlerimizi ve makalelerimizi yayınlamış olmamızdır diyebilirim. Ayaz'ın yayınlanmış kitapları şunlar :
"-1993-Yankılı sesler(şiir)
-1994-Doğduğum Gündenberi (şiir)
-1998-Antep şiirleri(Derleme)
-2000-Son mektuplar(Şiir)
-2002-Hüzün ve Rüya(şiir)
-2003-Gaziantep'te Kültür Sanat ve Edebiyatta iz Bırakanlar(Araştırma)
-2004-Sızı(şiir)
-2005-Elveda istanbul(Öykü)
-2006-Kavgam Barış İçin(şiir)
-2007-Doğduğum Günden beri (şiir- 2. baskı)
İşte bunlara, bu eserlere son zamanlarda yayınlamak için çaba sarfettiğini bildiğim "antoloji" kitabını da eklemek lazım...
Ahmet Ayaz, "Gaziantep Kültür Sanat ve edebiyatçılar derneği" nin de kurucularından bir şair. Gaziantep'te yerel gazetlerde köşe yazarlığıda yapmakta.
Kitapta "Yüreğim Harran" başlıklı şiiri "Antalya" şiirinin tam karşısında yer almış. Serbest bir şiir olarak, benim çok hoşuma giden bu şiiri gelin birlikte okuyalım, olmaz mı?
"YÜREĞİM HARRAN
Mevsim karakış
Yüreğim Harran
Uykudan uyanıyorum
Temmuzda Harran gibi
.....................Yanıyorum.
Ülkem ihanet içinde
İhanet içinde kıvranıyorum.
Zifiri karanlığın içinden
Şafak sökecek bir gün
Yepyeni ufuklardan
Yepyeni bir güneş doğacak
Aydınlanacak Anadolu sokakları
Kara bulutlar kalkacak
Ak güvercinler uçacak
Ülkemin ufuklarında."
İşte bu şiir... Nasıl? Beğendiniz değil mi?
Evet, bence şair, ne kadar umutsuz ve negatif tablonun kelimelerle resmini çizip iç dünyasında harman savuruyorsa da, sonuçta mutlaka bir ümide gül açmalı, umutsuzlukla sözü bağlamamalı. Zira, bence şiirin temel görevi barış olmalı. Kavgaya,öfkeye, kin ve nefrete diken çiçekleri açan şiire oldum olası ısınamadım.
Ahmet ayaz, sevdanın, sevginin, aşkın ve memleket - millet-Anadolu sevdasının şairidir. Onun şiirlerinde, hece vezinli şiirlerinde Karacoğlanlaştığını, serbest şiirlerinde ise Cahit Külebileştiğini görmekteyim. Ama, ben en çok Ayaz'ın Karacoğlanlaşmasından hoşlanırım. Şimdi şu "ayrılık" başlıklı şiirine bir bakın .
"AYRILIK
Otuz yıldır snsiz geçti bayramım
İlden ile giysilerin gül kokar
Çok güzeller gördüm sana hayranım
Poyraz vurmuş dudakların bal kokar.
Sensiz gelinciğin boynu bükülmüş
Bütün yaprakları yere dökülmüş
Rüyamda gözüne sürme çekilmiş
Giyindiğin kemha kokar, şal kokar.
Kara sevda yüreğime ekilen
Can evimde yılan gibi bükülen
Elin ile kapınıza dikilen
Fidan kokar, yaprak kokar, dal kokar.
Ayaz'ım bin ümit ile bekledim
Dert bitmeden yenisini ekledim
kavuşmayı kıyamete sakladım
Artık bana teneşirle sal kokar."
Evet, gördüğünüz gibi, geleneksel ozan ayak-uyaklarına hakim bir lirizm... Kıvrak ve akıcı bir söylem...
Şairimiz güzele ve güzelliğe vurgundur. Piknikte gördüğü bir güzel bile onu etkilediyse anında şiir yazmış, gönül çağrısını sazını çeşme başında unutmuş bir halk ozanı benzerince, mısralara dökmüştür. Zaman zaman, ömrünün çoğunluğunun gittiğini beyan eder, bunu bir gerçek olarak kabul eder de güzel ve güzellikleri güzellemeden vaz geçemez.
"Peşinden koşarak dermanım bitti
Dön bak da perişan gelişimi gör.
Bütün mutluluklar beni terk etti
Gelip de yalınız kalışımı gör.
İsmini besmele etmişim dilde
Ayrılık uzadı imkân yok elde
Susayıp kalmışım bir ıssız çölde
Bir bak da can verip ölüşümü gör.
Yıllardır düşündüm sevgilim diye
Sitemin besbeter bilmem ki niye
Gülümse karşımda üç beş saniye
Ayaz'ın sevinçli oluşunu göre"
Diyen şairimiz Ayaz, hece vezni yanında yalın, sade, arı ve net söylemleri bulunan serbest şiirlerinde de oldukça başarılıdır. Tahminim, şairimiz gençlik yıllarında daha çok serbest şiirler kaleme almıştır.
Şairimiz Ahmet Ayaz'ın şiirsel yolculuğu hakkındaki incelememizi onun bir şiiriyle noktalayalım :
"YABANGÜLÜNE MEKTUP
Hani bir çiçektin
Gönlümde hiç solmayan
Açılırdın açıldıkça
Salkım saçak.
Dal verdin
Yaprak açtın
Çiçeğe durdun ilkbaharında.
Kış görmeyesin
Kar, dolu değmesin yapraklarına
Anadolu kokasın buram buram.
Bahtı kara babanın
Bahtının karanlığında
Yıldız ola parlayasın
Ay ola aydınlatasın
Ülkemin ufuklarını
Güneş ola ısıtasın her mevsim
Ayrım gayrım gözetmeden."
Ahmet Ayaz üstada, şiirsel yolculuğunda daha nice başarılar diliyor; Antalya'dan selâmlarımızı, saygılarımızı sunuyorum...