ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Tahir Kutsi MAKAL’ın “KARACAOĞLAN” Kitabı (3)
#1
Tahir Kutsi MAKAL’ın “KARACAOĞLAN” Kitabı (3)

Mustafa CEYLAN
********************




Karacaoğlan açıktan, açığa şuralıyım deyip kestirmiyor. Esasen böyle demesi imkânı da yok. Karaaoğlan’ın yaşadığı sıralarda, Türkmenler genellikle göçebe hayatı sürüyorlar. Yazın tarlalarda, kışın kışlıklarda yaşıyorlar. Karacaoğlan,”Yaylamız Bulgar dağıdır” diyor. “Binboğa'dır benim ilim” diyor.Toros dağlarının eteklerinde yaylayan Türkmen oymaklarını dolaşıyor Karacaoğlan, saz çalıp türkülerini söylüyor, göç eden güzelleri görüp vuruluyor. 


Kırıkhan’dan yüklediler göçünü 
Mor sümbülle donattılar saçını 
Elâ gözlüm ayrı çekmiş göçünü 
Bizim elden bir tomurcuk gül gitti.. 

Bir bakıyorsun Erzurum’da Karacaoğlan... Bir bakıyorsun Mardin’degörünüyor, Şam’da Mısır’da, Aydın, Tokat, Ankara, Konya, Diyarbakır’da gönül eğlendiriyor. Karacaoğlan. 

“Adı sanı bilinmedik ellere 
Gitmeyince gönül yârdan ayrılmaz” 

Diyerek adı sanı bilinmedik ülkelere, Avrupa illerine uzanıyor. Bir yâr için diyar, diyar dolaşıyor. Demir çarık, demir asa bütün Anadolu’yu geziyor. Kâh gözüyle illerde elâ gözlüsünü arıyor. 

Çıktım seyreyledim Niğde’yi Bor’u 
Acap gezsem ela gözlüm var m’ola 
Güzeller durağı Tokat, Engür’ü 
Acep gezsem ela gözlüm var m’ola 

Hey geri de deli gönül hey geri 
Adana, İlbeyi, Göksun, Teker’i 
Otuz iki sancak, Diyarbekir’i 
Acep gezsem ela gözlüm var m’ola 

Hesiri de deli gönül hesiri 
Deryada dönüyor kıral yesiri 
Halep, Trabulus, koca Mısır’ı 
Acep gezsem ela gözlüm var m’ola 

Yeşil ördek yayılıyor çimende 
Mehdi günü doğar ahir zamanda 
Kürtte,Hindistan’da, Çin’de, Yemen’de 
Acep gezsem ela gözlüm var m’ola 

Yeşil ördek sulanıyor gölekte 
Altın küpe şavk veriyor kulakta 
Cennet-i âla’da, huri melekte 
Acep gezsem ela gözlüm var m’ola 

Mecliste içerler demi kanyadan 
Güzel seven murad alır dünyadan 
Kayseri’den, Karaman’dan, Konya’dan 
Acep gezsem ela gözlüm var m’ola 

Mardin’den de Karacaoğlan Mardin’den 
Çeken bilir ayrılığın derdinden 
Koçhisar’dan, Hasandağı’n ardından 
Acep gezsem ela gözlüm var m’ola 

Engürü - Ankara’nın eski adı, İlbeyi, Kilis’in bir bucağı, Göksun Maraş’ın ilçesi, Tekirköy İçel’de bir köy. Karacaoğlan’ın gezip dolaştığı yerler. İller,ilçeler, köyler. Trablus, Mısır, Yemen, Osmanlı İmparatorluğu'nun geniş sınırı içinde “otuz ki sancak” tan bazıları. 

Acem illerinden misafir geldim 
Yol bilmenem Sunam, nerden gideyim 
Şöyle bir yavrunun semtin uğradım 
Dilber kerem eyle, konuk al beni 

Aradığı Türkmen güzeli, rastladığı güzeller Türkmen oymakları içinde, 

Afşar beylerinde gördüm bir güzel 
Kozan arasında çeker göçünü 
Kadir Mevlâm öğmüş kendi yaratmış 
Sırma ile karıştırmış saçını 

Aşık, ayağı ve dili çevik gerek demişlerdir. 
Karacaoğlan gezip tozmayı yiğitlikten bellemiştir. Ardına alarak azık torbasıyla sazını, binerek arap atına, o yayladan bu yaylaya, dağları birbirine kavuşturmuştur. 

Kalk gidelim Balkaman’dan yukarı 
Oturup durana devlet yaramaz 
Yiğidin bir başı gezginci gerek 
Yiğit gezmeyince adam olamaz 

Amik ovasına uzanmıştır. Payas’a varmıştır. 

Nideyim dünyada malı 
Boyunca giyinmiş alı 
Payas’ın da portakalı 
Sevsem öldürürler, sevmesem öldüm' 

demiştir. Karacaoğlan, 'Güzel sevmek koç yiğide ar değil' demiştir.Güzel sevmek için, aradığı, kaybettiği, elinden kaçırdığı güzeli, aramak için dağlara çıkmış, ovalara inmiş dağlara seslenmiştir. 

Çukurova bayramlığını giyerken 
Çıplaklığın üzerinden soyarken 
Subat ayı kış yelini kovarken 
Cennet demek sana yakışır dağlar… 

Ağacınız yapraklarla donanır 
Taşlarınız birbirine inanır 
Her çiçekler bağrınızda gönenir 
Pınarınız çağlar, yakışır dağlar, 

Karacaoğlan, gezdiği yerlerde tabiatın çeşitli güzelliklerine, yurt köşelerine “güzellemeler' söylenmiştir. Anadolu’nun özellikle Çukurova bölgesi, Torosların eteklerini gezerken, daha önce övdüğü dağların “bela”sını görmüş, kahra uğramıştır. Dağlar yâr alıp gitmiştir. Dağlar boranıyla, soğuğu ile nice genç gelinleri, yiğit delikanlıları dondurmuştur. Nice sürüleri oralarda kurt kapmıştır. 'Bize mesken oldu yaylalar, dağlar' diyen Karacaoğlan; zaman gelmiş, sevincinin, öfkeli halinin her türlü durumunun arkadaşı olan “sazına” sarılmış, iç acısını mısralara dökmüştür. 

Yüce dağlar ne kararıp pusarsın 
Aştı derler nazlı yâri başından 
Oturmuş derdime dert mi katarsın 
Alem sele gitti gözüm yaşından 

Balta değsin ormanların kurusun 
Gazel olsun yaprakların çürüsün 
Top, top olsun geyiklerin yürüsün 
Avcıların avın alsın peşinden 

Sarp kayalarını taşçılar delsin 
Tomurcuk güllerin yadeller alsın 
Yârin emaneti var senin olsun 
Sakla dağlar boranından kışından 

Fenasın da Karacaoğlan fenasın 
Od düşe de döne, döne yanasın 
Yüce dağlar sen de bana dönesin 
Ayrılasın yâreninden eşinden… 

Karacaoğlan’ın yârinden ayrılığının, dağlara, tepelere kızgınlığının, kırgınlığının işareti Mut ilçesindedir. Yüzyıllardanberi halkın gönlünü dolduran Karacaoğlan, Mut ilçesinin Sarıkavak bucağına bağlı Çukurköy'de yatmaktadır. Çukurköyün sırtındaki Karacaoğlan tepesinde. 

Tepeden yüzyıllar öncesinden sürüp gelen bir uğultu vardır. Türküye benzer, acı bir iniltiye benzer, bazen dinleyeni rahata erdiren türküye benzeyen bir uğultu. Bir rüzgâr. Bir sonu gelmeyecek esen rüzgâr. Ve rüzgârın doğrultusu, Karacaoğlan Tepesinden bir başka tepeyedir. Karacakız tepesine: 

Karacaoğlan Tepesinde, halk düşüncesinin saygıyla yer verdiği Karacaoğlan yatmaktadır. Karşıki tepede, karacakız tepesinde Karacaoğlan’ın gönül yavrusu Karacakız yatmaktadır. Bir beyin kızıdır Karacakız. İsmi ya Elif'tir ya da Fadime; ya Hörü. Karacaoğlan, yayla, yayla dolaşan bir eli sazlı aşık... İşi, güçü, tarlası, sürüsü yok. Gönlü saz çalmada, düşüncesi söz bulmada. Karacakız’ın babası oymak beyi, Karacaoğlan’a sevdiğini vermemiştir. 

“Zengin zengine 
Herkes dengine” 

Denilerek evlendirilen Karacakız’a kavuşamamıştır Karacaoğlan ve karşılıklı iki tepedeki mezarları dünyada iken buluşamadıklarının bir birlerine kavuşamadıklarının ifadesi olarak durmaktadır. 

Şimdilerde Mut’un Sarıkavak bucağına bağlı Çukurköy’ün adı Karacaoğlan köyü olmuştur. Halk düşüncesin mezar olarak yer verdiği Karacaoğlan Tepesinde Karacaoğlan her haziran ayında anılmaktadır. Haziran göçün yaylaya vurduğu aydır. Yardan ayrılınca bilinmez hallere düşen dillerden dillere dolaşan, 

Hey ağalar böyle m’olur 
Hali yârdan ayrılanın 
İner ummana dökülür 
Seli yârdan ayrılanın! 

Mısralarıyla Karacaoğlan Haziran ayının ortasında burada anılır. 

Silifke’nin Mut’un, Gülnar’ın dilindeki Karacaoğlan, Karacakız efsanesi anlatılır ortaya... Karacaoğlan’dan bahsedilen sözler atılır. 

Atadan evlâda kulaktan, kulağa anlatılmıştır bu hikâye. 

Bu tepelerde Karacaoğlan... Karacaoğlan ile Karacakız’ın aşkı, kuşaktan kuşağa anlatılmış, bugüne kadar gelmiştir. Mut’un Çukurköyü’ndeki yüz evde oturan beşyüz kişi daha bir gür ve kesin sesle konuşmaktadır. 

Karacaoğlan bizimdir. Karacaoğlan, Mut’un Çukurköy’ündendir. 
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi