11/02/2015, 17:34
Özkan GÖNLÜM’ ün ŞİİRSEL YOLCULUĞU (1)
-Tahlil-
Mustafa CEYLAN
**
GÖNÜL TARLAM
Kiminiz kırmızı bir güldü
Kiminiz beyaz lâle
Kiminiz kır çiçeğiydiniz
Gönül tarlamda boy verdiniz.
Rüzgâr esti tutunduk elele
Yağmur yağdı birlikte ıslandık
Karşı durduk fırtınaya sele
Soğukta üşüdük güneşte yandık.
Kiminiz tarlamı eşeleyip geçti
Kiminiz mevsimlik çiçekti
Kiminiz kök saldı yıllarca
Kiminiz bir başka tarla seçti.
Hepinize binlerce selåm
Yine en güzel anılarla bendesiniz
Silinmedi izleriniz GÖNLÜM’ den
Sizi için yazdığım şiirlerdesiniz.
Evet, saygıdeğer dostlar, bu hafta Özkan GÖNLÜM’ ün şiirsel yolculuğunu ele alacağız. Sanırım, Galip SİNECİKLİ kardeşimin gerçekleştirdiği röportajı okudunuz. Ben de, sevginin, dostluğun ve güzelliğin şairi Özkan GÖNLÜM üstadın, şiir okyanusuna dalıp, oradan çıkarabilirsem inci tanelerini çıkarıp sizlere sunmaya çalışacağım.
Yukarıda arzettiğim “Gönül Tarlam” başlıklı şiir, GÖNLÜM’ ün 1986 yılında yayınlanan “Gönül tarlam” isimli şiir kitabına ismini veren şiirdir. Bu şiirde de görüleceği gibi mısra sonlarında “ kırçiçeğiydiniz- verdiniz / elele-sele/ ıslandık-yandık / gitti-çiçekti-seçti / bendesiniz / şiirlerdesiniz” ses uyumları ile serbest şiirde “hecenin” imkânlarını ustaca kullanan bir şairimiz Özkan Gönlüm… Zaten, dostlarıma bugüne değin hep söylemişimdir. “Heceyi bilmeyen serbest vezinde başarılı olamaz diye. En zor şiir serbest vezin şiirdir. Bu zorluğu ses ve imge oyunlarıyla, ritm ve ahenkle aşabilirsiniz.”
Şairin gönül tarlasında bulunan gül, lâle ve kırçiçeklerinin şiiridir bu. Ve gönül tarlasında silinmeyen izleri bulunan güzelleredir mısraları… Usta şair, “işte şiirlerim ve ben, yani biz /Aşk denizinde gemi gibiyiz / Kaptan sensin dümen sende/ Çevir istediğin yöne/ Emrindeyiz/ dediği sevdasına seslenmiştir şiir dünyasında yıllar yılı… Başkent akşamlarının şiir ikliminde hem kendisiyle aynı yaştaki ve hem de senelerin un değirmeninde saçlarını ağartmış üstadlarla bir ve beraber iken Özkan Gönlüm, şiir matinelerinde aranılan-özlemle dinlenilen bir şairdi. Ne zaman ki, geçim derdi-kader rüzgârı onu Ankara’ dan uzaklaştırdı, İskenderun’a attı, GÖNLÜM’ ün sesi az duyulur oldu. Arada bir İskenderun’ dan firar edip geldiği Başkent gönül meclislerinde yürek ilâcını almayı da ihmal etmedi. Sonunda emekli olunca, dayanamadı gurbetlerde ve gelip yerleşti Ankara’ ya… Seneler öyle çabuk geçiyor ki… Sel gibi… Daha dün kadar yakın zamandı Halide Nusret ZORLUTUNA annemizi, Arif Nihat ASYA hocamızı alıp, Güzide TARANOĞLU annemizin evine getirdiğimiz günler… Halâ “oğul-yiğit Mustafam… Can Özkan’ım” deyişleri durur kulaklarımda… Sami Ateş’in Dikimevi-Cebeci askerlik şubesi yanındaki evin salonunda güvercin fırtınasını birlikte yaşadığımız hassas şair ağabeyim Şahinkaya DİL’ i mi, ya da “ceylanlar hıçkırmaz Mustafa” deyip, şiir için tam 3 yıl kalemi elime aldırmayan Mehmet ÇINARLI üstadımı mı? … Hangi birini desem… Kimi yazsam, söylesem… Bunları, Özkan Gönlüm’le aynı zincirin halkası olduğumuzu, aynı çizgide yürüyen yolcular olduğumuzu ifade etmek için söylüyorum dostlar…
Özkan GÖNLÜM, benim “can ağabeylerimden birisidir. İsa KAYACAN birinci sırada, ikinci sırada da Özkan GÖNLÜM vardır. Ağabeylik tahtımın sahipleridir onlar… Onlardan öğrendim, güzelce bakmayı, has yürekli olmayı, dosta can vermeyi, düşmana kin tutmayı… Onlardan bildim-belledim kalem tutmayı, söz kurşunuyla haksıza hücumu… Haklıyı savunmayı, güzeli hoşlamayı… İnsanın bir ağabeyi, bir ışığı olması ne güzeldir. Ben, bu güzelliğin birine değil, ikisine de sahibim dostlar…
Genç şair kardeşlerime tavsiyem, mutlaka hem yaş, hem edebiyat alanında kendilerine bir ağabey seçmeleri olacaktır. İnanın, ben bundan çok faydalandım. Her şeyden evvel, yanlış yapmamı engellediler, teşvikleriye bana destek oldular ve kendi yaşantılarıyla örnek oldular.
Aşkın ve dostluğun şairi olan Özkan Ağabey, senelerce beraber olduğu Ümit Yaşar Oğuzcan ve Şemsi Belli söylemleriyle şiirsel yolculuğunu sürdüren bir şairdir. Hece veznini çok iyi özümsemiş olan usta şair, bu özümsemeyi “serbest “ vezin şiirde ustaca kullanır. O’ nun serbest şiirlerindeki ahenk ve düzen, ses benzeşmeleri ve vurgulardan kaynaklanmaktadır.
-Tahlil-
Mustafa CEYLAN
**
GÖNÜL TARLAM
Kiminiz kırmızı bir güldü
Kiminiz beyaz lâle
Kiminiz kır çiçeğiydiniz
Gönül tarlamda boy verdiniz.
Rüzgâr esti tutunduk elele
Yağmur yağdı birlikte ıslandık
Karşı durduk fırtınaya sele
Soğukta üşüdük güneşte yandık.
Kiminiz tarlamı eşeleyip geçti
Kiminiz mevsimlik çiçekti
Kiminiz kök saldı yıllarca
Kiminiz bir başka tarla seçti.
Hepinize binlerce selåm
Yine en güzel anılarla bendesiniz
Silinmedi izleriniz GÖNLÜM’ den
Sizi için yazdığım şiirlerdesiniz.
Evet, saygıdeğer dostlar, bu hafta Özkan GÖNLÜM’ ün şiirsel yolculuğunu ele alacağız. Sanırım, Galip SİNECİKLİ kardeşimin gerçekleştirdiği röportajı okudunuz. Ben de, sevginin, dostluğun ve güzelliğin şairi Özkan GÖNLÜM üstadın, şiir okyanusuna dalıp, oradan çıkarabilirsem inci tanelerini çıkarıp sizlere sunmaya çalışacağım.
Yukarıda arzettiğim “Gönül Tarlam” başlıklı şiir, GÖNLÜM’ ün 1986 yılında yayınlanan “Gönül tarlam” isimli şiir kitabına ismini veren şiirdir. Bu şiirde de görüleceği gibi mısra sonlarında “ kırçiçeğiydiniz- verdiniz / elele-sele/ ıslandık-yandık / gitti-çiçekti-seçti / bendesiniz / şiirlerdesiniz” ses uyumları ile serbest şiirde “hecenin” imkânlarını ustaca kullanan bir şairimiz Özkan Gönlüm… Zaten, dostlarıma bugüne değin hep söylemişimdir. “Heceyi bilmeyen serbest vezinde başarılı olamaz diye. En zor şiir serbest vezin şiirdir. Bu zorluğu ses ve imge oyunlarıyla, ritm ve ahenkle aşabilirsiniz.”
Şairin gönül tarlasında bulunan gül, lâle ve kırçiçeklerinin şiiridir bu. Ve gönül tarlasında silinmeyen izleri bulunan güzelleredir mısraları… Usta şair, “işte şiirlerim ve ben, yani biz /Aşk denizinde gemi gibiyiz / Kaptan sensin dümen sende/ Çevir istediğin yöne/ Emrindeyiz/ dediği sevdasına seslenmiştir şiir dünyasında yıllar yılı… Başkent akşamlarının şiir ikliminde hem kendisiyle aynı yaştaki ve hem de senelerin un değirmeninde saçlarını ağartmış üstadlarla bir ve beraber iken Özkan Gönlüm, şiir matinelerinde aranılan-özlemle dinlenilen bir şairdi. Ne zaman ki, geçim derdi-kader rüzgârı onu Ankara’ dan uzaklaştırdı, İskenderun’a attı, GÖNLÜM’ ün sesi az duyulur oldu. Arada bir İskenderun’ dan firar edip geldiği Başkent gönül meclislerinde yürek ilâcını almayı da ihmal etmedi. Sonunda emekli olunca, dayanamadı gurbetlerde ve gelip yerleşti Ankara’ ya… Seneler öyle çabuk geçiyor ki… Sel gibi… Daha dün kadar yakın zamandı Halide Nusret ZORLUTUNA annemizi, Arif Nihat ASYA hocamızı alıp, Güzide TARANOĞLU annemizin evine getirdiğimiz günler… Halâ “oğul-yiğit Mustafam… Can Özkan’ım” deyişleri durur kulaklarımda… Sami Ateş’in Dikimevi-Cebeci askerlik şubesi yanındaki evin salonunda güvercin fırtınasını birlikte yaşadığımız hassas şair ağabeyim Şahinkaya DİL’ i mi, ya da “ceylanlar hıçkırmaz Mustafa” deyip, şiir için tam 3 yıl kalemi elime aldırmayan Mehmet ÇINARLI üstadımı mı? … Hangi birini desem… Kimi yazsam, söylesem… Bunları, Özkan Gönlüm’le aynı zincirin halkası olduğumuzu, aynı çizgide yürüyen yolcular olduğumuzu ifade etmek için söylüyorum dostlar…
Özkan GÖNLÜM, benim “can ağabeylerimden birisidir. İsa KAYACAN birinci sırada, ikinci sırada da Özkan GÖNLÜM vardır. Ağabeylik tahtımın sahipleridir onlar… Onlardan öğrendim, güzelce bakmayı, has yürekli olmayı, dosta can vermeyi, düşmana kin tutmayı… Onlardan bildim-belledim kalem tutmayı, söz kurşunuyla haksıza hücumu… Haklıyı savunmayı, güzeli hoşlamayı… İnsanın bir ağabeyi, bir ışığı olması ne güzeldir. Ben, bu güzelliğin birine değil, ikisine de sahibim dostlar…
Genç şair kardeşlerime tavsiyem, mutlaka hem yaş, hem edebiyat alanında kendilerine bir ağabey seçmeleri olacaktır. İnanın, ben bundan çok faydalandım. Her şeyden evvel, yanlış yapmamı engellediler, teşvikleriye bana destek oldular ve kendi yaşantılarıyla örnek oldular.
Aşkın ve dostluğun şairi olan Özkan Ağabey, senelerce beraber olduğu Ümit Yaşar Oğuzcan ve Şemsi Belli söylemleriyle şiirsel yolculuğunu sürdüren bir şairdir. Hece veznini çok iyi özümsemiş olan usta şair, bu özümsemeyi “serbest “ vezin şiirde ustaca kullanır. O’ nun serbest şiirlerindeki ahenk ve düzen, ses benzeşmeleri ve vurgulardan kaynaklanmaktadır.