ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
ÜMİD HARUN VE ŞİİR DÜNYASI (3)
#1
ÜMİD HARUN VE ŞİİR DÜNYASI (3)

Mustafa CEYLAN


İrdeleyici, isyancı ve sorgulayıcı şairin şiiri gündelik kaygı ve yorgunlukları akşamın okyanusunda ılıman sularında erimektedir. Senbolizm cereyanı adı verilen akımın yanında Ümit Harun’da romatizm ve tasavvufta yer almıştır. 
Eski Yunanistan’da heykel ne ise bedevi Araplarında da şiir o dur. Taif civarında suku ukaz panayırında okunan ve beğenilen şiirler mısır kenine yazılıp kabe’ye asılırmış 
Yedi askı adı verilen el-muallakatiseki en ünlü 7 şairin şiiri olup günümüze kadar ulaşmıştır. 
Kaab bin zübyr 6.y.y. yaşamış kaside! i bürdesi ünlüdür.cahiliye dönemini İslam çağına bağlayan anıt ....... biri peygamberi yeren şiirler yazmıştı. Sevilmiyordu.peygamberin önünde kasidesini okuyunca suçu affedildi ve kendisine aba armağan edildi. 

“Kaside-i bürde” siyle oba kazanan şaire bakmak lazım. Cihan peygamber (s.a.v.) ’ini yeren şiirini onun karşısında okuyabilme cesaretine sahip asıl peygamberin hoş görüsünün muhteşemliğini de görmeliyiz. Birde (aba) hediye etmesini.... 
Şiir böyledir işte. ya harap eder yada abad.... 
Saraydan güçten kuvvet alan şair yağ teknesinde yüzen kaplumbağadır.gücünü kendi iç dünyasından, halktan ve hak’tan alan şair ebediliğe talip olan şairdir. 
Şiirin kaynağına göre uslüp ve dili de değişmektedir.tabandan tavana hareket halindeki şiir tabanın yani halkın dilini ve kelimelerini kullanır. 
Sarayın, tavanın geceleriyle, tabanın-halkın geceleri de farklıdır. Gece her yerde aynı gecedir ama içinde sakladıkları ve yaşananlarla farkını ortaya koyar. 
İğne deliğinden cihana bakan göz, zaman isimli değirmen taşında ezilip yok olmayan (söz) gerçek şair şiirin yapı taşlarıdır.gerçek şiir şairini zamanlar öncesine taşır. 
Gece sonbahar ve hasret Ümit Harun’un şiirinin üç ana temelidir. Bu üç temeli esas alan çok sayıda dünya şairi vardır. Arap şiiri, İsrail, Amerika şiiri de öyledir. 

Bir şiirinde: 

Uzaklarda 
Sessizlikler içinde 
Hayalini dokuyorum 
Gecelerden 

Ve denizlerden diyen İsrail yazarları ve kompozitörler derneğinin şiir ödülünü kazanan 3 yıl kadınlar ordusunda teğmenlik yapan 1937 doğumlu rina Cihony bir başka şiirinde ise, 

Saçlarımı yıkayacağım geceleyin 
Ve vücudumu ayın halesinde 
Çölümden çıkıp geleceğim 
Ellerinin vehasında demektedir. 

1809 da bostanda doğan Amerikan şairi edgan allan poe 

annaboll lee şiirinin son dizelerinde 

ay gelir ışır hayalin erişir 
güzelim annabell lee 
bu yıldızlar gözlerin gibi parlar 
güzelim annabell lee 
orda gecelerim uzanır beklerim 
sevgilim, sevgilim, hayatım gelirim 
o azgın sahilde 
yattığın yerde seni 

evet Ümit Harun kaside-i bürde şairi veya annaboll lee şairi değildir,ama, o maşallah yerine ma şeytan dedikten sonra gözlerinde kiremit rengi, deniz yıldızı ve çocuksu bakışları olan suhera nın şairidir.kızılaydan bilkent otobüsüne binip giden Suhera ağaçları bizi öksüz bırakacaktır.eylül ikindisinin kaldırımlara bıraktığı gurbette Suhera’dan ayrılışını dile getirir şair.. 
Bizim gizem şairleri – ironiklerin – en tutkun oldukları ay eylüldür. Sonbaharın rengi havası sararan yapraklar bizim aşirlerin ruh köklerini çalkalamıştır hep. 
Şairimiz ümit Harun şiiri sıradan bir iş veya tutku olarak görmez onu ciddiye alır. Şiiri sevmeyen veya ondan hiçbir şey anlamayanların bile ona saygılı olmasını en azından şiir okunurken susmalarını ister.“şiirin tavı”na erdi mi o tavdan, o atmosferden çıkmak istemez. 

Ümit Harun şiir tavında bize şöyle seslenir; 
Bana bir şiir okuyun 
Yada susun lütfen 
Ya sessizce geçin 
Kaldırımlardan koridorlardan 

Bahar gibi olsun 
Yağmur gibi olsun 
Anlamasınız da susun 
Tam tavındayım şiirin 
Tavındayım dinlemenin 

Bu ne nasıl bu yüz 
Aradığım içinizdeki ince bir duygu 
Tropikal iklimden uzak değil bize 
Serapa his 
Serap aşk bedenimizde 

Şiir sözün özüdür bana göre insanoğlunun yazamayacağı yegane şiir hak kelamındadır.ondaki musiki, ahenk ve müesseriyet hiçbir şairin şiirinde yoktur. İlahi sanatın yansıdığı ayetler ve sureler hep bizi biz yapmak içindir.bizi şah damarımızla yaratmak içindir.şairin mısralarında aynı yolun yolcusu değil midir.? Unutulmayan asırlar öncesine taşınan şiirlerde o kudret kaleminin etkisi vardır.şu halde şairimizin dediği gibi ya şiir oku yada lütfen sus. 
Şiirden uzaklaşan toplumlar uçurumda yuvarlana taş gibidirler. Kaes intihar ve menfaat çarpışmaları zulüm ve işkence kin nefret şiirinden uzaklaşan toplumun dokusu olup çıkar.savaşlar şiirsizlikten çıkar.ölüm araçları ve silahlarda şiirsizlikten konuşur. Çünkü şiir barışcıl ve sevecendir. Sevgi ve dostluk şiirin hamurudur.zeytin dalı ve güvercinler kişi yüreğine şiirle yerleşir.galgan dikeni bile şiirle güzelleşir. 

Nitekim Ümit Harun, 

Ağırca şiirinde 

Ne zeytin dalı 
Ne galgan dikeni 
Bakmaya gör hele 
Yüreğine uçurttuğun güvercinlere 

İçimdesin ya 
Buda yeter 

Kesik kesik olsa da demektedir.yürekte güvercin uçması sevgilinin iklimindedir.o bir bakışla o iklimin kapılarını ardına kadar açıverir. 
Şiir bir secde kadar derin ve sessiz ama içten arayışını yaptıkça samimi olur. Sorgulamalarında “maddede gizlenmiş manayı”gün ışığına çıkarmak için bakış açısı çok önemlidir.nerde duruyor, neyi nasıl görüyorsun? Hangi gözle bakıyorsun önemli olan bunlardır.saat tıkırtılarında bir derviş zikrini hissedebiliyor musun? Yada maddenin esas yaratıcının ismiyle aşka gelip çırpındığını görebiliyor musun? Hah tamam! o zaman ne yana nasıl bakarsan bak hep o biri görürsün.... 

Şairin şiirinde Ümit Harun bakın ne diyor.? 

Arıyorum seni arıyorum 
Bu saat tıkırtılarında sessizliğin umuyorum senden umuyorum 
Kokusuz sütunlarında yalnızlığın 
Çıkmazlardan sıyrılmak için 


Şiir geçmişle ve yaşanılan zamanla hesaplaşmadır.geçmişin izleri bugünü bugünde yarını çizmektedir.bu çizim sırasında umut yüreğimizi asla terk etmez.umut bir bebektir.çiçek öper, şairimiz bu konuda bakın usta Cahit Külebi için ne demiş. 
Cahit Külebi’nin ardından yazdığı “imdi ne kaldı a” 
Artık ne kurtuluş savaşı ne hikayeler. 
Çiçekleri nasıl öper bebekler 
........ 
................demektedir.şair kitap taşırken onun içeriğinde şiiri şiirin içinde gülü taşır. Belirsiz depremler işte bu taşıma esnasında oluşur “.söz uçar yazı kalır”.demişler. şiir yazım türün en uçarısıdır.en kanatlısı aynı uman da en ağırı. Dile sürülen bal veya acı biber şiir. dilden akla akıldan ruha ulaşır.ruhu kucakladıkça zaman aşmaya başlar. 


Belirsiz depremler. De Ümit Harun 

Kitap taşısam okusam 
Gül taşısam koklasam 
Şiir okusam sen yine sen 
................................................ diyerek düşüncelerimiz de ne kadar farklı olduğumuzu vurgulamaktadır. 
Şiir yenilmezdir................................................. diyerek düşüncelerimiz de ne kadar farklı olduğumuzu vurgulamaktadır. 
Şiir yenilmezdir.kendisi ile birlikte şairini de yenilmez kılar. Hakanlar, sultanlar, güzeller, çirkinler, zenginler, fakirler, unutulur gider. Fakat güzel ve kalıcı şiiri yazan şair şiiriyle birlikte yenilmez zamanın dişli çarklarını her ikisi rahatlıkla aşıp geleceğe ulaşırlar. 


Ümit Harun “ neyin arayışında ” bakın ne diyor.? 
................................................................... 
gelirim ben gelirim tarif edilmez sancılarla 
ünlem olur bildiklerim iklimler düşer aklıma 
ney sessiz doldurur ovayı sessizliğe bürünür dağlar. 
Elimde kavuşmanın mektubu lale güler gül ağlar. 

Evet “lale güler gül ağlar” lale ismiyle lale şekliyle sırrı ile güler, lale adında taşıdığı güzellikle güler. 
Lale vuslattır.gül hisset.... gülün ağlaması bülbülden ayrı kalmasındandır.alev renginde hasretini hep içinde yanar halde tutmasındandır.ney lale ile gül arasında mekik dokuyan insan ruhunun seslenişi neyin arayışı özün ince hüznüdür. 
Mevlana’nın neyi ovayı doldurur.ümit Harun’u alır ovalardan dağların sessizliğine götürür. Ney sesi onu yarine kavuşturmuştur.ney şairin ney sesinin elinde kavuşmanın mektubu.- habercisidir.. sessinin gökçe oluşu ondandır. 

Mevlana diyor ki: “a kardeş ne olur bir gececikte uykusuz kalsan; Mum gibi iri olsan kıvılcım gibi uyumasan, gök kapıları geceleyin açılır; bahtlar açar; sende ay gibi uyumasan yıldızın aydın olur, güzelleşir,iyileşir,gökyüzü erise o aleme iştiyakın vardır.gökyüzünden aşağı bir yerde kalamazsın.yücelerden başka bir yerde uyuyamazsın. 
Habeş askeri, geceleyin Rum Ülkesine saldırınca, kayser gibi balçık içinde uyuma ey can. Zamanenin İsa’sısın; geceleri yol al, dön dolaş ta eşek gibi balçık içinde uyuma ey can.geceleyin yürü ki yollar, geceleyin alınır, menzille geceleyin varılır, padişahı istiyorsan seferde uyanmalısın,” (divan-ı kebirden seçmeler, Yakup şafak, Konya.b.şehir belediyesi, 2000, shf: 24) 
Evet Ümit Harun’da Mevlana gibi geceye ve neye vurgun bir şairimizdir.gökyüzü eri olmayı arzular.ancak içinde kırılan gökyüzünün telaşına düşer,sarılır ney sesine tutunur ruh köküne…. 
Şairimizin çobanı gönül iklimini cümle gönüllerde haklim kılmak içindir.Amaç güle kavuşmaktır.gözler ve eller duygunun ifade unsurlarıdır.hafiften ve sessiz. 

“Gönülden ötelere 
Güle doğru” da, Ümit Harun; 
…………………………………………………… 
“ Hafiften uzanır coğrafyama ellerin 
Dirilir iklimimde bahar çiçek çiçek 
Bırak sukutu bende kalsın gözlerin 

Gözlerin gözlerin bir gün beni öldürecek” demektedir.insan kendini keşfettikçe evreni keşfeder.sırrın sırrını çözer yani….. yürek, insanın gizli hazinesi. Sandık o arada gizli.her şey o sandıkta depolu. Kapağını açmaya gör sandığın.yandığının resmidir.var oluş ve yok oluş o sandıkta kilitli. Bazen o sandığın içi ne dalar gönlümüz.dalarda çiçeklenir, başlar hayal kurmaya.yalnızlık senfonisi dudaklarda, yıldızlar salarında iken açmalıyız sandığı.o zaman e bedi sevgiliye ulaşırız işte……Ümit Harun’da “sana gelirken” de bu düşüncemizi dile getirerek diyor ki; 

“Ben gelirken hafif rüzgar esmeli 
Gözlerimde yalnızlık saçlarımda yıldız 
Üşütmeyen yağmur yağmalı yalnız 
Ellerini görmeliyim bir ellerini 
Bir çiçek dalı yahut hayal gibi….. 

Ve Hayalle gerçek arasında mekik dokur şair. 
Hayal yumuşak, tatlı ve efsunkar; geçek ise katı ve acımasızdır.çoğumuz “ gerçekler hayal olsa” veya “hayaller gerçek olsa ” demez miyiz.?
Ümit Harun, “Bir buket hüzün” de “Gerçek dediğimiz geçici değil mi” der. Elbette öyledir.Hayalin gerçek olması mutluluk için, gerçeğin hayal olması da, benimsenmeyen üzüntü için söylenir.Ahmet Haşim’in “o belde” sindeki hayali bile Ümit Harun’da yerine oturur.“Gerçek denilen şey de geçicidir.” yani, hayal zaten geçici…Şu halde ne varsa alemde aşktan ve şiirden gayri hepsi, ama hepsi geçicidir. Kalan aşktır ve aşkı anlatan şiirlerdir. Kalıcılık budur. Leyla Mecnun, Ferhat Şirin öyle değil mi? 

“Şehirlerde”“mübarek ve zalim ”şehirlerde neden? “hıçkırıklarla ağlasak yeridir” derken Ümit Harun, şehirlere bir yandan mübarek derken, öte yandan“zalim”diye seslenmektedir.Doğrusu da bu değil mi? Haritalardaki ince, uzun yolar hep şehirler arasında uzanır, giderler. Ama o yollarla terminalden terminale insan taşınır hep, umutlarıyla, düşleriyle…şehir alır yolcusunu göğsüne korur ve saklar onu o an mübarektir o an sığınaktır.ama insan tetninbe alıştı mı şehrin dokusu alim Allah akrep gibi sokuverir kovar, döver, tokatlar ve eziyet eder müsafirinle.işte o zamanda zalimliği görülür şehrin.geçin, sürün, yaşa yada defol diye bağırır.şehir cadde cadde ev ev bu haykırışı duyduğunda ağlasan yeridir hıçkıra hıçkıra dostum. Necip Fazıl’ın şehirdeki apartman tasvirini biliriz.üs kat başkadır alt kat başka.Ümit Harun’da şehir bu bakım damdan hem mübarektir hem zalim… 
“Koca Yunus Emre bir şiirinde: 
“Aşkın göz yaşı hem göl ola 
Ayağından saz bitip kamışlama ”demektedir. 

Başka bir şiirinde ise: 
“Dosttan haber kim getirir 
Sorun seher yellerine 
Vay bu ayrılık firakı 
Yetişmesin kullarına…”der.Eşref oğlu Rumi de:“Seni sevmek benim dinim imanım/İlahi din-ü imandan ayırma…”diye söyler. 
Şairin içini çalkalayan, içi darma duman eden aşkıdır.Ağlatan,inleten,söyleten ayrılıktır, özlemdir. Ümit Harun’un “yağmuru çıldırtan fırtınası”dır 
“Sen varsın ya 
Sen ya”şiirin de “Yağmur kudurtan fırtına/Hasretin olur damlalar sunarım /Yağmur çıldırtan fırtına”der.Derde şairimiz fırtına, damla ve hasret üçgenine kendini hapseder.Çünkü sen dediği sevgili, aslında onun iç dünyasında fırtınalar estiren, yağmurları kudurtandır.Ama içindeki bunca curcunaya rağmen, dili susmuş, dudakları açılmamıştır. Sadece kalemi konuşur gerçek şairin. Dil kalem olmuştur da ondan aynı şiirde 
“Ufuklar kanatır bakışlarını/Hep son adımı atıyorum sanki/Bilmezdim hedeflerin böyle bitmeyeceğini”derken Ümit Harun,hedefe hüzün bayrağı çeken şairlerimizdendir.Ufuklar, yarınları simgeler. Ufuk umuttur, inançtır, tasadır, çırpınıştır.Ufuk gelecek zamanın kendisidir.Hedefin resmidir.Ruh kökü hicranla kıvrananların ufukları da elemli olur. Hedeften gülüş bekler ama bilir ki,umut adlı hedef yok oluşun, eriyişin, kederin kendisidir. 

“Belirsiz depremler”de 
------------- 
“Kırılan gökyüzü iklimi bekler 
Yalnızlık unutulmaktır çoğu zaman 
Eylül senin sarışın saçların mı 
-------------- ”derken şairimiz, olmazları oldurur.Gökyüzünün kırıldığını söyler. Hava boşluğunun kırılmasını yaşadınız mı siz hiç? İç dünyanızla üst üste kırılır gök yüzünüz.İçinizdeki aynanın yansımasıdır gökler. Aynanın tuzla buz olduğu noktada yalnızsınızdır.O an bakışlarınız ğöğe çevrilirken, ayaklarınız toprağa daha bir kavi basar. Yerle gök arasında merdiveniniz çatırdar ve sevgilinin eylül sarısı saçları kurtarır sizi… 

“Böylesi gel”de 
“Seni sevdiysem kafir mi oldum zalim 
Bilirsin acı çekmeye alışkınım 
Bu ağustos yangınlarında kalbim 
Yandıkça yanıyor hastayım şaşkınım 

Seni peşimden sürükleyeceğim gel 
Tırnaklarımı bir bir yerken gel 
Gel 
Reddetmeyeceğim bir zamanda gel 
---------------------”der.Evet,insanın reddetmeyeceği zamanlar vardır.Zayıf, hassas duygulu olduğu anlar.Has şair, o acı çekmeye alıştığı zamanları anlatan şairdir.Şiir de onunla iddia taşır. Zamanın göğsüne gülden yumruğunu atar. Şiir, şiir olur çıkar.Şairini de atiye taşır.Kalıcı yapar.İddiasız,hedefsiz şiir ceviz kabuğudur.Özü boşalmıştır.Boş bakarı göz gibidir.Dolu göz,dolu gönülle ortaya çıkar.Ağustos yangınında yanan yürekten hasret dumanı tüter… 
“Mevsimlerin Adımı”nda “Tüneller aydınlığa uzanan pencere” 
“Acıyı saklayan sonbahar”derken Ümit Harun,“Her gecenin bir sabahı, her tünelin aydınlığa çıkan bir ağzı var”demekte…Dünya hayatı geçicidir.Yunus Emre’miz, Koca Yunus’umuz da öyle demiş. Bu geçici yaşantının sonu, sonsuzluk, ebedilik…Esas alem…Somutun, enerji yoğunlaşmasının, madde dansının bitişi…Mana alemi esasın esasıdır. 
Her mevsimin dili ve rengi vardır. Sonbahar acıyı saklar,bahar doğuşu ve kahkahayı anlatır.İnsan yaşamı da öyledir. Her mevsim bir başka mevsimin gebesidir üstelik.O zaman üzülmek niye? Gök ve yer yerli yerinde.İkisinin arasında biz… 
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi