ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ahmet Tufan ŞENTÜRK'ün Öz Geçmişi ve Sanatı
#1
ŞAİR AHMET TUFAN ŞENTÜRK’ÜN ÖZGEÇMİŞİ ve SANATI ÜZERİNE


Nail TAN

I. Özgeçmişi:

Eski Konya ilinin Ermenek ilçesine bağlı Esentepe (eski adı Lamos) köyünde, yoksul bir çiftçi ailesinin; üçü kız, dördü erkek yedi çocuğunun beşincisi olarak dünyaya geldi. Esentepe köyü, günümüzde Karaman ilinin Sarıveliler ilçesine bağlıdır. Babası, Battal Gazi soyundan Battaloğlu Gök Ali, annesi ise bir müftü kızı olan Fâtıma Hanım’dır. Nüfus cüzdanında 1924 doğumlu gözükmekteyse de, gerçek doğum tarihinin 1918-1920 yılları arasında olduğunu söylemektedir.
Çocukluğu, Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyet’in ilk yıllarının yokluk günlerinde, bin bir sıkıntı içinde geçti. Çobanlık, marangoz çıraklığı, ırgatlık yaparak ailesinin geçimine yardımcı oldu. 12-13 yaşlarına geldiğinde önce annesini sonra da babasını kaybetti. Köydeki son işi, muhtarın odasında orta işlerini yap¬mak demek olan gizirlikti.
Şairin ağabeyi Mustafa Şentürk, vatan görevini (askerlik) yaptıktan sonra köyüne dönmemiş, Ankara’da bir kamu kuruluşunda memuriyete
 
başlamıştı. Kardeşi, gizir Ahmet Tufanı Ankara’ya çağırdı. 1935 yılıydı. Onu, Solfasol köyünde (bugün Ankara Solfasol semti), ilkokula yazdırdı. Okula geç başlamasının verdiği azimle Ahmet Tufan, bir yılda üç sınıfın öğrenimini tamamlayıp köyüne döndü. Yine ağabeyinin yardımıyla Ermenek’in Göktepe kasabasın¬da yeni açılan yatılı bölge ilkokuluna kaydoldu. Bu okulda dördüncü, beşinci sınıfları bitirerek birincilikle diploma aldı. Tekrar Ankara’ya ağabeyinin yanına geldi. 1938 yılıydı. Bir yandan; amelelik, otel kâtipliği, garsonluk gibi işlerde çalışıp para kazanırken bir yan¬dan da geceleri sokak lâmbalarının altında çalışarak yatılı ortaokul sınavına hazırlandı. Galatasaray Lisesi’nin sınavını kazandıysa da Bilecik Ortaokulu’nda orta öğrenimine başladı.
1938 yılı, şairin hayatında önemli bir dönüm nok-tasıdır. Yatılı okul sınavlarına hazırlanırken, doğduğu yörenin halk şiiri kültüründen aldığı ilhamla şiirler de karalıyordu. 10 Kasım 1938’de yüce Atatürk hayata gözlerini yummuştu. Bu acıyla yazdığı bir şiiri, Behçet Kemal Çağlar tarafından beğenildi, Çocuk ve Yurt dergisinde yayımlandı. Ahmet Tufan’ın önünde geniş bir ufuk açılmıştı.
1938-1941 yıllarında Bilecik Ortaokulu’nda okudu ve bu okulu birincilikle bitirdi. İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nde yatılı olarak öğrenimine devam etti. İstanbul, Türkiye’nin sanat başkentiydi. Burada dönemin önem¬li şair ve yazarlarıyla tanıştı. Edebiyat Öğretmeni, Mithat Sadullah Sander gibi önemli bir edebiyatçıydı. Lisede öğrenciyken Çmaraltı, Bozkurt, Köye Doğru,
 

İnkılâpçı Gençlik dergilerinde siir ve yazıları yayımlandı. 1944 yılında lise öğrenimini de başarıyla tamamladı, Ankara’ya döndü.
Lise öğrenimi sonrası Ankara Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. O sırada, II Dünya Savaşı sona ermek üzereydi. Askere alındı. Yedeksubaylığını önce İzmir Gaziemir’de sonra da Zonguldak Çaycuma’da yaptı (1945-1947). Askerlik sonrası, ikinci sınıfına geçtiği Hukuk Fakültesi’ne devam etmedi ve çalışmak için bir iş aradı. Büyük çabalardan sonra 1948 yılında Ankara Valiliği Özel İdare Müdürlüğünde memuriyete girdi. Çalışkanlığı ve dürüstİüğüyle dikkati çekti. Memuriyeti sırasında, şiir yazmayı da ihmal etmiyordu. 1950’li yıl¬larda Ankara’daki şair ve yazarlar Ulus’taki İstanbul Pasta Salonu’nda toplanıyorlardı. Bu salona devam ederek, tanınmış şair ve yazarlarla tanıştı. 1950 Martında Hisar dergisi yayın hayatına başlayınca bu derginin yazı kadrosunda ve bürosunda görev aldı.
1950 yılında bir ara hastalandı.

Bu sırada, Numune Hastahanesi’nde görevli hemşire Fahriye Gökcan’la tanıştı. Birbirlerine âşık oldular. Fahriye Gökcan’ın ABD ve Kanada’daki yüksek hemşirelik öğrenimi dolayısıyla evlenmeleri gecikti. Ancak, Fahriye Hanım öğrenimini tamamlayıp yurda döndükten sonra 25 Mart 1959 tarihinde evlenebildiler. Bu mutlu beraberlik, uzun sürmedi. Fahriye Hanım hastalandı. Çocukluğundan beri astım hastasıydı, çocukları olmadı. Şair, acılar içinde kıvranan eşinin yanından bir saniye bile ayrıl¬madı. Onunla birlikte, acı çekti, ağladı, 3 Aralık 1976 tarihinde astım ve kalp yetmezliğinden vefat eden eşini,
 
hiçbir zaman unutmadı, unutamadı. Bu yüzden, ikinci kez evlenmedi.


Ankara Valiliği Özel İdaresi’nde önce şefliğe sonra da Emlâk ve İstimlâk Müdürlüğü’ne yükseldi. 1975 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.


Memuriyete başladıktan sonra önce Abidinpaşa Saimekadm Mahallesi’nde bir gecekonduda oturdu. 1963-1964 yılında hâlen oturduğu Seyranbağları Yuva Sokak (Şehit Macit Ağca Sokak) 15 numaralı apart¬mandaki daireyi satın aldı.


Adı; 1998 yılında, köyü Esentepe’nin bağlı bulun¬duğu Sarıveliler ilçesinde bir ilköğretim okuluna ve 2000 yılında da evindeki kitap, dergilerini bağışladığı Sarıveliler İlçe Halk Kütüphanesine verildi.


II. Sanatı:


Ahmet Tufan Şentürk, Türk Edebiyatı’nda şair olarak tanındı. Şiir dışındaki edebî türlerle hiç ilgilen¬medi denebilir. Sadece; bazı denemeler, kitap tanıtım- eleştirileri ve anılarını yazmakla yetindi.


Şiirle ilgilenmesinde; çocukluğunda dinlediği Karacaoğlan, Pır Sultan, Köroğlu türkülerinin, Yunus İlâhilerinin payı büyüktür. Köyünde âşıklara, saz şairlerine büyük önem verilmekteydi. Karacaoğlan, Torosların en ünlü halk şairiydi. Halk şairlerinden saygıyla söz ediyordu uzun kış gecelerinde. İşte Ahmet Tufan’ı, bu ortam; Torosların güzelliği ve çile dolu hayatı şair .yaptı. 1938 yılında, ilkokulu bitirip
 


Ankara’ya geldiğinde, yatılı ortaokul sınavlarına hazır-lanırken ilk şiirlerini de karalamaya başlamıştı. 10 Kasım 1938 tarihinde yüce Atatürk hayata gözlerini yumunca, acı içinde bir şiir yazmıştı. Bu şiiri okuyan A. Ziya Kozanoğlu, genç şairi dönemin tanınmış şairi Behçet Kemal Çağlara götürdü. Çağlar ın da beğendiği bu şiir, Çocuk ve Yurt dergisinde yayımlandı. Böylece Ahmet Tufan’ın sanat yolculuğu, şiir serüveni başladı.


1941-1944 yıllan arasında yatılı olarak öğrenim gördüğü İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nde tanınmış edebiyatçılarımızdan Mithat Sadullah Sander’in öğren¬cisi oldu. Şiir yazmaya ağırlık verdi. Bu ilk donem şiir¬lerinde, yetiştiği ortamın etkisiyle koşma türünü kul¬landığı görülüyor. İstanbul’un sanat başkenti ortamı içinde; Yahya Kemal Beyatlı, Enis Behiç Koryürek, Orhan Seyfi Orhon, Necip Fazıl Kısakürek, Peyami Safa, Yusuf Ziya Ortaç, Suut Kemal Yetkin, Mehmet Kaplan gibi önemli şair ve yazarlarla tanıştı. Çınaraltı, Köye Doğru, Bozkurt ve İnkılâpçı Gençlik dergilerinde şiir ve makaleleri yayımlandı.
Yedeksubaylığını yaptığı 1945-1947 yıllarında da şiir yazmayı sürdürdü. Zonguldak, Çaycuma şiirleri bu yılların ürünüdür. 1948 yılında Ankara’da memuriyete başladıktan sonra sanatla bağını koparmadı. Tersine güçlendirdi. 1950’li yıllarda Ankara’nın özel kültür merkezlerinden biri Ulus’taki İstanbul Pasta Salonu’ydu. Şairler, yazarlar burada toplanıp sohbet ederler, yeni eserlerini okuyup birbirlerinin görüşlerini alırlardı. Ahmet Tufan, bu salonun müdavimlerinden
 
biriydi. Burada; Remzi Oğuz Arık, Mehmet Çınarlı, Ilhan Geçer, Osman Fehmi Ozçeiik, Güitekin Samanoğlu, Halil Soyuer, Osman Attila, Yahya Benekay ve Mustafa Necati Karaer gibi şair ve yazarlar¬la tanıştı, dost oldu. Mart 1950’de Hisar dergisi yayım¬lanmaya başlayınca bu derginin yazı kadrosunda görev aldı, iki yıl kadar yayın sekreterliğini yaptı. Şiirleri, yazıları en çok bu dergide yayımlandı. Bu yüzden bir “Hisar Şairi” olarak tanınmıştır. Ancak dil anlayışı ve konu çeşitliliği yönüyle Hisar şairlerinin genel çizgisin¬den farklı bir tutum içinde olmuştur. Hisar dışında, şiir¬lerine, yazılarına genellikle Türk Dili, Çağrı, İlgaz, Kemalist Ülkü, Bayrak, Oğuz, Fırat, Gurbet, Güneyde Kültür, Günce, Dil Dergisi gibi dergilerde rastlanmaktadır.


Şiir dışındaki deneme, kitap eleştirisi, röportaj, anı türündeki yazılarında, bazen Battal Gökcan-Gökçe, Ahtuşen, Battal Arif takma adlarını kullanmıştır.
Çok sayıda gazetede de şiir ve yazıları yayımlanan şair, bir süre Ortadoğu ve Vakit gazetelerinin yazı kadrosunda da yer aldığı için sürekli basın kartı sahibidir.


Şair Ahmet Tufan, yetiştiği ortamın etkisiyle ilk şiir-lerinde koşma türünü ve hece ölçüsünü kullanmıştır. Daha sonra; bu etkiden sıyrılmış, Garipçileri ve İkinci Yenicileri tanımış, serbest ölçüye bağlanmıştır. Ancak, zaman zaman hece ölçüsüne dönmüş, halk şiirinin tadını, tuzunu hiçbir zaman unutmamıştır.
Şiirlerinden ele aldığı ana temler; Atatürkçülük, vatan-ulus-bayrak sevgisi, yurt güzellikleri, köy özlemi,
 
aşk, insan-çocuk-doğa sevgisi, barış ve özgürlük tutkusu, sosyal sorunlar karşısında duyulan acılar olmuştur. Eşi ve onun vefatı üzerine duygu yüklü şiirler yazmıştır. İnsan sevgisini yüceleştiren şiirleri oldukça fazladır. Köyden büyük kente göç edenlerin sıkça dile getirdiği duygu ve düşüncelerle yoğunlaşmıştır şiirleri. Her okuyan, kendisinden bir parça bulur.


Şiirlerinde herkesin anlayabildiği yalın, arı bir Türkçe kullanmıştır, kullanmaktadır. Köyünü, Torosların doğasını, anılarını şiirleştirirken yerel deyişleri, kelimeleri de ihmal etmemiştir. Kelimeleri yan yana getirirken, aralarında yaratacakları ses ve anlam uyu¬muna çok dikkat etmiştir. Kelimelere; bir ruh, bir can vermeye çalışmıştır. Sanat anlayışını “önsöz”ünde açık¬ladığı için bu konuda daha ayrıntıya girilmesine gerek duyulmamıştır.
“Yanmak İstiyorum Yandığım Kadar” adlı şiiri Erol Sayan, “Derdimi Bir Allah Bilir Bir de Ben” adlı şiiri Gültekin Çeki, “Yâr Bana” adlı şiiri Yasin G. Gülen ve “Bana Gel Diyen Biri Var” adlı şiiri Ali Kocatepe tarafın¬dan bestelenmiş olup radyo ve televizyonlarda icra edilmektedir.


Türkiye’de yüzlerce şiir gecesine, şairler şölenine katılan şair, 1988 yılında Makedonya’da “Struga Şiir Akşamlarında ve 1990 yıllında Irak Bağdat’taki “Mihrican-el Merbet” şiir şöleninde ülkemizi temsil etti.
1993 yılında “İLESAM Hizmet Ödülü” ne lâyık görüldü; ödülünü Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’in elinden aldı.


Ahmet Tufan Şentürk’ün bugüne değin yayımlanan şiir kitapları şunlardır:

• Sarhoş Dünya; Desen Mat., Ank. 1958, 64 s.
“Suat Osmanoğlu Yayınları”

• Mustafa Kemal; Ayyıldız Mat., Ank. 1966, 32 s.
“Ahmet Tufan Şentürk Yayınları” 2. bsl. 1967

• Allah Versin; Ayyıldız Mat., Ank. 1969, 63 s.
“Ahmet Tufan Şentürk Yayınları”

• Çakırdikeni; Ayyıldız Mat., Ank. 1971, 60 s.
“Ahmet Tufan Şentürk Yayınları” 2. bsl. Sanem Mat., 1976, 46 s.

• İnsanlık Şarkısı; Ayyıldız Mat., Ank. 1976, 96 s.
“Ahmet Tufan Şentürk Yayınları”

• Hepsinden Güzel; Sanem Mat., Ank. 1986, 64 s.
“Ahmet Tufan Şentürk Yayınlan”

• Sevgiyle; Sanem Mat., Ank. 1988, 96 s.
“Ahmet Tufan Şentürk Yayınları”

• Şölen; Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Bsm.,
İst. 1991, 148 s.
“Kültür Bakanlığı Yayınları: 1328”

Şiir dışındaki konularda (anılar, fıkralar, kitap eleştirisi) ise, üç kitabı yayımlanmış bulunmaktadır:

• Yarası Olan Gocunsun (Derleme Fıkralar); Prestij Mat., Ank. 1999, 80 s. “Günce Yayıncılık”

 

• Anılar Koridoru-Gidenler Kalanlar; Prestij Mat., Ank. 2000, 108 s. “Günce Yayıncılık”
• Anılar Koridorunda-Sarıueliler; (Mustafa Ceylân’la), Prestij Mat., Ank. 2000, 72 s. “Günce Yayıncılık”

III. Hakkında Yazılan Kitaplar, Yapılan Çalışmalar:

A. Kitaplar:
• I. Unver Nasrattınoğlu-Güngör Özmen; Fahriye Tufan, Ayyıldız Mat., Ank. 1978, 64 s.

® H. Rıdvan Çongur; 50. Sanat Yılında Ahmet Tufan Şentürk, Gen Mat., Ank. 1997, 198 s.

•Mustafa Ceylân; Ahmet Tufan Şentürk Hayatı Sanatı Şiirleri, Aziz Şenel Mat., Antalya 1997, 287 s.

• Prof. Dr. Saım Sakaoğlu; 80. Doğum Yılında Şair Ahmet Tufan Şentürk, Prestij Mat., Ank. 1999, 80 s. “Günce Yayıncılık”

B. Özel Sayılar:

• Kemalist Atılım; S. 30, Ocak 1986

• Günce; S. 11, Ağustos-Eylül 1997

C. Tez:

Dilek Sekücü; Ahmet Tufan Şentürk; Hayatı, Sanatı, Şiirleri, Selçuk Ü., Fen-Ed. Fak. 1996-1997 Akademik Yılı Bitirme Tezi, 56 s.

 
Ç. Roman:

Mustafa Ceylân; Torosların Türküsü, Antalya 1999 158 s.

D. Destan:

Nüzhet Erman; Ahmet Tufan Şentürk Destanı (146 mısra), (Bkz. H. Rıdvan Çongur; 50. Sanat Yılında Ahmet Tufan Şentürk, ss. 130-135)

E. Radyo Oyunu:

Yahya Akengin; 7öros/ann Öbür Yüzü, 1990 (şairin hayatı), TRT Ankara Radyosu’nda seslendirilişi ve yayımlanması: 1991

F. TV Belgeseli:

• Çakırdikeni; TRT Belgeseli, Yapımcı Taha Feyizli; 1997-1998 (H. Rıdvan Çongur’un kitabı esas alınarak hazırlanmıştır.)

• Bir Şiirin Hikâyesİ (Ölmeyeceğim)-, TRT/2, Oyunlaştırılmış bir şiiri: 1991-1992

 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi