ein Bild ein Bild
Sitemize Hoşgeldiniz, Ziyaretçi! Giriş Yap Kayıt Ol


Konuyu Değerlendir
  • 0 Oy - 0 Ortalama
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
ARMAĞAN-4 KİTABI' NIN SUNUŞ YAZISI
#1
SUNUŞ



Armağan serisi nasıl oluştu? Önce bıınu açıklamak ihtiyacını duydum. Şöyle ki:


Hayatım boyunca şahsi çıkarım için hiçbir yetkili makam sa­hibinden bir varlıklıdan hiçbir şey istemedim. 
Hakkım mıydı, değil miydi bilmiyorum. Onun takdiri verenlere aittir. Ama hep verdiler, hep verdiler. 
Benimse onlara verecek, vermeyi vadedecek, hiçbir şeyim yoktu. Minnet duygusu altında ezilip, üzülüyor­dum. 
"Yarâp bu aferin ne tükenmez hazinedir" denir ya. Ba­na verilenler kuru kuru aferinden ibaret de değildi. 
Yaşama sebe­bim olan sımsıcak sevgiler, şiltler, plaketler, ödüllerdi. 


Bu güze­lim dünyaya ilk gözümü açtığım, köıpe ceğerlerime tertemiz ha­vasını soluduğum, 
ekmek aş olmasa bile otunu, yaprağını yedi­ğim, suyunu içtiğim eski "Lâmos" Yeni "Esentepe" köyünün 
bağlı bulunduğu "Sarıveliler" ilçesinin rahmetli eski Belediye Başkanı, 
seksen küsur yıllık el emeğim, göznurum kendi eserle­rim dahil birikimim olan kitaplığımdaki kitaplarımı 
ilçeye taşıyıp adıma bir halk kütüphanesi açmış, eski Karaman Valisi Hakkı Teke’ nin de aynı ilçe merkez 
ilköğretim okuluna adımı vermiş olmasıyla minnet ve şükran duygularım kat kat artmış oldu.

Bu minnet ve şükran duyguları altında eziliyordum. 
Yakın dostlarım ve manevi evlatlarımdan yüksek Makine mühendisi araştırmacı, şair-yazar Mustafa Ceylan'la 
birlikte konuşup ne yapabiliriz diye düşündük. 


Yapılan bunca iyilikleri, güzellikleri, ödülleri, armağanları, armağanla karşılamamızın uygun olacağı­na karar verip başladık çalışmaya.


"Anılar koridorunda Sarıveliler Armağan (1)" Ahmet Tufan Şentıürk - Mustafa Ceylan imzalarıyla kitap olarak yayımlayıp, bir kısmı kütüphaneye, diğerleri de hemşehrilere "Armağan" olarak dağıtılmak üzere "rahmetli" Başkan’a vermiştik. 


"Arma­ğan 2 de" yine manevi oğlum Mustafa Ceylan'la birlikle "Ah­met Tufan Şentıürk İçin Ne Dediler?" 
adı altında kitap haline ge­tirip yayımladık.


Manevi oğlum Mustafa Ceylan ın Antalya'ya taşınması ne­deniyle "Armağan 3"ün derlenip toparlanması için yardımıma, kara günlerimin dostu, kader arkadaşım, sevilen, savılan seçkin bürokrat, gazeteci, araştırmacı, yazar, 
şair İsa Kayacan koştu. "Armağan 3"ii de onunla birlikte yayınladık.


Armağan üçün mürekkebi kurumadan Armağan dört girdi sı­raya:


Bir gün can dostum, kalem ve fikir ortağım Dr. İsa Kayacan telefon edip 
"Ağabey müsaadenle ben Armağan dört için de bir dos­ya açmak istiyorum. 
Bundan sonraki yazacağın yazıların sanat ağır­lıklı olacağını sanırım" dedi. 
Böyle güzel bir söze olmaz, (hayır) de­mek mümkün mü? Böylece başladı armağan dört için çalışmamız.


Şöyle bir anonim halk deyimini anımsıyorum: 


"Sev seni seveni hâkile yeksan olsa/ Sevme seni sevmiyeni Mısır’a sultan olsa". 


Bu deyim her ne kadar doğru ve haklıysa da ben kendimi bunun dışın­da tutuyorum. 
"Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü" tümcesini daha çok seviyorum. 
Benim yaşlı yüreğim kocaman. Orada herkese yer var. 
Derviş Yunus "Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan şer in evliyasıysa hakikatta âsidir" demiş. 
Armağan serisinin oluşmasında sen, ben yok. Sevgi, saygı, dostluk var, güven var. 
Kin, nefret, kavga (savaş) yok, barış var.İyiliğe, güzelliğe, mutluluğa açılır gö­nül kapımız.


Armağan üç ve Armağan Dördü birlikte yazıp çizip, derleyip toparladığımız kalem arkadaşım, 
kader arkadaşım gerçek dostum Gazeteci Dr. İsa Kayacan’da ben de dağlıyız, köylüyüz, tertemiz dağ havası solumuşuz,
dağ havası sinmiş ruhumuza, hiçbir makam­dan ve hiçbir yetkiliden hakkımız olmayan bir şeyi istememişiz, 
hak etmediğimiz bir şeyi almamışız. Hayratça, hoyratça çalışmış, çırpın­mışız. 


Haram yememişiz, hile yapmamışız. "Doğruların yardımcısı­dır hazreti Allah" demişiz. 
Allah’la birlikte doğruları kullan da se­ver. 


Bunun göstergesi biz istemeden, yapılan bunca iyilikler, güzel­likler değil midir? 
Armağan serisi bu güzelliklerin bir karşılığı ola­rak oluşturulmuyor mu?


Söziin özü dersek: Bizim "Armağan’ımız" öyle çarşıdan, pazar­dan, bakkaldan, marketten satın alınan şeylerden değil, 
"Can ağacın­dan koparılıp, aşk ateşiyle pişirilip gönül tabaklarıyla sunulan şey­lerdir".


Alın kabul edin, işte Ulu Mevlâna’ca, Derviş Yunus’ca seven yü­reğimiz.


Ahmet Tufan ŞENTÜRK
 
Cevapla
  


Foruma Git:


Konuyu Görüntüleyenler: 1 Ziyaretçi

Android Haberler | Ansansanat | Borsa Yorumla | Gülce Edebiyat | Türkçe Dersi